5

2.8K 270 153
                                    

•=•=•2 0 1 7

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

•=•=•
2 0 1 7

Grace kafasında ki peruğun herhangi bir şekilde çıkmasından ödü kopuyordu. Kaskatı kesilmişti resmen. Hareket edemiyordu. Güneş gözlüğünün ardından sürekli etrafı gözlüyordu.

Aniden karşısına biri oturduğunda dikleşti. Steve olduğunu görünce biraz rahatladı. Ama hâlâ korkusu sürüyordu. Halka açık bir yerde buluşuyorlardı ve sanki hep birileri tarafından gözetleniyormuş gibi hissediyordu.

Şu an Steve'in üstüne atlayıp sarılmamak için zor tutuyordu kendini. Ama abartı tepkiler verip çevrede ki insanların dikkatini çekmemelilerdi.

"Sam ve Natasha bizi gözlüyorlar. Merak etme." dedi Steve. Grace etrafına bakarak onları görmeye çalıştı.

İlk önce, Natasha'nın tanıdık simasını fark etti. Sarışın kadın kafasını hafifçe hareket ettirerek ona selam verdiğinde Grace gülümsedi. Ardından Sam'i gördü. Ona da minnettar bir şekilde gülümsedi. Hepsini özlemişti.

"Nasılsınız?" diye sordu Grace, Steve'e dönerken.

"İyiyiz. Bir sorun yok."

"Fransa'da olduğunuzu sanıyordum. Senden burada olduğunuza dair mesaj alınca bir şey oldu sandım." dedi Grace ve masada öne doğru eğildi.

"Bir şey yok, merak etme. Buraya gelmemiz gerekiyordu ve seni görmeden gidemezdim." dedi Steve ve Grace'in elini tuttu.

"Bucky iyi mi?"

Steve kafasını olumlu anlamda salladı. "Rhodes nasıl? Hiç seninle iletişime geçiyorlar mı?"

"İyiymiş. Bir kez Pepper ile görüştük. Tony'de ziyarete geldi, arada arıyor." dedi Grace alçak bir sesle. "Nasıl olduğumu soruyor o kadar. Sizinle ilgili bir şey sormuyor bile. Sorsa da anlatmam, biliyorsun."

"Biliyorum." Steve onun elini sıktı. "Tony seni sever. Eğer bir şey olursa ona güven."

Grace'de kafasını sallayarak onu onayladığında gülümsemeye çalıştı.

Steve kafasıyla onun saçlarını işaret etti. "Siyah saç... yakışmış." dedi dalga geçerek.

"Ah... istersen ödünç verebilirim. Senin gizlenme kitinden daha iyidir." dedi Grace şapkasını işaret ederken.

•=•=•
2 0 1 2

Grace ve Steve, gökyüzüne bakıyorlar ve parlayan yıldızların karanlık gökyüzünde asılı durduğunu görüyorlardı. Birkaç saniye sonra; tek tek, gökyüzünün bir tarafından diğer tarafına geçmeye başlıyorlar ve arkalarında parlak bir ışık bırakıyorlardı.

"Olağanüstü." diye mırıldandı Grace heyecanla. Steve'e, bu gece büyük bir yıldız kayması olduğunu ve izlemeye gideceğini söylediğinde onun da gelmesini teklif etmişti. Şehirden uzakta, yapay ışıkların gökyüzünü kirletmediği bir tepeye arabayı park etmişler ve çimenlere oturmuşlardı. Perla'da tam ortalarına yatmıştı ve etrafı seyrediyordu.

"Evet, öyle. Dilek tutacak mısın?" diye sordu Steve.

"Aslında... pek dilek tutma olayına inanmıyorum." dedi Grace. Batıl inançları yoktu.

"Ama çok istediğin bir şey illa ki vardır."

Grace birkaç saniye düşündü. "Sanırım yok. Çünkü istediğim her şeye sahibim zaten. Sağlıklıyım, mutluyum, ailem yanımda... Perla'da benimle. Başka ne isteyebilirim ki?"

"Gözü yükseklerde olan insanlardan değilsin." dedi Steve. "Bu güzel."

"Peki senin çok istediğin bir şey var mı?" dedi Grace çok meraklı gözükmemeye çalışarak.

Steve gökyüzüne doğru kafasını kaldırdı ve gözlerini kapatarak bir dilek tuttu. "Evet, var."

"Peki ne?"

Gözlerini geri açtı ve Grace'e baktı.

"Söylersem gerçekleşmez ki." dedi ve göz kırptı.

•=•=•

•=•=•

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Okyanus Etkisi • Steve RogersHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin