3

3.3K 302 241
                                    

•=•=•2 0 1 8

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

•=•=•
2 0 1 8

Grace, aşık olduğu adam ile sarılarak yatarken kokusunu içine çekip duruyordu. İç Savaş sonrası artık bir kaçak sayılıyordu ve uzun bir süre onu göremeyeceğini biliyordu. En son 2 ay önce görmüştü. Böyle gizli saklı buluşmalara alışmıştı. Ama daha ne kadar böyle olacaktı?

Grace, kafasını onun göğsüne yaslamış bir şekilde kalp atışlarını dinliyordu. Şu an, bu anın hiç bitmemesini ve sonsuza dek böyle kalabileceğini düşündü. istemsizce gözünden akan yaşı sildi. Silerken, Steve'in fark etmemesini umdu ama fark etmişti bile. Elini kadının çenesine yerleştirip kendisine bakmasını sağladı.

"Grace? Ne oldu?" diye sordu endişeyle.

"Hiç... hiçbir şey." dedi Grace ve kafasını tekrar çevirmeye çalıştı. Ama Steve buna izin vermeyerek onun omuzlarından tuttu ve yatakta oturur hale geçtiler.

"Ne oluyor?"

"Sadece... Bucky... Tony... tüm bu olanlar... çok ağır. Nasıl baş ediyorsun?" diye sordu Grace, tekrar gözleri dolarken.

Steve onun önüne gelen saçları geriye doğru attı ve uçlarıyla oynamaya başladı.

"Sen olmasan nasıl baş ederdim bilmiyorum." dedi Steve ve onun yaşlı gözlerine baktı. "Senin varlığın bana güç veriyor olmalı."

Grace gülümsemeye çalışırken kafasını onun omzuna yasladı. Olabildiğince onun yakınında olmak istiyordu. "Grace... biliyorsun... ne zaman istersen bunu bitirebiliriz." dedi Steve ciddiyetle.

Grace kafasını hızlıca kaldırdı ve sinirle ona baktı. "Senden vazgeçmem. Ne olursa olsun seni bırakmam. Sakın bir daha bu konuyu açma." Ellerini onun ensesinde birleştirdi ve dudaklarına yaklaşarak onu öptü.

•=•=•
2 0 1 2

"Hulk gerçekten göründüğü kadar korkunç biri mi?" diye sordu Grace. "New York savaşında insanların kamera kayıtlarını izlemiştim."

Steve, onun merak ettiği soruları yanıtlarken büyük bir zevk alıyordu. Grace oldukça meraklı biriydi.

"Aslında... Bruce Banner oldukça sakin ve samimi biri. Onu sevdim." dedi Steve. Grace elini çenesine yerleştirerek onun ciddi olup olmadığına baktı.

"Onun yanında korkudan 1 saniye bile duramazdım galiba."

Steve gülerek kafasını sağa sola salladı. "Emin ol tanışsan onu seversin. Ayrıca çok zeki biri."

Grace kahvesinden bir yudum aldı. "Peki sen onlara ayak uydurabiliyor musun?" diye sordu tereddütle.

"Sanırım asıl sorun... bu yüzyıla ayak uydurabiliyor musun olacaktı." dedi Steve ve tekrar güldü. Grace utançla kafasını eğdiğinde ona bakmamaya çalıştı. "Alışmak zor. Ama herkes yardımcı olmaya çalışıyor."

Genç kadın kahve bardağıyla elini ısıtırken tekrar ona baktı. "Peki mutlu musun?" diye sordu.

Steve Rogers, kafenin camından dışarıya baktı. İnsanlar hep bir telaş halinde ordan oraya yetişmeye çalışıyorlardı.

"Geride bıraktığım şeyler için üzgünüm. Ama şu an nefes aldığım için mutluyum."

Grace, onun dediği şeyi anlarken hafifçe kafasını salladı. "Sevdiğin biri miydi?" diye sordu kendine hakim olamayarak. Haddini aştığını düşünerekte hafifçe geri çekildi.

Steve tekrar ona baktığında gülümsedi. Ama bu, normal bir gülümseme değildi. Grace bu gülümsemenin altında özlem ve acının yattığını biliyordu.

"Sevdiğim biriydi." diye onayladı onu. Sanki eski bir şeyleri hafızasında canlandırmaya çalışıyormuş gibi bir hali vardı. "Randevumuzu kaçırdım. Dans edecektik."

Grace ortamı yumuşatmak için ses tonuna alaycılık ekledi. "Senin dans adamı olacağını düşünmezdim."

Steve sesli bir şekilde güldüğünde Grace sanki hipnoz olduğunu hissetmişti. Bu gülüşü bütün gün dinleyebileceğini düşündü.

"Kesinlikle değilim."

•=•=•

•=•=•

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Okyanus Etkisi • Steve RogersWhere stories live. Discover now