[R-18]

166 19 17
                                    

"Çıkış ziline kaç dakika var Burçin?"

"Üç dakika var kanka."

"Tamam." diyerek eşyalarımı sıranın üzerinden çantama doldurmaya başladım.
Kalemlerimi toplarken "Burçin." dedim arka sıramızda oturan Miraç ve Atakan'ın bir şey duymadığından emin olmaya çalışarak, "Çıkışta çok önemli bir işim var. Oraya gitmem lazım. Seni aradığımda bize gel sana detayları anlatırım."

Burçin meraklı gözlerle bakıp "Ne işi? Ben de geliyorum." dediği sırada zil çalınca "Olmaz kanka." dedim, "Biliyorsun normalde sensiz bir yere gitmem ama bu sefer böyle olması lazım."

Çantamı sırtlandığım gibi dışarı çıktım ve Kerem'in söylediği kafeye doğru ilerlemeye başladım.

Biraz sonra kafeye varınca içeri girip Kerem'e göz gezdirdim, arka taraflardan bir masada görünce yanına ilerledim.

"Hoş geldin."

"Anlat." diyerek sandalyeyi çekip oturdum.

Kerem konuşmaya başlayacağı sırada garson geldi ve neler istediğimizi sordu.

"Teşekkürler ben bir şey istemiyorum." dediğimde Kerem itiraz eder gözlerle bana bakmaya başladı.

"Kerem ne söyleyeceksen söyle, ondan sonra def olup gideceğim!"

Garson aradaki gerginliği fark edince yan masadan çağıran kişinin yanına gidip onla konuşmaya başladı. Kerem'le göz göze gelmemek için garsonu ve bize arkası dönük olan müşterisini izliyordum ki, garson bana bakıp gülümseyince kaşlarımı çatıp Kerem'e baktım.

"Kerem." dedim sakin sakin, "Lanet olası çenen açılacak mı yoksa kalkayım mı?"

Kerem konuşmaya başlayınca garson yanıma gelip bir fincan kahve getirdi.

"Ben bir şey istememiştim, yanlış oldu galiba." dedim anlayamaysrak.

Garson gülümseyerek bana bakıp yan masadan geldi dedikten sonra bir de kağıt uzattı.

Kağıdı alıp "Hangi masa?" diye sordum.

Garson az önceki konuştuğu masayı işaret ederek "Burdaki müşteriydi ama gitmiş. Bilmiyorum." deyince kağıdı açıp okumaya başladım.

Radar'a yakalandın gerizekalı :)
Artık sana ceza kesmekten yoruldum, çık hayatımdan ve Kerem'le mutlu ol :)
Bu arada kahvenin tadına bakmayı unutma xd

Şok bir şekilde garsona bakmaya başladım.
"Onun yüzünü bana tarif eder misin?"

"Hayır efendim. Beni bu konuda çokça uyardı."

"Kahretsin!" diyerek kahveyi alıp bir yudum içer içmez yüzümü ekşittim. Tuzlu!

Hızlı adımlarla dışarı çıkıp nereye gitmiş olabileceğini düşünmeye başladım. O sırada arkamdan bana seslenen Kerem'i duyunca hızlı adımlarla eve doğru yürümeye başladım.

Sen nasıl bir salaksın Buket! Çocuk resmen Kerem'le buluşmayı kabul ettim diye bana böyle davranmış. Ne kadar aptalım ben!

Kendi kendime söylenerek telefonu cebimden çıkardım ve Radar'a yazmaya başladım.

Buket: Hey! Bu yaptığın ne şimdi?

*çevrimiçi*

*görüldü*

*çevrimdışı*

Buket: Radar beni delirtme!

Buket: Gerçekten bütün tavrın bunun için miydi?

Buket: Sorsaydın neden buluşmayı kabul ettiğimi anlatmayacak mıydım sanki?

*çevrimiçi*

*görüldü*

Buket: Radar çıkma ve beni dinle.

Buket: Bana, neden bizden uzaklaştığını falan anlatacaktı. Sadece on beş dakika kalacaktım fazla değil.

*görüldü*

*çevrimdışı*

Buket: Ya biraz empati kursana be! Sana neden bizden uzaklaştığını anlatacaktı diyorum!

*çevrimiçi*

*görüldü*

Radar yazıyor...

Radar: Çok mu merak ediyorsun neden sizden uzaklaştığını?

Buket: Evet.

Radar: Söyleyeyim o zaman.

Radar yazıyor...

Radar: Çünkü ben tehdit ettim

Buket: Ne?

*görüldü*

*çevrimdışı*

Radar |Yarı Texting|Where stories live. Discover now