"7": Zaman Bize Gösterir

4.3K 347 42
                                    

Açıkçası kaç saatten beri bir bildirim bekliyorum wattpadden bir sürü bildirim geldi ama hiçbiri benim istediğim türde değildi.
En azından birkaç kişi okuyup oy veriyordu. Hâlâ okuyan var ama oy göremediğim için moralim bozuldu. Hadi oy olmasın en azından bir yorum yapın. Ben buraya başkalarının düşüncelerini de almak için gelmiştim ama şimdi gidip sadece deftere yazsam bir şey farketmez.
Tabiikide bazıları gibi (yanlış anlaşılmasın kimseye gönderme yapmıyorum) 'Kitabıma ilgi yok, devam etmeyeceğim.' demeyeceğim.
Bu kitabı bitirene kadar yazacağım.
Sadece okuyanlardan destek istiyorum.
En azından yorum.
Fikirleriniz lâzım bana.
:'(

------------

"Jungkook? Jungkook, iyi misin?"

"İyiyim dedim kaç kere Seolhyun. Gerçekten iyiyim," ayağa kalktı ve birden şınav çekmeye başladı. "bak turp gibiyim."

"Tamam, tamam. Anladım, kalk sen. Ay!"

Birden bağırdığımda Jungkook kalkıp telaşla bana bakmaya başladı. "Ne oldu? Bir yerine bir şey mi oldu?"

Yüzümü buruşturmuştum. "Hyemi ahjumma yemek hazır demişti ya. Umarım bitmemiştir. Sen de acıkmışsındır. Yere düştün. Gel aşağı inelim."

Jungkook gözlerini devirdi. "Tamam inelim de, düşmemle ne alakası var açlığın?"

Jungkook'un dediğini duymazdan gelerek önden geçip mutfağa ilerledim. Hyemi ahjumma yoktu ama yemekler hâlâ sıcaktı.

"Kimchi yer misin Jungkook?"

Kafasını salladı yavaşça. "Olur."

"Rameni sormuyorum bile. Acı sos koyuyor musun?"

"Evet."

Ben hiç denememiştim. Bana acı veren şeyleri sevmiyordum. Hele ki acılı ramen -Eun Bi'den aldığım bilgilerle- gerçekten çok acıydı.

Ben ve Hyemi ahjumma kullanmıyorduk ama abim severdi. Oda arada sırada buraya kalmak için geldiğinden Hyemi ahjumma sürekli bulundururdu.

Ramenleri masaya koyup Jungkook'un karşısına oturdum. Telefonumu çıkarıp Hyemi ahjummayı aradım.

"Alo? Ahjumma neredesin?"

"Baekhyun'la geziyoruz kızım. Eve gelmişti aslında ama misafirinin olduğunu duyunca dışarı çıkalım dedi anlamadım. Tuvalete gitti şimdi."

Abimin aklından geçenleri düşünmek bile istemiyordum. Kim bilir ne yapacağımızı düşünerek gitti? Abime göre ben dobra birisi değildim. Yani aslında dobra birisiyim ama -şu sıralar pek dobra değildim- abim benden daha fenaydı. Abim her konuda dobraydı. Olmaması gereken konulardada.

"Tamam ahjumma. Ellerine sağlık, yemek yiyoruz biz. Hadi görüşürüz."

"Görüşürüz kızım."

Telefonu masaya bırakıp ramenimi yemeye devam ettim. Jungkook ile yemek esnasında hiçbir şey konuşmamıştık. Çünkü sanırım ikimizde fazla açtık.

Bulaşıkları Jungkook'u bekletmemek adına daha sonraya bıraktım ve salona yanına gittim.

Karşısındaki tekli koltuğa oturduğumda bakışları bana dönmüştü. Bir şey diyecekmiş gibi sürekli ağzını açıyordu ama sonra vazgeçip kapatıyordu.

"Bir şey mi diyeceksin Jungkook?"

Başını salladı hemen. "Evet ama nasıl konuya gireceğimi bilmiyorum."

Böyle dediğine göre önemli bir şeydi galiba. Gerçi önemli olmasa evime gelmezdi herhalde. "Direk söyle."

Derin bir nefes aldı ve aynı şekilde verdi. "Ya aslında ben pek bilmiyorum ama hani filmlerde felan böyle oluyordu gördüğüm kadarıyla. Şimdi yanlış anlamanı da istemiyorum. Sadece merak ettiğimden."

Bende oturduğum yerde doğruldum. Şuan ortam o kadar ciddiydiki ben de gerilmiştim. "Tamam, söyleyecek misin artık?"

"Böyle gerçek olmayan evliliklerde şey yapıyorlar ya. Hani sözle-"

Kaşlarımı çattım. "Sözleşme mi? İstiyor musun?"

Elini havada sallarken kafasını da iki yana sallıyordu. "Hayır, hayır. Sadece sordum ve yani evleneceğiz tamam ama evlilik hakkında tam olarak konuşmadık hâlâ."

Bende başımı salladım. "Peki, baştan beri bana söyleseydin konuşurduk. Hatta şimdi konuşalım. Ayrıntıları."

Jungkook telaşla bakıyordu. Sesim biraz sert çıktığından dolayı galiba. Ortam gergin olunca bende gerilmiştim ve sesim sert çıkmıştı dolayısıyla. Yanlış felan anlamamıştım ama sanırım o öyle zannediyordu.

Biraz öksürüp gerçek sesimi bulmaya çalıştım. "Ben,.. sesim biraz sert çıktı galiba. Yanlış anlamadım seni. Ortam gergin olunca bende gerilmiştim o yüzden şey oldu."

Sonlara doğru sesim bir tarafıma kaçarken Jungkook rahatlamış bir şekilde güldü. "Tamam o zaman konuşalım. Senin aklına takılan bir şey varsa ilk sen söyle."

Dediği şeyle söze başladım. "Aslına bakarsan ev mevzusu biraz kafamı karıştırdı. Yani sen eve taşınmak için evleniyorsun ve benimde senin yanında kalmam gerekecek büyük ihtimalle. Şimdi sen gel burada sana bir oda vereyim diyeceğim o zamanda senin benimle evlenmen için bir gerekçen kalmayacak. Yine benim seninle kalmam gerekiyor. Acaba bulduğun evde başka bir oda var mı?"

"Aslında ben bunu düşünmüştüm ama sana söylememişim. Yani benimle kalacaksın. Ve evdeki diğer odayı sana ayırdım zaten. Ev sahiplerine yakın bir zamanda evleneceğimi söyledim ve evi bizim için bekletmelerini istedim. Onlarda kabul ettiler. Ev hakkında bilgi verecek olursam; 3+1. Salon senin şimdiki odan gibi ama biraz daha büyük. İki tane oda var. Bir tanesi yatak odası olarak geçtiği için diğerinden çok farklı olmasa da daha büyük ve o odayı sana vermeyi düşünüyorum. Hem ebeveyn banyosunu sadece sen kullanmış olursun. Ebeveyn banyosuyla normal banyonun bir farkı yok. Bende normal banyoyu kullanırım. Mutfak ve salon ortak alan zaten. Balkonun hem eni hemde uzunluğu iyi. Bir kahvaltı masası sığar ve alanda artar. Ev işlerini de eve taşınınca hallederiz, kural felan koyarız."

Ben başımı sallayıp onu onaylarak dinlerken yine gerilmeye başladığını hissediyordum. Dün akşam bana eşim olacağını söyleyip ondan utanmamamı söyleyen kişi bu muydu? Biraz daha böyle utanmış bir şekilde durusa  dejavu yaşayacağız sanırım.

"Birde şey.. ne zaman evleneceğiz?"

Bunu abim Taehyung'u evine bırakmak için gittiğinde düşünmüştüm. Cümleleri kafamda toparlayıp konuşmaya başladım.

"Eğer senin içinde uygunsa yarın sabah gün almaya gidelim. Abimle konuşup annem ve babamla konuşması için onu ikna edeceğim. Babam bir şey demez bana arka çıkar ama annem konusunda pek emin değilim. Bir dediği bir dediğini tutmayan biridir. Annem abime pek dayanamaz. Onu ikna ederse abim ikna eder. Sonrada kendi aramızda bir törenle evleniriz."

"Kendi aramızda olacağını pek sanmıyorum..." Jungkook mırıldandığında ona baktım.

"Efendim?" Dediğini duymuştum ve bencede kendi aramızda felan olmayacaktı. Sadece gözünü korkutmamak için öyle demiştim.

"Bir şey yok."

"Bu arada Jungkook. Sana oppa diye seslenmeli miyim? Benden büyüksün ya."

Jungkook kafasını sağa sola salladı. "Hayır. Yani istediğin gibi seslenebilirsin ama ben bana oppa denilmesinden pek hoşlanmıyorum."

"Peki başka kafanı karıştıran bir şey var mı?"

Kafasını salladı. Gerçekten şuan çok uysal duruyordu ve üstündeki bol sweatshirt ile tam bir bebekti.

"Evliliğimiz ne zaman bitecek? Bu sözleşme işini de bu yüzden sormuştum. Bir sözleşme ayarlayacak mısın?"

Omzumu silktim. "Yani bence gerek yok. Boşanmak istediğimiz zaman anlaşmalı olarak tek celsede boşanabiliriz. Zaman bize ne olacağını gösterir Kook"

İç geçirdi ve kendi kendine fısıldadı. "Zaman bize gösterir."

Marry Me | JEON JungkookWhere stories live. Discover now