[R-3]

245 43 33
                                    

Son dersin de zili çalınca Burçin'le çantalarımızı toplayıp eve doğru yürümeye başladık. Yolun kenarında dondurmacı görünce hiç düşünmeden birer tane dondurma aldık.

Yiyerek yürüdüğümüz sırada Miraç birden önümüze zıplayıp Burçin'in elindeki dondurmayı alıp yemeye başladı. Burçin "Ver dondurmamı!" diyerek Miraç'a vurunca  Miraç iki adım ileri kaçarak "Üzerinde Burçin'in dondurması diye yazıyor mu?" diye sordu alayla.

Burçin sinirle göz devirince Miraç dondurmanın üzerine tükürerek "Artık benim damgam var." deyip keyifle yemeye başladığı gibi Burçin Miraç'ın saçını çekince
Miraç can havliyle elinde dondurmayla "Bu benim dondurmam!" diye bağırıp koşmaya başladı. Burçin de peşinden koşuyordu.

Gülerek dondurmamı yiyip yavaş yavaş yürümeye başladım. Telefonumdan bir bildirim sesi geldi. Acaba kimden, çok merak ediyorum şu an(!)

Bildirimi umursamayıp dondurmamı yiyordum ki ikinci bildirim de gelince lanet okuya okuya telefonu cebimden çıkardım.

*Radar kişisinden 2 yeni mesaj*

Radar: Buket yanındaki lavuk kimdi?

Radar: Kimdi lavuk yanındaki Buket?

Buket: Yanımda bir lavuk mu var? Ben bu hayatta senden daha lavuk birini göremiyorum.

Radar: Sen daha beni göremiyorsun salak!

Buket: Oha gerçekten mi? Nasıl olur?

Radar yazıyor...

Radar'ın yazmasını beklerken arkamdan birinin bana seslenmesiyle yönümü oraya döndüm. Kerem ve Eslem'di.

Kerem bana ilerleyerek "Ne yapıyorsun Buket?" diye sordu.

"Hiç." dedim telefonumu cebime koyarak. "Miraç'la Burçin koşa koşa gittiler ben de burada oyalanıyordum öyle."

Kerem dondurmamı işaret ederek "Fıstıklı." dedi. "Her zamanki gibi." Gülümsemekle yetindim.

Kerem telefonunu çıkartıp birini arayarak konuşmaya başladı. O sırada Eslem dik dik beni süzüyordu. Hiç ısınamadım şu kıza, aramıza sonradan geldi ve Kerem'in aklını çelerek bizden uzaklaştırdı. İnsansı hayvan n'olucak!

Eslem'le bakıştığımız sırada Kerem telefonu kapattı ve bana bakıp gülerek "Burçinler seni kaybetmiş, Miraç arıyormuş açmıyormuşsun bir şey oldu sanmışlar. Beni de buraya bakmam için yönlendirdiler." dedi.

"Ne?" diyerek telefonumu cebimden çıkartıp çağrı kaydına baktım. Arama falan yok.

Telefonu cebime atarak "Arama filan yok ki." dedim.

"Bilmiyorum valla. Burçin konuşurken Miraç arkadan ağıt yakıyordu böğüre böğüre."

Saçlarımı geriye atıp "Anlaşıldı." dedim. "Miraç şerefsizlik peşinde."

Kerem ufak bir kahkaha atıp "Miraç'tan beklerim öyle şeyler." diyerek Eslem'in koluna girdi ve elini bana uzattı. Elini sıkmak için uzandığımda Eslem hemen Kerem'in bana uzattığı elini tutup aşağı indirdi. Şaşkın şaşkın Eslem'e bakmaya başladım.

"Aşkım ne yapıyorsun?"

Kerem Eslem'e hafif tepkili bir şekilde çıkışınca "Sorun değil." dedim Eslem'e ölümcül bakışlarımı atarak. "Arkadaş farkında değil galiba onun olmadığı zamanlarda benim senin en yakınında olduğumu."

Eslem tek kaşını kaldırarak "Ama artık ben varım, sen yoksun." dediği gibi saçlarından tutup yere yatırarak onu dövmeye başladım demeyi çok isterdim.

Kerem bana mahcup bir şekilde bakınca "Kerem benim için sorun yok." dedim. "Senin Eslem'den ayrılıp Burçin, Miraç ve benim yanıma tekrar geleceğini o kadar iyi biliyorum ki..."

Kerem bu sefer benim söylediğim lafa şaşırmıştı. "Şaşıracak bir şey yok Kerem." dedim gülümsemeye çalışarak. "Ne de olsa bir kız için dostlarını satan biz olmadık."

Kerem'in söylediği şeyleri dinlemeden yürümeye başladım. O sırada, daha Eslem Kerem'in hayatında yokken geçirdiğim anılar gözümün önünden geçti. Belki de en güzel anıydı bu...

(1 ay önce)

Sınıftan Burçin'le koşa koşa çıkmaya başladık. Miraç'la Kerem arkamızdan koşarak bize yaklaşmaya çalışıyorlardı.

Biraz sonra Burçin'le dondurmacının önüne gelince Kerem'le Miraç'ı beklemeye başlamıştık. Soluk soluğa yanımıza gelmişlerdi. 

O sırada dondurmacı amca bize muzip bakışlarının ardından "Nasıl istersiniz gençler?" diye sorunca tam çikolatalı diyecektim ki Kerem hemen atlayıp "Fıstıklı." diyerek bana bakmaya başladı.

Şaşırdığımı belli etmemeye çalışarak "Evet fıstıklı istiyorum." dedim.

Burçin kulağıma eğilip "Ama sen fıstıklı dondurmadan nefret edersin Buket." deyince "Çaktırma Burçin." dedim fısıltıyla. "Denemekte fayda var."

Birkaç dakika sonra dondurmacı amca hepimizin dondurmalarını verdi ve yiyerek yürümeye başladık. Kerem kolunu omzuma atıp "Senli dondurma yiyorum." dedi sırıtarak.

Anlayamayıp "Benli mi?" diye sorunca "Evet senli." dedi, "Fıstıklı."

   O anı kafamdan silip elimdeki dondurmaya baktım. "Vay be." diye mırıldandım. "Ne günlerdi."

Sol gözümde akmak için direnen göz yaşına inat gülerek dondurmayı çöpe attım.

Gökyüzüne bir kahkaha savurarak "Fıstıklı dondurma artık çöpte." diye fısıldadım kendi kendime, ve dayanamayarak denize dönüp Kerem'lerin gittiğinden emin olduktan sonra, "Bütün fıstıklı dondurmaların canı cehenneme!" diye bağırıp yere sert bir adım attım. Tam rahatlıyordum ki telefonum cebimde titredi. Bildirimi açtım.

Radar: Tövbe de çarpılırsın.

Denize tekrar dönüp "Senin de canın cehenneme Radar!" diye son kez bağırdım.

Radar: Tövbesst!

Radar |Yarı Texting|Where stories live. Discover now