İKİNCİ BÖLÜM

3K 241 116
                                    

"Dur! Dur dedim sana! Dur orada." Dedi karşıdaki adamlara. 
Arkamdaki yüzü siyah maskeyle kaplı adam, kolumu sıkarak beni kendine çekip karşıdakilere ateş etti. Silahtan çıkan ses kulağımın dibinde olduğu için korkuyla çığlık attım.

"Çabuk ol! Polis gelecek şimdi." Diye bir ses duydum arka taraflardan, galiba onun arkadaşıydı. Kolumu sertçe sıkmasından uyuşmaya başlamıştı, elerim hemen kolyemi bulmuştu. Korktuğunda hep yaptığım bir şeydi ve beni sakinleştirirdi.

Kulağımın dibinde tekrar silah patladığı için kulağım çınlamaya başladı ve bu canımı yakıyordu. Acımasızca kolumu öne doğru itip başımı arabanın ön kısmına yatırdı, başımı kaldırdığım gibi Ken'le göz göze geldim. Hiç bir şey yapmadan bekliyordu.

Sinirle "KEN." Diye bağırdım.

Kolumun tekrar çekilmesiyle bir çığlık koptu dudaklarımdan. Arkadakilerden "Arabayı alalım." Diye bir ses geldiğin de Ken'in korkuyla adamlara baktığını gördüm.

"KEEN! BİR ŞEY YAP!" Dedim harekette geçmesi için gözlerine baktım. Ama o sadece bana "Sana söylemiştim. Söylemiştim." demişti.
"Ken?" Dedim sızlanarak.
O sırada biri arabanın kapısını açarak Ken'i dışarı çıkarttıp yere atı ve direksiyona geçti.

"Sen...Arabayı al. Binin çabuk!" Dedi arkamdaki adam arkadaşlarına. Ken'e baktığımda arkada hiç bir şey yapmadan bekliyordu, bende yerimde debeleniyorum beni bırakması için. Ama çok güçlüydü ve biran olsun bırakmıyordu beni.

Herkes arabaya binip beni çekiştirdiler arabaya doğru.
"Bin!" Diyip kendi aralarına oturttular.
"Lütfen bırakın beni?" Dedim ağlayarak.
Elinde silah olan adam, bir kez daha ateş edip ön koltuğa bindi.

"Dur yoksa seni vururum." Dedi yanındaki maskeli adam soğuk sesiyle, hepsi maskeleydi. Ben korkuyla halen yerimde çırpınıyordum, yanındaki adam kolumu sıkmasıyla "Ahh" diye bir çığlık attım.

Araba son hız giderken korkuyla yerime sindim.
"L-ütfen bırakın beni, kimseye bahsetmeyeceğim?" Dedim onları ikna etmeye çalışarak. Ama hiç umursamamıştılar,  gözlerimdeki yaşlarım akmaya başlamıştı.

Bana cevap vermeden telefonla konuşma başladı elinde silahı olan adam. Sadece onda vardı silah.
"Aracın varmı? --- Neredesin? --- Nereye gitmeliyiz? --- Arkadaki yolu görüyor musun? Yol boyunca sür, söyleyeceğim." Halen telefonla konuşmaya devam ediyorken.

Etrafımdaki maskeskeli adamlara baktığım çok rahatlardı. Normal bir şey yapıyorlarmış gibiydiler. Ve ben artık korkuyu iliklerime kadar hissediyordum.

Bir süre sonra ıssız ve az arabaların geçtiği bir yolla girdiler. Beni öldüreceklerini hisediyordum, keşke son bir kez babama sarsılsaydım. Diye geçiridim içimden.

"Dağın eteğindeki yolu kulan?" Diyip kapattı telefonu. Bir süre sonra arabanın durmasıyla korkulu gözlerle onlara baktığımda, hepsi hızlıca arabadan inip boş arazideki ağacın arkasına gittiler. Orada birisiyle konuşuyorlardı.

Onların gitmesiyle hemen telefonumu cebimden çıkartım. Göz yaşlarımı silerek babamın numarasını arayacakken, maskeli adamlardan birisi arabanın kapısını açtı. Hızla kapının kolunu tutup açmasını engellemeye çalışarak bağırdım.

"Hayır! Hayır...Bırak. Hayır." Ben daha sıkı kapıyı tutarkan, arkamdaki kapı açılıp birisi gelip beni öne doğru itti. Gücüm onlara yetmiyordu artık kapıyı bırakmamla beni çekerek çıkarttılar arabadan. Ve ellerimden düşen telefonu yerden aldılar.

Ikisi kollarımdan tutup yürütmeye başladılar. Hala beni bırakmalarını istiyordum ve yerimde durmadan çırpınıyordum. Daha sonra bana silah çeken adamın karşısına getirdikler, gözlerinden tanıdım soğuk bakıyordu. Ardından konuştu, sesi de gözleri gibi soğuktu.

Zengin ve Fakir TAEJİNWhere stories live. Discover now