[R-9]

169 25 15
                                    

Sabahın ilk ışıklarıyla gözlerimi açtım. Uyanır uyanmaz aklıma Egehan geldi. Radar'ı buluyorum sanırım. Aslında hiç böyle çabalara girmedim şu ana kadar ama bundan sonra girmeyeceğim anlamına gelmez. Nihahahahaha

Rutin işlerimi halledip okul üniformamı giydikten sonra dışarı çıkıp Burçin'in camına taş attım. Biraz sonra aşağı indi ve koluma girerek okula yürümeye başladık.

"Kanka." dedim heyecanla, "Hani Egehan var ya, konferans salonunda yazarla konuşan çocuk."

"Evet."

"O Radar'ın arkadaşıymış."

"Oha." diyerek şaşkın şaşkın bana bakmaya başladı, "Bunu nereden öğrendin?"

"Radar parmaklarından kaçırdı."

"O zaman hayatımızın hatasını da öğreniriz. O da Radar'ın arkadaşı değil mi sonuçta?"

"Aynen." dedi başını öne arkaya sallayarak, "Zaten ikide bir de yazıp duruyor, kim olduğunu merak etmeye başlamıştım."

Kaşlarımı kaldırarak "Bir de Egehan hayatımızın hatası çıkıyormuş." dediğimde Burçin "Her şey olabilir." diyerek gülmeye başladı.

Biraz sonra okula vardığımızda Miraç'la Atakan yanımıza geldiler.

Miraç "Selam bebek ben kelebek." diye selam verince "Aleyküm selam kelebek." diyerek sağ koluna girdim ve beraber sınıfa ilerlemeye başladık. Miraç sol eliyle saçımı karıştırarak "Ya sen ne tatlı bir şeysin öyle." öyle dedi sesini inceltip bebek gibi konuşarak.

Kıkırdayıp "Miraç yaa." diye söylenmeye başladım, "Saçlarımı bozdun."

Atakan Miraç'tan önce davranıp "Olsun bir şey olmaz sen her halinle çirkinsin." deyince "Sus ya!" diye cırladım, "Sen sanki çok şeysin."

"Çok neyim?" diye sordu gıcık gıcık gülerek.

Yandan bir gülüş atıp "Malsın." dediğimde inanamaz bir ses tonuyla "Ne?" diye sordu. Benim gibi son model yakışıklı biri nasıl mal olabilir der gibiydi adeta.

"Mal-sın." diye tekrar edip önüme döndüm ve sırama doğru ilerlemeye başladım. Burçin'le sıramıza oturduk, Miraç'la Atakan da arkamıza oturdu. Zil çalınca hocayı beklemeye başlamıştık ki Kerem darmadağın saçlarla içeri girdi. Kimseye bakmadan, selam vermeden Miraç'ların arka sırasına oturdu. Bu çocuk iyice kendini saldı.

Burçin'in kulağına eğilip kimsenin duymadığından emin olarak "Dün kütüphaneden dönüşte Kerem'le karşılaştık." dedim.

"Ne?" diye şaşkın şaşkın sormaya başladı, "Bir şey söyledi mi?"

"Evet. Pişmanım falan dedi. Aramıza geri dönmek istiyor."

"Sen ne dedin?"

"Bunu sen istedin artık aramıza dönemezsin dedim."

"İyi demişsin."

"Aynen." dediğim sırada hoca girdi ve ayağa kalkıp selam verdikten sonra yoklamaya alıp derse başladı.

Burçin'e yine yaklaşıp "Kanka teneffüste sen Miraç'la Atakan'ı oyala, ben Egehan'ın ağzından laf almaya gideceğim." dedim. Başını tamam anlamında sallayınca dersi dinlemeye koyuldum.

Biraz sonra teneffüs zili çalınca ayağa kalkıp "Çok uykum geldi. Ben bir elimi yüzümü yıkayıp geliyorum." dedim.

Herkes tamam anlamında başını sallayınca hemen on iki eşit ağırlık sınıfına girip Egehan'ı göz gezdirdim. Sınıfta bulamayınca kantinde olabileceğini düşünerek aşağı indim ve kantine baktım. Masaların birinde çay içiyordu. Hızlı adımlarla yanına oturdum.

"Vay be Egehan." dedim gülerek, "Demek sen bizim Radar'ın arkadaşısın."

"Anlamadım." dedi kaşlarını çatarak.

"Yapma bee. Söyle işte kim olduğunu. Vallahi senin söylediğini söylemem."

"Ne diyorsun Buket? Neyi söyleyeyim?"

Kaşlarımı kaldırarak "Vallahi senden oscarlık oyuncu olur." dedim, "Zaten Radar'ın senin gibi arkadaşı olmasa şaşardım."

Çayını eline alıp ayağa kalkarak hızlı adımlarla yürümeye başladı.

"Ya nereye gidiyorsun?" diyerek kalkıp peşinden yürümeye başladım. Kütüphaneye doğru ilerliyordu.

"Egehan sadece bir soru soruyorum. Söyler misin?"

Cevap vermeden kütüphanenin kapısını açarak masaya yaklaşıp kağıtlara baktı ve kalbini tutarak "Oh, buradalarmış. Ödüm koptu." dedi.

Uyarır ses tonuyla "Egehan!" dedim, artık söyle Radar'ın kim olduğunu."

Saf bakışlarını üzerimde yoğunlaştırarak "Onu da ben mi söyleyim?" deyince karnından itip duvara yapıştırdım ve "Söyle yoksa seni hemen burada çok pis döverim!" dedim.

Gözlerini fal taşı gibi açarak "Hani trafikte çok hız yaparsan seni yakalayan kamera vardır ya. İşte o radar." dedi hızlı hızlı.

Ayaklarımı kaldırıp ona yaklaşarak "Benle dalga geçme Egehan." diye tısladım, "Söyle."

Şu an dışarıdan çok yanlış anlaşılabilirdik ama bu şu an hiç umrumda değil çünkü ağzından laf almak üzereyim, üstelik korkmaya da başladı.

"Şey." dedi yutkunarak, "Vallahi ne diyorsun anlamıyorum."

Sinirle bir nefes alıp "Egehan üçe kadar sayıyorum, söyledin söyledin yoksa çok kötü şeyler olur." dedim.

Susarak aynı şaşkın ama bir o kadar da titrek gözlerle bana bakmaya başladı.

"Biir." dedim tehdit eder tonla, "İkiii."

Biraz bekleyip "Üç." dediğim gibi kapı açıldı.

Kapıdan gelen Kerem'e şok içinde bakmaya başladığımda, Kerem'in benden daha çok şok olduğunu görünce hemen iki adım geri çekildim.

Kerem'le birbirimize baktığımız sırada Kerem'in arkasından üç kişi daha içeri girdi. Bunlar konferans salonunda Burçin'le bana bakan on iki sayısalın öğrencileriydi.

Sarışın mavi gözlü olan çocuk "Burası okul lan." dedi şok içinde.

Siyah saçlı esmer kız başını sağa sola sallayarak "Oha diyorum." diyerek bana aşağılayıcı bakışlarını atıyordu.

Kerem'le tekrar göz göze geldiğimizde bana sinirli bir şekilde bakmaya başladı.

Sarı saçlı kız ileri doğru yürüyüp bakışlarını bana çevirerek "Zaten kapanmamış hesabımız vardı." dedi, "Bu iyi oldu."

Sarışın kızın arkasından esmer kız ve mavi gözlü çocuk da yürümeye başlayınca içimden hatim indirmeye başladım. O sırada telefonum titredi. Şu an Radar bile kurtaramaz galiba beni.

Selamı okumaya başlayabilirsiniz dostlarım.
Elveda
________
Rahmetliyi nasıl bilirdiniiiiz ğwödlemfk

Radar |Yarı Texting|Where stories live. Discover now