12

2K 206 135
                                    

•=•=•2 0 1 6

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

•=•=•
2 0 1 6

''Masumların kurban edildiği bir zafer, asla bir zafer değildir.''

''Wanda Maximoff gibi bir geliştirilmiş birey, Nijerya'da görev yapmasını sağlayacak hangi yasal yetkiye sahip?''

Steve televizyonu kapattığında Grace elini çenesine yasladı. ''Bu sizin suçunuz değildi. Ne Wanda'nın, ne de senin.''

''Benim suçumdu." diye diretti Steve. "Rumlow, Bucky dedi ve... bütün dikkatim dağıldı.''

"Kendini suçlayarak hiçbir yere varamazsın." Grace elini ayakta duran sevgilisine uzattı. Steve, onun elini tutarken yanına oturdu. "Olanları geride bırakıp şimdi ne yapacağını düşünmelisin."

"Bucky'i bulmalıyım." dedi Steve bir saniye bile düşünmeden. "Diğerlerinden hemen önce. Özellikle Tony."

Grace kaşlarını çattı. "Tony mi?"

"Sana bir şey söylemem gerek." dedi Steve gözlerini kapatırken.

"Neler oluyor?"

Steve gözlerini geri açtı. Mavi renginde ki gözlerinden tek bir parlaklık bile geçmiyordu. "Bucky... Maria ve Howard Stark'ı öldürmüş."

"Ne?" Grace, öğrendiği şey ile hafifçe geri çekildi. "Tony bunu biliyor mu?"

"Hayır, bilmiyor. Ama öğrenirse olacakları düşünmek istemiyorum." dedi Steve.

"Steve... Bucky'nin tüm bunları bilinçli bir şekilde yapmadığını elbette biliyoruz. Ama..." Grace duraksarken, söyleyeceği şeylerin onun kızdırıp kızdırmayacağını düşündü.

"Ama, ne?"

"...ama... o aranan biri. Devlete göre suçlu. Yakalarlarsa hapse girecek. Ve sen onu herkesten önce bulmak istiyorsun. Senin de başın belaya girecek."

"Ne yani, ona öylece sırtımımı mı dönmemi söylemeye çalışıyorsun?" diye sordu Steve. Grace onun diğer elini de tuttu ve okşadı.

"Tabii ki de hayır. Bucky'nin senin için çok değerli olduğunu biliyorum. Sadece başın belaya girmeden bunu halletmeye çalışabiliriz. Onun aslında suçlu olmadığını insanlara ikna etmelisin."

Steve kafasını hafifçe salladı. "Deneyeceğim."

•=•=•
2 0 1 4

Steve, elinde ki kalemi kağıdın üstünde gezdirirken her saniye Grace'in merakı artıyordu. Ama her dakika bitti mi diye sorduğu için az önce Steve'den azar işitmişti ve şimdi konuşmaya korkuyordu.

"Az kaldı, sabret."

Grace, onun ciddiyetle yaptığı işe gülmemek için kendini tuttu. Yüz ifadesi oldukça sertti ve kaşları hafif çatık duruyordu. Grace'de, onu şu an öpmemek için zor duruyordu.

Steve'in daha önce bir şeyler karaladığına şahit olmuştu ama hiç kendisini çizip çizemeyeceğini sormamıştı. Bugün ise aniden ondan bunu yapmasını istemişti. Steve'de kabul etmişti.

"Bitti."

Grace, onun sesiyle kendine gelirken hızlıca oturduğu koltuktan kalktı ve yanına ilerledi. Steve kalemi elinden bıraktı ve kağıdı ona çevirdi.

Grace, kendi çiziminin mükemmelliğine bakarken dudakları şaşkınlıkla aralanmıştı.

"Ne düşünüyorsun?" diye sordu Steve.

Grace bir ona, bir de kağıda baktı. "Bu... bu mükemmel ötesi. Bayıldım."

"Emin misin? Doğruyu söyleyebilirsin." dedi Steve omuzlarını silkerken.

"Bunu beğenmemek için aptal olmak gerekir!" dedi Grace, ona sahte bir şekilde kızarken. Elini Steve'in çenesine koydu ve yanağına kocaman bir öpücük bıraktı. "Sabretmeme değdi."

"Aslında... sen olmasan da seni çizerdim..." Steve itiraf ederken, Grace onun sözünü keserek araya girdi;

"Ne? Onca zaman boşuna mı kımıldamadan oturmaya çalıştım yani?!"

"...nereye baksam seni gördüğüm için... kolay olurdu." diye tamamladı Steve.

Grace, yüzünde oluşan gülümsemeye engel olamazken kafasını kağıda çevirdi. Yüzünün yandığını hissediyor gibiydi.

Steve, onun bu haline kahkaha atmadan duramadı. Ardından, Grace'in kızarmış yanaklarından öptü.

•=•=•

•=•=•

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Okyanus Etkisi • Steve RogersWhere stories live. Discover now