DOKUZUNCU BÖLÜM

2.1K 179 49
                                    

Ikili tekrar yolla koyulmuşlardı. Taehyung, Jin'e bakmamaya çalışarak kamyoneti sürüyordu. Aklı hala Jin ile sarıldığı andaydı.

Sarıldıktan bir süre sonra konuşmadan geri çekilmişti Taehyung. Yada ne diyeceğini bilemediği için de olabilirdi.

Jin'in anlattıklarından dolayı, yıllar önce ölen ailesini aklına getirmişti. Nefret ettiği babası ve özlemle geceleri beklediği annesini. Bu gibi düşüncelerle yoluna devam etmişti.

Sabaha doğru Jin uyurken, Jungkook aramış ve Jebun'un kendilerini polise ihbar ettiğinin haberini vermişti.

Gazete ve haber kanallarında, sadece onun ve Jin'in fotoğraflarının olduğunu da söylemişti.
Kendinin ve Jimin'in isminin geçmediğini de söylemişti. 
Taehyung'a daha dikatli olması adına bir kaç şey daha söyleyip kapatmıştı telefonu.

Taehyung uyanan Jin'i bir süre izlemiş, üstünde ki düşmekte olan örtüyü almıştı. Jin'in üşütüp hasta olmamasını ve başına daha fazla bela almamak adına, nazikçe örtmüştü üstünü. 

Daha sonra ise telefonla konuştuğu için sola çektiği kamyonu çalıştırmış ve yoluna devam etmişti.
Bu haberle birlikte eskisinden daha dikkatli olmaya çalışıyor, kameraların pek olmadığı dağılık yollardan geçiyordu. Bu durum da yollarını öncekinden daha çok uzatmıştı.
Yakalanmadığı sürece Taehyung'un umrunda olmazdı.

~~~

Güneşin baymaya yakın olduğu bir saatteydiler. Busan'ın sahili uzaktan görünüyor, Jin'in ilgisini de hemen çekilmişti. İzlerken dalmıştı Jin.
Taehyung ise bu güzel manzarayı, hayran hayran izleyen Jin'i izlerken bulmuştu kendini.
Bu bir kaç saniye Taehyung'a dakikalar gibi uzun gelmişti. Hızla kendini toparlayıp önüne bakmıştı, zaten kısa bir yol vardı Jungkook'ların yanına varmaları.

Gün ıçinde yemek yemek adına hiç durmamış yollarına devam etmişlerdi.
Yanlarında bulunan atıştırmalıklarla duruyorlardı. Kimsenin onları görüp tanımaması gerektiği içindi, her şey.

Jungkook, arada Taehyung'u arayıp nerde olduğunu soruyordu. Taehyung, Jungkook'a kısa kısa cevaplar vererek kapatıyordu. En sonki aramasında, Xiumin de polise gidip olanların hepsini anlattığını söylemişti.

Bu haberle birlikte Taehyung öfkelenmişti. Ama Jin'e bir şey belli etmedi, gece konuşulanlardan dolayı yıprandığını biliyordu. Hem belki bunu bilerek yanlış bir şeyler de yapabilir, diye korkmuştu.
Sakin kalmak ve bir an önce kaza yapmadan varmak istiyordu.

Jin ise, Taehyung'a bakmamaya çalışıyor ve karnındaki her bir tarafa uçuşan kelebeklerle yol kenarındaki ağaçları -arada evleri- izliyordu.
Sakin olamıyordu dün geceden beri zaman geçsin diye kendini zorla uyutmaya çalışmıştı bütün gece, Taehyung'la konuşmamak adına.
Bu durum bir kaç saatin sonunda olmuş ve uymuştu.

Dün gece ilk defa kendini başka birine -annesi hariç- açmıştı. Ken'e bu olaydan hiç bahsetmeyi düşünmüyordu. Hoş anlatsa belki üzülmezdi bile, sedece mevkilerin peşindeydi o.
Jin ailesinin -daha çok babasının- zoruyla kabul etmişti evlenmeyi ve Ken'i sevmeye çalışmıştı.

Ama bu -Taehyung'a karşı olan- duyguları ilk defa hissediyordu. Belki bunun için, bilmesi adına her şeyi anlatmıştı. Hiç değilse yaranmak için yüzüne gülmüyordu. Ailesindeki sahte insanlar gibi değildi. Ama bu kişinin kendisini kaçırdığını da unutmamalıydı. Her ne kadar kendisi yanlış yerde olmuş olsa bile, kendisini bile isteye kaçırmamıştı. O bir şeydi Jin için.

Taehyung konuyla ilgili pek konuşmasa da, anlattığı şeylerden sonra kendisine sıkıca sarılması bile yeterliydi Jin için.
Aslında Taehyung için, sessizlikte bir konuşma şekliydi. Jin bunu bir kaç hafta da öğrenmişti. Yüzünde buruk bir gülümsemeyle belirdi. İçinden keşke dedi keşke farklı bir şekilde karşılaşsaydık. Diye geçirmişti.

Zengin ve Fakir TAEJİNOpowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz