YİRMİNCİ BÖLÜM

1.2K 120 72
                                    


Jin evden ayrılmadan bir kaç gün önce, şehir dışında kendisine bir ev satın almış ve ardından internet üzerinden beğendiği eşyaları satın almıştı.
Doğup büyüdüğü evden hiç bir şey almadı yanına. -Bir kaç parça elbise hariç- Küçük valizini alıp dış kapıya geldi, sabahın erken vakitlerinde. Anne ve babası da çıkmıştılar Jin'le birlikte.

Buraya getirildiğinden beri evden hiç çıkmamıştı. Uzun birzaman sonra ilk dafa çıkıyordu. Temiz hava tenini okşarken tebessüm etti ve derin bir nefes içine çekip gök yüzüne baktı. Yüzünde ki tebessüm her ne kadar buruk bir tebessüm olsada güzel hissediyordu. Bu büyük evden ve içinde ki sahte insanlardan uzaklaşacağı içindi, bu tebessüm.

"Oğlum, dikatli ol orada. Her gün beni ara, tamam mı? Yoksa seni çok merak ederiz." Demişti Jin'in babası, Bay Kim. Jin, babasına başını sallayarak cevap vermiş ve annesinin güzünde akan yaşlara dayanamamış, annesine sıkıca sarılmıştı. Ardından babasına da sarılmış ve gülümseyerek arkasını döndü.

Yeni hayatına ilk adımını atarken, kendini çok özgüvenli ve cesaretli hissediyordu. Sonunda hep istediği hayata kavuşacaktı.

Babasının aldığı yeni arabasına yürürken, evin şöförü valizini bagaja yerleştirmişti. Daha sonra önünde eğilerek selam vermiş, Jin ise hafif baş selamıyla karşılık verip arabasına bindi. Bir kez bile arkasına bakmadan arabasını çalıştırıp, evin bahçesinden çıktı. Doğduğu evi arkasında bırakarak uzaklaştı. Hiç üzülmedi çünkü bu ev ondan küçüklüğünü, her şeyini çalmıştı.

~~~

Uzun bir yolculuğun ardından, sonunda satın aldığı evine varmıştı. Heyecanlıydı. Ilk kez etrafını ve içini görecekti. Resimleri sadece emlakçının tabletin de görmüştü. Arabasını büyük bahçeye park edip indi. Etrafını incelerken, gözü sipariş verdiği çiçeklere takılmıştı. Hepsini çok beğenerek seçmişti.

Onların yanına yürürken, evinin etrafını incelemeye devam ediyordu. Şehirden uzakda bile olsa, etrafında kendi evine benzer bir kaç ev daha vardı. Umursamadı, diz çökerek çiçekleri inceledi.

O sırada Taehyung, evde canı sıkıldığı için yürüyüş yapmak istemişti. Evden çıkınca karşı evin önünde oldukça pahalı arabayı gördü. Bir kaç gündür eve yeni eşyalar taşındığını görmüştü, ama ilgisini pek çekmemişti.

Yolda yürürken gözleri istemeden de olsa, karşı evin önünde birileri varmı diye kontrol edivermişti. Ama kimseyi göremedi.

Arkasını dönüp yürümeye devam edecekken, o çok özlediği yüzü gördü ve atamadı diğer adımını. Nefesinin kesildiği hissetti, bacakları titredi. Altı aydır yüzünü  görmediği sevgilisini görmüştü. Kıpırdayamıyordu yerinden. Sanki biri onu olduğu yere çivilemişte, hareket etmesine izin vermiyormuş gibiydi.

Kendine gelmesi gerekiyordu. Beyni burdan uzaklaşması gerektiğini söylerken, kalbi Jin'in yanına koşup ona sıkıca sarılmasını istiyordu. Kendisini göremeyeceğini bildiği bir yere gidip, Jin'i incelemeye başladı.
İncelerken içi gitmişti, birtanecik sevgilisinin bu kadar zayıfladığını görünce. Kalbin açıyordu. Sanki bin tane iğne saplanmış gibiydi. Ve acıdan kalbinin her an duracakmış gibi hissediyordu. Saklandığı yerde.

Jin çiçekleri bir süre sevmiş, ardından çömeldiği yerden ayağa kalkıp, yeni evime girmek için valizini alacaktı. Bir kaç adım attığında, bir an olduğu yerde duraksadı. Sanki biri kendisini izliyor gibi hissetti. Gözleriyle etrafını incelerken. Kimseyi göremedi.

Arabasının yanına gidip valizini çıkartacakken. Kendisini izleyen bir çift gözle, göz göze geldi. Biran yanlış gördüğünü veya beyninin bir oyunu olduğunu düşündü. Ama gerçekti. Ordaydı ve kendisini izliyordu. Ikiside birbirinin gözlerine dalmıştı. Jin valizini bagajdan alamadan, titreyen ellerinden düşmüştü. Ne yaptığını fark etmemişti bile. Bagajın kapısını kapatıp, ne zaman yaşlarla ıslandığını bilmediği yanaklarını elleriyle sildi. Sakin kalmak adına ellerini yumruk yapmıştı, o kadar sıkıyordu ki tırnakları avcuna batmıştı.

Zengin ve Fakir TAEJİNWhere stories live. Discover now