3.6

22.1K 1.3K 286
                                    

Cenk: Kaç gibi hazır olursun?

Turunç: Hazır sayılırım

Turunç: Neden sordun?

Turunç: Orada buluşacağız sonuçta

Turunç: Değil mi Cenk?

Turunç: Beni almaya gelmene gerek olmadığını söylediğimi hatırlıyorum

Cenk: Niye kızdın ya o kadar

Cenk: Yolum düştü sizin eve

Cenk: Ne olur beraber gitsek?

Cenk: Niye ayrı ayrı gidiyoruz ki?

Turunç: Elbiseyi üzerimde daha geç gör diye

Cenk: Adil değil

Cenk: Beğenmedim bu planı

Cenk: Bu yüzden seni dinlemediğim ve seni almaya geldiğim için mutluyum

Turunç: Biraz bekle o zaman

Turunç: İniyorum birkaç dakikaya

Turunç: Elbiseyi erken göreceksin yazık oldu

Cenk: Hayır çok güzel oldu

Cenk: Hadi telefona bakma artık

Cenk: Seni görmek istiyorum

~~~~~~

Evin dış kapısını hafifçe aralayıp o aralıktan dışarı baktım. Cenk kapının açıldığını fark etmişti ve meraklı bakışlarla benim çıkmamı bekliyordu.

Sadece kafamı çıkardığımda bile gülümsemişti.

"Çok güzel olmuşsun."

"Elbiseyi bile görmedin daha şov yapma Cenk." dediğimde gülmüştü.

"Ben sana aşığım, elbiseye değil. Her hâlinle güzelsin zaten." dediğinde ne diyeceğimi bilememiştim. Daha fazla kapıda kalmamın bir anlamı olmadığını fark edince de kapıyı tamamen açmış ve dışarı çıkmıştım. Kapıyı tutmayı bıraktığım anda kapı kendi kendine kapanmıştı.

"Elbiseyi güzelleştirmişsin." derken eğilip alnıma küçük bir öpücük kondurmuştu.

"Gidelim mi güzelim?" diyerek elini tutmam için uzattığında hiç beklemeden tutmuştum ve beraber yürümeye başlamıştık.

Ona belli etmeden çantamdaki kutunun orada olup olmadığını kontrol ettim. Bana aldığı elbiseye karşılık küçük bir hediyeydi ama ona almak istemiştim. Onda da benim verdiğim bir eşya bulunsun istemiştim.

"Kekik seni çok sevdi biliyor musun? Odamdaki çerçevenin yanına uyuyordu geçen gün." dedi Cenk. Bir yandan da telefonundan Kekik'in dediği fotoğrafını açmıştı. Elimi tutmayı bırakmamak için büyük bir çaba sarf ediyordu ama tek elle telefonu kullanırken de zorlanıyordu.

Büyük çabalar sonucunda anlattığı anın fotoğrafını açmayı başarmıştı. Kekik çerçeveyi devirmiş bir şekilde çerçevenin yanına uzanmış uyuyordu ve kafasını benim olduğum kısma yaslamıştı.

"3 yıllık sahibini hemen unuttu ya şaka gibi." diye mırıldanırken telefonunu tekrar cebine koymuştu.

"Telefonunu çantama koymamı ister misin?" dediğimde sorduğum soruyla bir an şaşırmıştı.

"Daha rahat edersin diye demiştim, cebinden düşmesin." dediğimde gülüp telefonunu çantama koymam için bana uzatmıştı. Telefonunu elinden alıp çantama koyarken elini bırakmam gerektiği için Cenk sabırsızca işimin bitmesini bekliyordu, böylece elimi tekrar tutabilecekti.

Bir şekilde fark etmeden gideceğimiz kafeye geldiğimizi fark etmiştik. Cenk'le siparişlerimizi verip beraber bir masaya oturmuştuk.

Hediye paketi sanki kendi kendinr ortadan kaybolacakmış gibi bir daha çantamda olup olmadığını kontrol ettiğimde Cenk ne yaptığımı anlamak için bana bakıyordu.

"Yolda da ara ara çantana baktın, bir şey mi unuttun?" diye sorduğunda başımı iki yana sallamıştım.

"Bir şey unutmadım, çantamdaki eşyalar gizemli bir şekilde ortadan kaybolmasın diye kontrol ediyorum sadece." dediğimde gülmüştü. Ona hediyeyi pat diye vermek istemiyordum ama uygun bir an gelecek miydi bundan hiç ama hiç emin değildim.

"Elbiseyi görünce pek bir şey demedin, beğenmedin mi yoksa?" dediğimde şaşırmış ve bakışlarını benden kaçırmıştı.

"Çünkü üstünde o kadar güzel olmuş ki bunu tanımlayabilecek bir şey bulamadım. O an bir şeyler dedim ama hiç hatırlamıyorum." dediğinde gülüp elimi masanın üstündeki Cenk'in elinin üstüne koymuştum.

"Utanınca çok sevimli oluyorsun." dedim hafif kızaran yüzüne bakarak. Cenk sevgimi göstermeme alışıktı ama bunu söylememe hâlâ alışık değildi. Böyle anlarda kızarıyordu ve bu hâlini gerçekten çok seviyordum.

"Afra en son beni bu kadar utandırdığında engel yemiştin ve kapıyı yüzüne kapatmıştım."

"Ama sonra hem engeli kaldırdın hem dr kapıyı açtın. Yani istediğim kadar utanmanı sağlayabilirim."

"Bunu adil bulmadım." dedikten sonra yüzüme bakma kararı almıştı. "Çünkü ben seni utandıramıyorum, adil değil." 

Dediğini gülmeden edememiştim. Bu doğru değildi sadece utandığımı saklamayı iyi biliyordum.

"Siparişleriniz geldi." diyen garson ile içeceğimi almak için elimi Cenk'in elinden çekmiş ve içeceğimi önüme almıştım. Cenk'in de içeceğini bırakıp giden garsondan sonra tekrar Cenk'e bakmıştım.

Bir elini masanın üzerine koymuş fark etmem için hareket ettiriyordu. Muhtemelen az önceki gibi elini tutmamı istiyordu.

Elini tutmadan önce çantamdan hediye kutusunu Cenk'in görmesini engelleyerek çıkarmıştım. Kutu yüzük kutusu olduğu için küçüktü. Ona sürekli yanında bulundurabileceği bir şey almak istemiştim. Her an yanındaki varlığımı hissetsin istemiştim ve aklıma en iyi seçim olarak yüzük gelmişti.

Cenk etrafa bakınırken kutuyu avcunun içine bırakmıştım. Ne olduğunu anlamayan Cenk kaşlarını hafifçe çatıp bakışlarını eline çevirdiğinee kutuyu görüp incelemeye başlamıştı.

"Bu ne?" diye sorduğunda bilmiyor gibi omuz silktim. "Açıp bakman sence de daha mantıklı değil mi?" dediğimde dediğimi mantıklı bulmuş olacak ki kutuyu açmış ve içindeki yüzüğü incelemeye başlamıştı.

"Bunu evlenme teklifi olarak kabul ediyorum o zaman." dedi yüzüğü yüzük parmağına takarken.

"Orta parmağına tak daha güzel durur." dediğimde bana tip tip bakmıştı.

"Bu nah sana evlilik teklifi anlamına mı geliyor niye orta parmağıma tak dedin?"

"Hayır sadece ona takarsan daha hoş görünür diye demiştim." derken gülmeden edememiştim. Cenk'in alınmış yüzü hâlâ bana bakıyordu.

"Hayır yüzük parmağıma takacağım buna engel olamazsın." derken kendi de gülmemek için zor duruyordu.

Bir yere bakarken aniden yüzünün düşmesiyle baktığı yere bakmış ve orada Yağız'ı ve sevgilisini görmüştüm.

Yağız ile hâlâ arkadaş olduğunu sanıyordum, neden onu görmek bir anda gülüşünün solmasına neden olmuştu?

~~~~~~~

Yayınlamak için en çok uğraştığım bölüm oldu çünkü bölüm 826392 kere silindi.

Etik değil

Günde 1 bölüm atma planıma watty karşı çıkıyor

Turunç | TextingWhere stories live. Discover now