𝘤𝘩𝘢𝘱𝘵𝘦𝘳 𝘦𝘪𝘨𝘩𝘵

1.6K 148 3
                                    

CARMEN, görevde sahip olduğu iki günlük boşluğu doldurmak için arkadaşlarının yanına geri dönmeyi seçmişti. Arabasını kilometrelerce uzaktan bile belli olan kuleye yönlendirirken iki haftanın ne kadar yavaş geçtiğini düşünüyordu. Bir noktada dakikaları saymak istemişti.

Sonunda bir boşluk yakaladığında hem Natasha onu dönmediği telefon aramaları için öldürmesin diye hem de hatırladığı birkaç şeye tamamen ışık tutmak için kuleye geri dönmek istemişti. Onun aksine Sharon, kontrolü elden bırakmamak adına kalmayı tercih etmiş, sorun olduğunda arayacağını söylemişti.

Carmen, boş günleri seven biri değildi. Bir işe başladığında genelde bitene kadar kimseyle iletişim kurmaz, bitirene kadar sadece göreviyle ilgilenirdi. Şimdi, son yaşadıklarından dolayı en ufak anıda zihnine arka arkaya biriken soruları hissedebiliyordu. Bu yüzden, yarım bıraktığı işten rahatsız olsa da her anı bir şekilde değerlendirme isteğinden de vazgeçemiyordu.

Otoparka bıraktığı arabasından inip asansöre ilerledi ve kapı açılır açılmaz kendi odasına gitti. Henüz sabahın altısı olduğu için pek fazla kişinin uyanmış olacağını düşünmüyordu. Muhtemelen sadece Clint ve Tony uyanıktı. Clint erkenden kalkıp yalnız kahve içmeyi seviyordu ve Tony sürekli labaratuvarında olduğu için hiç uyumuyordu.

Duş alıp üzerini değiştirdiğinde geçen bir saatin farkında bile olmamıştı. Odasından çıktığında ilerideki odaya gözü ilişti, Natasha, Blake yüzünden geç saatlere kadar uyumadığı ve buna yeni alışmaya başladığı için kapısını çalmaktan vazgeçip telefonundan kısa bir mesaj attı.

Ortak salona gidip kendini koltuklardan birine bırakırken masanın üzerinde duran gazateyi eline aldı. Neredeyse üç hafta öncesine ait olan gazateyi yerine bırakırken içeri Tony girdi.

En son gördüğünde dağınık olan saçları düzelmiş, üzerindeki günlük tişört ve kot pantolonun yerini lacivert bir takım elbise almıştı. Carmen, birkaç saniye içinde koltukta oturan kendisini fark ettiğinde yerinde öylece kalan adama şaşkınca baktı. Niye her gördüğünde şeytan görmüş gibi davrandığını çözemese de gülümseyerek selam verdi.

"Ne zaman geldin?" kahve makinesinin yanına ilerleyip raflardaki bardaklardan birini eline alan Tony'e baktı, "Birkaç saat oldu." dediğinde Tony ona dönmeden başıyla onayladı
ve işine devam etti. Kahvesini koyup sandalyelerden birine otururken bir yandan da önündeki mavi hologramla ilgileniyordu.

Carmen, sessizliği bozmak için bir şeyler söylemeyi düşündü ama her kelime ağzına varamadan boğazına tıkılıp kaldı. Birlikte yıllar geçirip bu kadar uzak olmalarında aradığı her sebep çıkmaz yola çıktığı için cevap alamadan başa dönmek zorunda kalıyordu. Dakikalar geçerken, Tony inatla başını önündeki mavi ekrandan kaldırmayı reddediyor ve arada bir yapay zekası Jarvis'le konuşuyordu.

Dakikalar sonra, Carmen, tamamen sıkıldığında daha fazla görmezden gelinmek istemediği için konuştu.

"Neden bu kadar tuhafsın?" dediğinde Tony durdu ve ona döndü.

"Anlamadım?" Carmen, kaşlarını çattı, sorusunda anlaşılamayacak bir yer görememişti ki bir dahi ile konuşuyordu.

"Bence anladın." Tony kısa süren şaşkınlığından kurtulup derin bir nefes alıp hologramı kapadı ve ona döndü.

Carmen, ne söyleyeceğini beklerken, Tony, "Karım beni boşadı." dediğinde öylece kaldı.

"Bu yüzden mi o gece.." Tony lafını kesip onu başıyla onayladı. Carmen'in haftalardır aklından geçirdiği hiçbir ihtimalin arasında bu yoktu.

"Zor bir ayrılıktı, unutması zaman alacak." Carmen anlıyormuş gibi onu başıyla onaylarken şaşkınlığını gizlemeye çalışıyordu. Ekipteki herkesi Google'da aratmıştı ve Tony'nin evliliğiyle ilgili bir şey okuduğunu hatırlamıyordu.

"Kimdi?" Tony bir anlığına durdu ama sonra hemen cevapladı, "Asistanım."

"Asistanınla mı evliydin?"

"Takım arkadaşım da olabilirdi." Tony bitmiş kahve bardağını eline alıp tezaha bıraktı ve tekrar sandalyesine geri döndü.

"Senin görevin nasıl gidiyor?"

"İyi sayılır, Sharon iyi bir işbirlikçi." Tony masaya bıraktığı dosyayı eline alıp kalktı ve sağdaki kitaplığın raflarından birine yerleştirdi.

"Tony." Carmen, kalkıp karşısında durdu ve eline aldığı diğer dosyayı yavaşça yerine itti.

"Doğruyu söyle."

"Yalan söylemediğimi nereden biliyorsun?"

"Çünkü, bu benim işim." Carmen yeni bir cevap umuduyla Tony'ye baktı.

"Doğruyu gerçekten istiyor musun?"

"İstemesem sormam."

"Aramızda bir şeyler vardı ve kötü bitti." hatırladıkları yavaşça anlamını kazanmaya başladığında Carmen, cevaplarının birazını almış olmanın rahatlığıyla geri çekildi.

"Ne kadar kötü?" Tony bir anlığına konuşacak gibi oldu ama hemen çenesini kapadı. Carmen derine inmek istedikçe Tony daha da toprak atacaktı.

"Bunları kendin hatırlasan daha iyi olabilir." gitmek üzereyken yeniden Carmen'e döndü ve az önce ittiği dosyayı yerinden alırken konuştu.

"Belki de zihnin sana bir iyilik yapar ve hiç hatırlamazsın."

WE HAD TIME-TONY STARK [TAMAMLANDI]Where stories live. Discover now