𝘤𝘩𝘢𝘱𝘵𝘦𝘳 𝘯𝘪𝘯𝘦

1.4K 131 7
                                    

-4 Yıl Önce-

"SAĞ tarafta olman gerekiyordu!" Carmen gözlerini devirip arkasına yaslandı. Onun bu umursamaz tarafı Tony'yi deli ediyordu.

"Evet ama ben solu seçtim."

Tony başını iki yana salladı. "Ekip işi böyle olmaz." Carmen ona döndü, "Öyle mi?Nasıl olurmuş?"

"Ekip çalışmasıyla!Olay bu."

"Kes Stark. Eğer Nat Steve'le olmak için beni satmasaydı," eliyle tırnak işareti yaptı, "'ekip' olmayacaktık bile."

Natasha arkadaşının söylediklerine karşı sadece göz devirdi, Steve ise gülmemek için kendini sıkıyordu. Bir oyun için bile kavga etmeleri o kadar çocukçaydı ki.

"Alt tarafı bir oyun, niye bu kadar büyütüyorsunuz?" Carmen eliyle kendini işaret etti, "Ben mi büyütüyorum?Bunu kazanmaya takıntılı arkadaşına söyle Nat, o büyütüyor." dedi ve kollarını göğsünde birleştirip camdan dışarı bakmaya başladı.

"Saçma." Tony konuşurken suratını buruşturdu, başka bir şey söylemeyi düşündü ama daha fazla büyütürse birbirlerine girme ihtimalleri vardı, bu yüzden çenesini kapayıp Carmen gibi kollarını göğsünde kavuşturdu ve başka bir tarafa bakmaya başladı.

Natasha, Steve'i dürtüp başıyla işaret yapınca adam ateşe dokunmuş gibi sıçradı, Natasha'nın zamansız hareketleri onu korkutmuyor değildi.

"Öyleyse," dedi ayağa kalkarken, "biz gitsek iyi olacak, sonra görüşürüz."

"Alt kata iniyorsunuz Steve, dramatik olma, sesiniz buraya bile geliyor. Fazla bağırmayın."

"Sizi yal-" Tam konuşacakken Natasha onu yine dürtünce çenesini kapadı.

"Her neyse." Carmen gülümsedi, bazen aralarındaki bu ilişkiyi anlamıyordu.

Steve ve Natasha'nın alt kata inmek için on dakika bahane aramaları gerekti ve Carmen onları izlerken keyif aldığından elinden geldiğince onları utandırdı. 'Duygusuz' arkadaşının bile kızardığını görünce onları rahat bıraktı, Steve kendilerini azad ettiği için az kalsın teşekkür edecekti.

Onlar gidince ortamda oluşan tuhaf sessizlik ikisini de geriyordu.

"Eee?" dedi Tony rahatsız olduğunu belli ederek, az önce ettikleri saçma kavgayı unutmuştu bile.

"Gitsem iyi olacak." Carmen kendini zorlayarak koltuktan kalktığında Tony de onunla birlikte ayaklandı.

Kapıya kadar gittiler, ikisinden de ses çıkmıyordu ama söylenmesi gereken, söylenmek istenen o kadar çok şey vardı ki.

Sonunda Tony dayanamadı, sonrasını düşünmeden Carmen'in elini tuttu. Kadının gözleri hafifçe açılırken tüm kaslarının gerildiğini hissetti.

"Gitme." Tony vereceği cevabı beklerken nefesini tuttu. Carmen'in gözlerinden geçtiğini düşündüğü özlemle umutlansa da kadın elini yavaşça çekti.

"Bu böyle devam edebileceğimiz bir şey değil, Tony." Tony hiçbir şey söylemedi ama Carmen'in sesi titrediğinde eğilip ona sarılmamak için kendini sıktı.

"Ayrılık doğru bir karar değildi," dedi Tony pes edercesine omuzlarını düşürerek.

"Değildi," Carmen yutkundu, "ama bir kez yaptık ve bu sefer geri dönüşü yok Tony. Daha fazla devam edebilecek kadar sabrımız yok, ikimiz de bunu biliyoruz."

"Hayır, sen her zamanki gibi kendi kararlarını veriyorsun." konuşurken boğulacakmış gibi hissediyordu.

Carmen'in gözlerinde aynı keskin bakışı görünce geriye doğru bir adım attı, bu bardağı taşıran son damla olacaktı.

Carmen, "Ben mi kendi kararlarımı veriyorum?" dedi eliyle kendini işaret ederken, "Ayrılmamızı isteyen kimdi? Profesyonelce olmadığını söyleyen kimdi?" sesi sonlara doğru yükseldiğinde Tony sersemlemiş hissediyordu.

"Hata yaptım!"

"Her hatanın geri dönüşü yoktur, Tony." aylar sonra ilk kez ismini ondan duyunca bunun başka bir şekilde olmasını dilerdim diye düşünmeden edemedi.

"Ama bunun var ve bu son şansımız."

"Değil, o bizim son şansımızdı ve tükettik."

"Saçma bir neden yüzünden her şeyi dağıttığımı biliyorum," Tony suçlu hissediyordu, öyleydi.

Tekrar konuşmak üzereyken Carmen elini kaldırıp durmasını işaret etti.

"Aynen öyle yaptın ve bu sefer her şey toplayamayacağın kadar dağıldı Tony. Vazgeç çünkü ben öyle yapacağım." hiçbir kelimesinde gerçeği kastedmese de konuşurken sesinde pişman olduğunu gösteren bir şey olmadığından Tony iç çekti.

"Yine de seni seviyorum." Carmen dolan gözlerini saklamak için arkasını döndü, aylardır böyleydi bu. Bir an patlayıp bir an sönüyor ve bunu ekiple birlikte oldukları her ana yansıtıyorlardı.

"Üzgünüm," Tony, kadının belli belirsiz söylediği kelimeyi duyup duymadığından bir anlığına şüphe etti.

Sonra Carmen tekrar suratına bile bakmadan kapıyı çekip çıktı.

•••

"Tony," Steve, labaratuvarın kapısına yaslandı, bir şeyleri açıklamak zorunda kalan kişi olmaktan nefret ediyordu.

"İşim var Yüzbaşı, çok önemli değilse kelimelerini sonraya sakla." Steve iç çekti ama Tony'nin pek umurunda değil gibi duruyordu. Yine kendini labaratuvarına kapattığından da anlaşılacağı gibi Carmen'le kavga etmişti, anlamak için onun gibi dahi olmaya gerek yoktu ki Carmen de bunu sabah açıkça belli etmişti.

Steve kapıdan çekilip Tony'nin yanına ilerledi.

"Önemli, Tony." Tony başını kaldırıp ona baktı, "Tamam ama önce şuradaki tornavidayı uzat, evet, teşekkür ederim."

Steve gelirken alıştıra alıştıra söylemeyi düşünse de Tony'nin bu tavırları onu hızlıca söyleyip hem kendini hem de onu kurtarmak istemesine itiyordu. Yine de nasıl söylerse söylesin Tony, şu andan itibaren potansiyel bir alkol bağımlısıydı ve Steve onunla epey bir uğraşmak zorunda kalacaktı.

"Carmen ekipten ayrıldı." Tony durdu.

"Ne?" Steve elini omzuna koyup destek verircesine sıktı.

"Bitmiş bir ilişkinin takım içinde ve görev başında gereksiz çatışmalara sebebiyet vermesini istemiyormuş, sabah gelip söyledi. Natasha ikna etmek için biraz konuştu ama çok kızmış." Tony, kendisinden beklenmeyecek bir tavırla omuz silkti ve bir saniye önce bıraktığı tornavidayı yeniden eline aldı. Carmen öyle istiyorsa Tony de ona istediğini vermek için elinden geleni yapacaktı.

"Bir şey söylemeyecek misin?" adam başını iki yana salladı ve çalışmaya devam etti, söyleyeceği her şeyi tek seferde söyleyip kurtulmaktansa tipik Stark olmaya devam edecek, aylarca içinde tutacaktı.

Tony tekrar anladı, bazı şeyler söylense bile hiçbir işe yaramıyordu.

WE HAD TIME-TONY STARK [TAMAMLANDI]Where stories live. Discover now