-5- Are you human too?

18.8K 2.1K 2.1K
                                    

🐺🐺

Mental olarak kötü bir evredeyim, ama burayı ihmal etmemek için elimden geleni yapacağım.

Anlayışlarınızı ve desteklerinizi bekliyor, sizleri seviyorum.

Dipnot: iki ship arasındaki zaman farkı ile oynanmıştır.

Uzatmadan hemen başlayalım ve
sizler de yorum fikir ve oylarınızı eksik etmeyin lütfen ehe ^^

~Keyifli okumalar~

🍷🍷🍷

***

"İndirin beni, bırakın lütfen!"

Hızlı ve güçlü adımları bir saniye olsun durmazken, beni duymuyordu bile, hala sessizdi.

Geldiğim meydana geri dönerken, etraftaki bankların üzerinde soluklanan insanlar bizi görür görmez ayaklanıp önlerine eğilerek selam verdiğinde, görüş açım hala ters ve sırtında adeta bir patates çuvalı gibiydim. Patates demişken, gerçekten kurt gibi açıkmıştım ve artık bir şeyler yemem gerekiyordu, tanrı aşkına buradaki insanlar hiç mi düşünceli değildi ikramda bulunmak için...

Unuttuğum şey ise sanırım kendimi burada normal bir misafirmiş gibi algılamaktı. Sinirden gülmek istiyordum.

Doktorun kısa süreli hızlı temposu ile eğimli yüksek bir yerlere çıktığımızı anladığımda artık çırpınmayı bırakmış, sıcak teninin üzerinde mayışarak kendimi salmıştım çoktan. Zorluk çıkarmayı bir süreliğine askıya almam gerekiyordu belki de burada hayatta kalabilmek için. Omzundan aşağı salınmış yorgunluğum yüzünden iyice dinginleşmiş gibiyken, bir yandan da beni nelerin beklediği konusunda içimde huzursuz bir telaş hissediyordum.

Kafamda binlerce cevapsız soru vardı ve ben açıkça kim olduğunu bile bilmediğim bir adamın kolları arasındaki kim olduğunu bilmeyen diğer bir kişiydim.

Hayat gerçekten tuhaftı.

Sonunda adımları durmuş ve beni yavaşça yere indirdiğinde tam bir şey söyleyecektim ki, benden önce davranmıştı.

"Arkanı Dön." Dedi, sesi olabildiğine netti.

Bir an kaşlarım havalanıp ifadem anlamsızca kaskatı kesilirken sebebini sormaya cesaret edememiştim, fazla düz ve ifadesiz bakıyordu. Sıkıntıyla nefes vererek ona sırtımı döndüğümde, bu sefer gözümün önüne serilen ve de adanın rakımının yüksek olduğu bir noktada olduğumuzu kanıtlayan uçurumdan kopan manzarayı görmemle dudaklarım büyülenmiş gibi açılmıştı.

"Y-yok artık..." diyebilmiştim.

Lekelerimi koyu mavi okyanus sınırlarına geçiş yapan açık gökyüzüne dikip bir an soyutlandım orada, ruhum bedenimi terketmiş gibiydi. Sanki izlediğim yerde bana bir şeyler anlatmaya çalışan detaylar vardı doğadan kopan. Gökyüzünün üzerinden çizgiler halinde alacalı geçişlere sahip olan daha koyu tonlar, sanki vücudumuzu sarıp sarmalayan kılcal damarlar gibi ince ve sonsuz bir açıyla atmosferle kesişiyordu. Bu görüntü sinirlerime ulaşıp omuriliğimden sızan koyu renkli bir şırınganın damarlarımdan içeri hücum edişini anımsatmıştı bana. Saniyelik bir histi.

Gözlerim kısılmış, birer çizgi halini aldığında zihnimde de benzer kasılmalar meydana gelip kafatasıma giren keskin ağrı ile elim saçlarıma kapandı... Acıdan ziyade midemi bile kaldıran bir çekilme hissediyordum iliklerimde, sanki içimde gezen başka şeylerin varlığı bir an esir almıştı beni.

Internity を Taekook ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin