𝘤𝘩𝘢𝘱𝘵𝘦𝘳 𝘧𝘪𝘧𝘵𝘦𝘦𝘯

824 72 6
                                    

  CARMEN, başını direksiyona koyduğu ellerine yaslayarak derin bir nefes aldı.

Birkaç saniye öylece durmuştu ama vakti olmadığından doğruldu,  ceplerinden birine yerleştirdiği kullan at telefonu çıkardı ve ezbere bildiği numarayı tuşladı.

Telefon ilk çalışta açılınca Carmen rahatladığını hissetti, daha önceden konuşmuş olsalar bile yanıt alamayacağına neredeyse emindi.

"Nerdesin?" Karşısındaki kadın kendisine izin vermeden konuşunca başını camdan dışarı uzatıp tabelalara baktı.

"Los Angeles'da bir yerlerdeyim, beni alabilir misin?"

"En geç bir saate geliyorum, kimseyi arama." Carmen onu onaylayıp telefonu kapadı ve geriye yaslandı.

Bundan sonra geri dönüş yoktu.

"Carmen'i aradın mı?" Natasha başıyla onu onayladı. "Açmıyor."

"Saat gece yarısını geçti. Şimdiye kadar dönmesi gerekiyordu."

"Endişelenmeyi bırakabilir misiniz? Sadece bir yemek." Tony, Bucky'ye dönüp ona ters bir bakış attı. "Beş saattir ne yapıyor olabilirler?"

"Belki de işi ileri taşımışlardır, bilirsiniz. Kimse Carmen'in odasını kontrol etti mi?" Steve kaşlarını kaldırıp Bucky'ye baktı.

Natasha ikisini arkasında bırakıp tekrar telefonu eline aldı ve kayıtlı diğer numaraları denedi, hiçbirini açmıyordu ve Carmen, her zaman Natasha'nın telefonlarını açardı, ne olursa olsun.

"Ben gidiyorum." Natasha arkasını döndü.

"Nereye?"

"Kısa bir iş, geri döneceğim." Kaşlarını çatıp ona baktı ve göz göze geldiler. Natasha kapıdan çıkmadan önce kolundan tutup kulağına fısıldadı.

"Nerede olduğunu biliyor musun?" Bucky, geri çekilip gözlerinin içine baktı ve başını iki yana salladı.

"Doğruyu söyle Barnes."

"Sana yalan borcum yok." Bucky kapıdan çıkarken arkasından ona baktı.

Uzaklaşınca aksi yöne dönüp uzun koridorda ilerledi ve sondan ikinci kapıyı açıp içeri girdi.

Her şey dağılmıştı. Carmen'in bütün eşyaları ya yerde ya da yatağının üzerindeydi. Natasha dağınıklığın arasında birkaç adım atıp yere eğildi ve Carmen'in telefonunu eline aldı.

Natasha aptal değildi, en yakın arkadaşının bir şeyler karıştırdığının farkındaydı. Carmen'e hiçbir şey söylememişti ama Nick Fury ile olan konuşmaları dahil birçok şeyi biliyordu.

Takip edebildiği kadar yakından takip etmesine rağmen elinde olan bir hiçti, her ne saklıyorsa kendisinden bile önemli olduğu kesindi.

Elindeki telefon çalınca irkildi, ekranı kendine doğru çevirdi ve yazan isme baktı.

Doğruluğundan emin olmak için birkaç kez daha okudu ismi, eğer Carmen'in ondan sakladığı şey buysa onu affedemezdi.

Gözlerini kırpıştırıp kapanmadan aramayı cevapladı ve telefonu kulağına götürdü.

"Hala seni bekliyorum Carmen. Geciktiğin takdirde SHIELD'ı kurtarma planlarına veda edebilirsin." Bir şey söylenmesine izin verilmeden telefon kapandı ve Natasha onu yere fırlatıp odadan çıktı.

Adımları hızlandı ve koşarak ortak salona gitti. Arkadaşları orada durmuş hala aynı şeyi tartışıyorlardı.

"Gidiyoruz, hazırlanın."

"Nereye?"

"Anlatacağım. Siz sadece hazırlanın ve daireye gidin. Ben Blake'i güvenli bir yere götürüp geleceğim."

"Tamam," dedi sarışın kadın önündeki işle uğraşırken, "Bana ne olduğunu anlat." Carmen tüm yemeği hızlıca ona anlattı, hala Sharon'u orada öldürmesi gerektiğini düşünüyordu.

"Bir hafta var demiştin, bu kadar erken olacağını bilseydim hazırlıklı olurdum."

"Ben bile bilmiyordum, Frank'in böyle bir işe karışacağını son ana kadar düşünemedim."

"Yine de soracağım, yapmak istediğine emin misin?" Carmen kararlılıkla başını salladı, bu son anda aldığı bir karar olsa dâhi vazgeçmeyecekti.

Bazı şeyler kendi hayatından bile daha değerli olabiliyordu.

"Ne olursa olsun yapacağım."

"Carmen," dedi Yelena kendine özgü Rus aksanıyla, "Böyle bir durumda bu kararı vermiş olman iyi değil. Natalia seni asla affetmez."

"Evet, biliyorum. Ama bu benden veya ondan çıktı. Bunu yapıyorum çünkü yapılması gereken bu, eğer kalmaya devam edersem her şey daha kötü olacak."

"Stark'a söyledin mi?"

"Asla söylemem. Böylesi ikimiz için de kolay ve hızlı olacak. En fazla birkaç ay." Yelena başını iki yana salladı, yaptıklarını onaylamıyordu ama yine de yanındaydı.

"Sonsuza kadar saklayamazsın," Carmen omuz silkti, "Gidebildiği kadar."

"Her neyse. Coulson'la konuştun mu?" Carmen başını salladı, "Bir hainle aynı gemide olduğunu biliyor, ama diğerini söyleyebilecek kadar vaktim olmadı. "

"Merkezde buluşacak mısınız?"

"Evet, oradan Sharon'u alıp kaybolacağım. Fury'ye gerekli mesajları ilettim ve Natalia'ya da bir not bıraktım. Hemen bulamayacak ama ona ulaşacağına eminim."

"Uzun bir veda konuşması mı yazdın?" Yelena gülümseyerek ona baktı, "Tecrübeliyim sonuçta." Carmen başını yere eğerken jet yavaşça alçaldı.

İkisi de jetten indi ve ışıkları yanıp sönen merkezin önünde durdular. Silah sesleri uzaktan yaklaşan büyük bir savaşın habercisi gibi geliyordu kulağa.

Ne yazık ki Carmen o savaşı görebilecek kadar kalamayacaktı. Arkadaşlarını yalnız bırakmak hoşuna gitmiyordu ama bir şeyleri düzeltmeye yaklaştıracaktı bu adım onu.

İçeri girmeden önce mırıldandı. "Umarım Natalia beni affeder."

Aylar sonra bölüm attım..
Bölüm beklentinizi karşıladı mı bilmiyorum ama o kadar uzun süredir yazmıyorum ki ben bile rahatsız oldum. Devamında yazacağım her şey aklımdaydı fakat içimden gelmedi. Böyle olunca da iki ay geldi geçti. Bunu geçiş bölümü olarak düşünün, aklınızda sorular da olabilir ama finalde hepsi açığa kavuşacak. Aslında Gasoline'i bundan önce yazdığımdan soru çok fazla beklemiyorum ama olsun...

Ayrıca diğer bölümleri kısa aralıklarla atacağım. Zaten yazmam gereken 3 bölüm daha kaldı, bir veya iki bölüm sonra final. Bir tane de gelecekten bir bölüm yazacağım ve bu kitap tamamen bitmiş olacak.

Yorum yaparsanız ve oy verirseniz bölümleri önümüzdeki Pazartesi'ye kadar atabilirim.

Okuyan herkesi çok seviyorum iyi günler!

WE HAD TIME-TONY STARK [TAMAMLANDI]Where stories live. Discover now