ON-BEŞİNCİ BÖLÜM

1.6K 142 102
                                    

Taehyung güneşin doğuşuyla birlikte Jungkook'un yeni kiraladığı dağ evine varmak üzereydi. Evi gördüğü gibi oraya sürüp kamyoneti park etti. Taehyung, yanınada bebek gibi uyuyan Jin'e bakıp, aklına dün gece olanlar gelmişti.

Yüzünde belli belirsiz minik bir gülümseme yerleşmişti. Bu gülümseme dün geceden beri aralıksız devam etmişti.

Dün gece yola çıktıktan bir süre sonra, Jungkook'u aramış ve üsten olanları anlatmıştı. Nerde ve neler yaptığını da sormuştu, güvenlikleri için.  Jungkook'un neler yaptığını öğrendikten sonra onların yanını gitmek için konum istemişti.

Aramayı sonlandırmış ve telefona gelen konumun nerde olduğuna bakmıştı. Şehirden ve kasabadan çok uzakta bir dağ evi kiraladığı anlamıştı. Kimsenin aklına gelmez diye burayı bulmuştur Jungkook. Diye düşünüp, daha fazla vakit kaydetmeden yolun kenarına park ettiği kamyoneti tekrar çalıştırıp yola koyulmuştu.

Taehyung, Jin'in durmadan üşüdüğünü ve soğuk terler döktüğünü görmüştü. Aklına gelen şeyle hemen kamyoneti durdurup, cantasında olan ateş düşürücü ilacı alıp Jin'e içirmişti.
Bu sayede ateşi normale dönmüş, Taehyung biraz olsun rahatlamış bir şekilde yoluna devam etmişti.

Şu anda ise evin önünde hala kamyoneteydi. Gözleri uyuyan Jin'i gördüğü gibi dalmıştı. Gözleri, Jin'in yanakları ve dolgun dudakları arkasında gidip geliyordu. Taehyung öpme isteğini durdurmaya çalışıyor, ama pek başarılı olacağını kendisi de biliyordu.

Bütün gece boyunca kendini kasmış ve kamyoneti bir yerde durdurup onu öpmemek için zor tuttmuştu. Eve geç varıp kötü bir şey olmasını istememişti.
Ama artık gelmişlardi eve ve kendisini durdurması gerektirecek bir şey yoktu. Sadece masum bir öpücük, diye geçirdi içinden.

Kemerini çözüp Jin'in tarafına döndü. Kalbi az sonra yapacağı şeyden dolayı hızlanmaya başladı. Derin bir nefes alıp, terleyen ellerini pantoluna sildi.

Melek gibi uyuyan güzel oğlana, yaklaşmaya başladı.
Taehyung, Jin'e her bir santim yaklaştığında gözleri kendiliğinden kapanıyor ama gözlerinin açık kalması için zorluyordu. Biraz daha güzel yüzü görmek, izlemek istiyordu.

Önceden tombul olan, şu anda hafif çökmüş yanaklara dudaklarını dokundurdu. Gözleri daha fazla dayanamamış ve kapanmıştı. Aynı zamanda kalbi deli gibi atıyordu.
Bu bir kaç saniye içinde kalp kirizi geçirmekten korkup, yaklaştığının aksine hızla geri çekildi.

Bakışları Jin'in hala bir bebek gibi uyuduğunu gördüğün de, gülümsedi. Sakinleşmeyen kalbiyle kamyonetten indi. Dışarının soğuk havası biran vücuduna gelmesiyle titredi. Sakinleşmek adına soğuk havayı derin derin içine çekip, Jin'in olduğu diğer tarafa geçti.

Sesiz olmaya çalışarak, kapıyı açtı. Nazik hareketlerle Jin'i tekrar kucağına alıp, dirseğiyle kapıyı kapatmıştı.
Evin kapısına doğru yürümeye başladı. Kocaman bir bahçe ve içinde çeşit çeşit çiçekler vardı. Hemen biraz uzağında çardak ve geniş bir salıncak vardı. (Y.z. kesinlikle hayalimdeki ev *0* )

Jin buraya bayılacak. Demişti içinden.  Çünkü Jin'in hareketlerinden anladığı kadarıyla, doğayı çok sevdiğini fark etmişti. Kapıya varmasıyla, kapının açılması bir olmuştu. Kapıyı açan da Jungkook'tu.

Jungkook kamyonetin sesiyle uyanmış, Jimin'i uyandırmamaya özen göstererek yataktan çıkmış ve camdan dışarıya bakmıştı. Bütün gece Jimin'i izleyerek Taehyung'u beklemişti. Gecenin bir yarısında Taehyung'tan gelen aramayla uyanmış, daha da uyuyamamıştı.
Taehyung'u kamyonette indiğini gördüğünde, sesizce odanın kapısını kapattı ve alt katta indi.

Zengin ve Fakir TAEJİNWhere stories live. Discover now