ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

2.6K 213 65
                                    



(Yazardan.)

Taehyung onun Kore'nin büyük zenginlerinden olan, Kim Hyun Joong'un oğlu olduğunu öğrendiğinde. Patronuna hepsi kendisinin suçu olduğunu söylemişti, arkadaşlarını yakamazdı böyle bir durum için. Kendisi ilk onu tutup kendileriyle getirtmişti.

Herkes deponun bir odasında toplanmış ne yapacaklarını düşünüyorlardı bir süredir.
Taehyung, Jungkook, Jimin ve isimlerini tek bildiği birkaç arkadaşı, Xiumin'in emrinde isteklerini yerine getiriyordu. Xiumin de onlara para verip pis işlerini yaptırırdı.

Xiumin olanları öğrendiğinde beri sinirden küplere binmiş ve ne yapacağını bulmak adına odada bir o yana bir bu yana yürüyordu. 

"Zenginlerden uzak durun diye bin kere söyledim size. Onlara bulaşamayız. Devletin büyükleriyle, bakanlarıyla bağlantıları var onların." Diye kükredi ayaktayken, heran polis gelebiliri diye korkuyordu.

"Eğer onlara bulaşırsak bizi çiğ çiğ yerler. Normal zenginler olsa tamam ama bunlar çok zengin, bizi öldürdüler. Şimdi uğraş dur!" Diyip elleriyle yüzünü sıvazladı. Konuşurken ölümcül bakışları hep Taehyung'un üstündeydi. Jungkook, Xiumin sakinleştirmek adına söze girdi.

"Onun da haberi yoktu. Çocuğun kim olduğunu bile bilmiyordu." Dedi Taehyung'un sırtını sıvazlayarak, sakin kalması adına.

"Kim son model Mercedes ile gezer? Söyle? Kim Hyun gibileri tabi." Taehyung, Xiumin'in sözlerin ve bakışlarından dolayı çenesi karsılmaya başlamıştı.

Gözlerini kaçırmadan korkuzca Xiumin üstüne dikmişti.
"Polis teşkilatı, sınır güvenliği ve hatta askerler bile." Dedi ve Taehyung'un bakışlarından rahatsız olmaya başlamıştı.

"Ne bakıyorsun? Ne yapacaksın beni de mi öldüreceksin? Hiç yapmadığın şey sanki!" Ne dediğini bilmeden ağzına geleni söylüyordu.

"Korkuyorsun onlardan. Ne oldu? Çok güvenirdin kendine halbuki? Yoksa annenden dolayı mı böylesin ha?" Taehyung tek kaşını kaldırarak umursamaz bir görüntüyle konuştu, her ne kadar içi öyle olmasada.

"Hey! Kes Taehyung!" İnce sesiyle araya girdi, Xiumin sevgilisi Seon.
"Ne dediğini sanıyorsun sen? Unutmayacağım bu dediklerini, zaten artık işime yaramazsın." Xiumin konuşarak ayağa kaktı ve belindeki silahı çıkartıp, Taehyung'a doğrultu.

-Hey." -Hey." -Hey dur?" Herkes bir ağızdan konuşup hızla ayağa kalktılar, Xiumin'i sakinleştirmek adına yanına yürüdüler.
"Kaldır şunu! Ne yapmaya çalışıyorsun!" Dedi Jungkook, Xiumin'u engellemeye çalışırken.

"Tutmayın beni! Sanki onun durumu benden farklı." Dedi bağırarak Xiumin.

Taehyung hızla ayağa kalkmış sinirle soluyordu yerinde, tam atılacakken birisi onu tuttu.
Jimin, Taehyung'un kolundan tutmuş bir şey yapıp kavganın daha da büyümemesi için.

"Neden zenginlerden korkmamızı istiyorsun?" Diye sordu Taehyung, Xiumin'e.
"Çünkü onlar canları ne zaman isterse canını alabilirler. Bizim gibi küçük hırsız grubu onlara karşı gelemez." Diye cevap verdi, çünkü eskiden öyle bir yanlışlık yapmış ve sonuçu çok kötü olmuştu.

"Ben yapacağım." Dedi Taehyung.
"Ne yapacaksın şimdi? Yoksa arayacak mısın onu. Ara o zaman, deki. 'Merhaba, sayın Kim Hyun. Ne oldu biliyor musunuz? Oğlunuz elimizde, size adresi yazıyorum. Lütfen fidye ile beraber gelin.' Mi diyeceksin?" Rol yakarak alayla sordu, Taehyung'un yapamayacağını bilerek.

"Evet, bende tam bunu diyecektim. Oğlu bacağına kurşunu yiyince...Hyun parayla koşa koşa ayağına gelecek. Ya da onu yer altı baralarına satarım ve böylece ortadan kaybolur." Dedi Taehyung soğuk kanlı bir şekilde.

"Başımıza bela açacaksın." Dedi sinirle Jongin, Xiumin'in en yakınıydı.
"Köpek gibi öleceksin Taehyung." Xiumin elindeki silahı sallarak konuştu, oturduğu yerden.

"Bir köpek her zaman bir köpek gibi ölür. Bana ne yapacaklar? Dört kere mi öldürecekler? Zaten üç adam öldürdüm senin için. Nasıl yaşadıysam öyle de ölürüm, ama bunu kessinlikle yapacağım." Diyip kendisini sıkıca tutan Jimin'in kollarından kurtardı.

Sinirle nefesini verdi ve tekrar bağırarak bir şeyler söyleyen Xiumin'i dinlemedi ve arkasına bakmadan gitti. Yarın ilk işi buradan gitmekti, o çocukla.

--

Sabahın ilk ışıklarıyla Taehyung, hazırlıklarına başlamıştı. Jongin'e, gidip Jin'in getirmesini istemişti.
Jin gece kendisini ilk nasıl yere atıklar ise halen öyle hiç kıpırdamadan uyuya kalmıştı.

"Uyan! Dinle beni." Dedi Jin'i dürterek.
Jin gözlerini yavaşça açmaya çalıştı, başı fena halde ağrıyordu.
"Ben Jongin korkma benden?" Jin'in kalçasına dokunarak okşadı. Jin'in yerinde kıpırdanmaya çalıştı, şuan taciz ediliyordu.

Elleri arkada bağlı olduğu için ip bilekleri kesiyor ve açıtıyordu. Ağzında ki bezle zor nefes almasını zorluyor ve Jin bunları umursamadan  onun ellerinden kurtulmaya çalışıyordu.

"Sana ben bakacağım, seninle sonra konuşurum. Ama şimdi gitmemiz gerekiyor, burası uygun değil." Dedi sırıtarak.

Jin'in korkan gözleri kocaman açılmış, başını iki yana sallıyor. Dolan gözleriyle, onun pis ellerinden kaçmaya çalıştı.
Jongin sırıtarak Jin'i izlemeye başladı elleri ise hala Jin'in kalçasındaydı.

Arkadan Jimin'in gelmesiyle Jongin hızla ellerini çekmiş ve.
"Hadi! Kalk." Diye sertçe konuştu, az önce ki sesle zıt bir ses tonuyla.

Jimin ve Jongin, Jin'in kollarından tutup ayağa kaldırdılar ağzına ekstradan bir bezle bağladı Jongin. Ardından hızla depodan çıktılar ve onu kimse görmeden geldikleri kamyonun arkasına bindirdiler.

Taehyung şimdilik kimsenin onu bulmayacakları bir yere götürecekti.

Jin korkuyordu, artık daha çok korkuyordu kendisini kaçıranlardan...


(Bir bölüm daha sonuna geldik, inşallah beğenirsiniz ve yazım hatalarım için çok üzgünün.♡)

♡)

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

TAEJIN'le kalın

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

TAEJIN'le kalın.
💜💜💜💜💜💜💜
💜💜💜💜💜💜💜
💜💜💜💜💜💜💜
💜💜💜💜💜💜💜
💜💜💜💜💜💜💜

Zengin ve Fakir TAEJİNWhere stories live. Discover now