6

2.6K 248 261
                                    

•=•=•2 0 1 7

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

•=•=•
2 0 1 7

Grace Thomson, mutfağında ki bulaşıkları yerlerine yerleştirirken camdan dışarıda bir araba durduğunu gördük. Son model arabanın kapısı açılıp içinden Tony Stark indiğinde hızlıca ellerini kuruladı. Kapıya doğru ilerledi ve onun çalmasını beklemeden açtı.

"Tony." dedi endişeli sesiyle.

"Sadece seni görmeye geldim, sakin ol." dedi Tony ve hep taktığı klasik güneş gözlüklerini çıkarttı.

Grace rahatlayarak kapıdan çekildi ve içeri girmesine izin verdi. Kapısında birden onu görünce Steve ve diğerlerine bir şey oldu sanmıştı.

"Bir şey içer misin?" diye sordu Grace salona geçerlerken.

Tony bir koltuğa oturdu. "Fazla kalmayacağım. Sadece iyi olduğunu görmek istedim." dedi ona dönerek.

"İyiyim, düşündüğün için teşekkürler." dedi Grace çekinerek ve aralarında mesafe bırakarak oturdu. "Sen nasılsın?"

"İdare eder." dedi Stark. Aralarında rahatsız edici uzun bir sessizlik oluştu. "Yeni evin güzelmiş."

"Ve sen adresi bile bilmiyordun." dedi Grace.

Tony bilmiş bir şekilde güldü. "Bazen seni kontrol etmesi için Peter'ı yolluyorum."

"Evet, ona neden buradasın diye sorduğumda her seferinde saçma bir bahane uydurmasından anlamıştım." dedi Grace gülerek.

Tony'de güldüğünde, "Görüşüyor musunuz?" diye sordu aniden.

Grace'in gülümsemesi solarken onun gözlerinin içine baktı. "Cevabını bildiğin sorular mı soracaksın Stark?"

Tony anladım dercesine hafifçe kafasını salladı. Bir şey söylemek için dudaklarını araladı ama kararsız kalıp sustu.

Grace onun sormak istediği şeyi tahmin edebiliyordu. "Arkadaşların iyi Tony. Eğer bunu merak ediyorsan."

Tony gülümsedi ve kafasını salladı.

•=•=•
2 0 1 2

Grace Thomson, çok da endişeli gözükmemeye çalışarak asansöre bindi. Steve'den birkaç gündür haber alamamıştı ve bir görevde yaralandığını öğrenmişti. Telefonda sesi iyi gibi geliyordu ama kuleye, onu ziyarete gelebileceğini söylemişti.

Grace'de hemen gelmişti.

Birkaç dakika içinde asansör kapıları geri açıldığında onu Natasha Romanoff karşıladı.

"Merhaba, ben Natasha Romanoff." dedi Nat ve elini ona uzattı. Grace onun nazik tavrına karşı rahatlarken elini sıktı.

"Ben de Grace Thomson. Tanıştığıma memnun oldum Bayan Romanoff."

"Ben de öyle. Lütfen bana Natasha de." Nat yürümeye başladığında Grace onu hemen takip etti.

"Steve'in arkadaş..." Natasha bilerek arkadaş kelimesini bastırarak söylemiş ve hafifçe gülmüştü. "...edindiğini görmek güzel. Senden çok bahsediyor."

Grace utandığını hissederken yanağının içini ısırdı. "O iyi mi?"

Tony Stark aniden önlerine çıkarken; "Eh, biraz naz yapıyor ama Yüzbaşı iyi olacak. Uyuyorsa bir öpücük ile hemen uyandırabilirsin." dedi.

Natasha gülerken, "Tony." diye uyardı. Bir kapının önünde durmuşlardı.

"Meşhur Grace Thomson ile tanışmak güzel." dedi Tony gülümseyerek.

"Sizinle de tanışmak güzel Bay Stark." dedi Grace.

"İçeride." Tony kapıyı işaret ettikten sonra kızıl ajana doğru kolunu uzattı. "Ee... Bayan Romanoff... size danışmak istediğim önemli hususlar var." dedi ve Nat onun koluna girerken oradan uzaklaştılar.

Grace arkalarından güldü ve kapıyı birkaç kez tıklatıp içeri girdi.

Steve, onu gördüğünde yattığı yatakta dikleşti. Genç kadın yatağın boş tarafına otururken ikisi de konuşmamıştı.

"Merhaba—" ikisi de aynı anda lafa girdiklerinde güldüler.

"Senin için çok endişelendim." dedi Grace. "Ama hiç düşündüğüm gibi değilsin."

"Ben... hızlı iyileşebiliyorum. Bunu sana açıklamaya çalışmıştım ama telefonda biraz çıldırmış gibiydin." dedi Steve alay ederken.

Grace gözlerini kıstı. "Komik değil. İnsan gözüyle görene kadar hiçbir şeyden emin olamaz. Beni endişelendirmemek için öyle diyor olabilirdin." dedi.

"Ama artık gözünle gördün, iyiyim." dedi Steve. Omzunda bir sargı vardı.

"Sen Kaptan Amerikasın. Daha dikkatli olamaz mısın?" dedi Grace sinirli gözükmeye çalışırken.

"Dikkatimi dağıtan bir şey olmuş olmalı." dedi Steve imayla. Grace, kafasını eğerek saçlarıyla yüzünü gizlemeye çalıştı.

Steve elini ona uzattı ve önüne gelen bir tutam saçı kulağının arkasına sıkıştırdı.

"Bana bak Grace."

Kahverengi gözlerini mavilere doğru çevirdi.

"İyiyim. Tamam mı?"

Grace hafifçe kafasını salladı. "Sanırım... değer verdiğin biri için endişelenmek böyle bir şey. Hiç daha önce ailemin başına bir şey gelmedi. Ya da yakınlarımdan birine. Senden birden öyle bir haber alınca..."

Steve onun elinden tuttu. Grace kesinlikle böyle bir şey beklemiyordu. Bu yüzden sözünü kesmişti.

"Özür dilerim." dedi Steve. "Bir daha ki sefer çok daha dikkatli olacağım." Sarışın adam keyifle sırıttı. "Demek... değer verdiğin biriyim ha?"

Grace abartıyla gözlerini devirdi, ama gülmeden de edemedi.

•=•=•

•=•=•

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Okyanus Etkisi • Steve RogersWhere stories live. Discover now