7

6.3K 980 1.6K
                                    

23 Eylül 2013

Jisung geri döneli 3 gün olmuştu ama konuşma yanlısı değildi. Yemek saatlerinde mutfağa gidip diğerleriyle birlikte yemek yiyor ama hiçbir şekilde ağzını açmıyordu. Sabah erkenden evden çıkıyor ve akşam yemeğinden önce geri dönüyordu

Onun için hiç olmadıkları kadar endişeliydiler ama Jisung diğerlerini geçelim, herkesten çok değer verdiği Seungmin'le bile konuşmuyordu. Artık buna bir dur demenin zamanı gelmişti

Odanın kapısını yavaşça aralayıp başını içeri uzattı Seungmin. Kapıya sırtını dönmüş bir şekilde uyuyan Jisung'u görünce tamamen içeri girip kapıyı kapattı. Hyunjin ve Jeongin yürüyüşe çıkmışlardı, dolayısıyla evde teklerdi

Sessiz adımlarla Jisung'un yatağına ilerledi. Yastığının yanına oturup saçlarına parmaklarını daldırdı. Uyumak yerine sadece gözlerini kapatan Jisung yerinde kıpırdanmıș ve gözlerini aralamıștı

Bir süre konuşmadan sadece Jisung'un saçlarını okşadı. Bunu yapmasını hep sevmişti Jisung. Sürekli Seungmin'in dizlerine başını koyar ve saçlarıyla oynamasını isterdi. Artık bıkan Seungmin söylenmeye başlasa bile saçlarıyla oynamadan da duramazdı

Düşündüklerine gülümserken yumuşak bir tonda "Jisung" dedi Seungmin "Neyin var?"

Cevaplamadı onu Jisung. Aralanmıș boşluğa bakan gözlerini kapatarak tekrar uyumayı denedi

"Neden böylesin? Gerçekten hiç anlamıyorum" dört parmağını uzun tutamların arasına daldırıp alnına düşen saçlarını geriye itti. Sona kalan baş parmağı ile Jisung'un kaşının üstünden geçti. Jisung'un hala tepki vermediğini görünce elini aşağı indirip yanağını kavradı

"Seni üzecek bir şey mi yaptık?"

Gözlerini yavaşça aralarken Seungmin'in bileğini kavrayıp elini yanağından indirdi

"Evet, hem de fazlasıyla"

Aniden gelen cevap karşısında ne diyeceğini şaşırdı Seungmin. Elini kendisine çekerken "Ne yaptığımı bilmiyorum" dedi

"Ama seni üzecek hiçbir şey yapmak istemem. Seni incitmek gibi bir amacım yoktu"

Cümlesini bitirir bitirmez sinirle yerinde doğruldu Jisung. Bedenini Seungmin'e döndürdü ve iki kolundan tuttu

"Öyle bir amacın yok muydu?" gülmeye başladı, ardından ağlamaya. Kahkaha atıyordu ama gözlerinden yaşlar süzülüyordu

"Doğum günümden nefret ettiğimi biliyordun!"

Birden bağırdı. Irileșmiș gözleri öfke saçıyordu etrafına. Kollarını sıktığı için acıyla inledi Seungmin

"O lanet günden nefret ettiğimi biliyordun! Ama... Ama!"

Dişlerini sıkmaya başladı. Kesik bir nefes ve kuru bir hıçkırık ile sarsıldı göğsü. Dengesiz haline karşılık endişeyle "Jisung..." dedi Seungmin

"Neden...? Neden doğum günümü kutladınız?"

"Çünkü son zamanlarda moralin çok bozuk görünüyordu ve seni neşelendir-"

"Seungmin" sözünü yarıda kesip sıkmaya devam ettiği kollarından tutarak kendisine çekti onu. Yüzlerini yaklaştırdı

"Ben senden hoşlanıyordum..."

Gözleri büyüdü Seungmin'in. Daha çok ağlamaya başlarken Seungmin'e sarılıp boynuna gömdü yüzünü. Kollarını beline sardı

"Her zaman yanımda olacağını söylemiştin, her zaman bana karşı dürüst olacağını söylemiştin!"

Ne yapması gerektiğini bilemeyip ellerini Jisung'un sırtına yerleştirdi. Jisung boynunda ağlarken Seungmin'in de gözleri dolmuştu. Jisung'un bu derece perişan olması göğsünü sıkıştırıyor ona nefes aldırmıyordu sanki

Birden ciddi manada nefesi kesildi. Gözleri yuvalarından çıkacak kadar büyürken karnında hissettiği keskin acı yüzünden boğazından hırıltılı bir inleyiș çıktı

Geri çekildi Jisung. Seungmin'in karnına sapladığı bıçağı daha derine iterken gözyaşlarını silip burnunu çekti. Daha derine indiği gibi bileğini kavradı Seungmin. Kesik nefesleri arasında beceriksizce Jisung'un elini çekmeye çalıştı ama ona acımadı Jisung. Nefret dolu gözlerini Seungmin'in yalvaran gözleri ile buluşturdu

"Bana yalan söyledin"

"Ha-Hayır..."

Bıçağı geri çekip yeni bir yere sapladı Jisung "Hala yalan söylüyorsun!!"

Öfkeden elleri titreyip bütün hıncını çıkarmaya çalışıyormuș gibi daha çok bastırırken acı bir feryat koptu Seungmin'in dudaklarından. Boğazına ulaşan kan, dudaklarının arasından kaçıp çenesine doğru süzüldü. Jisung'un elleri kırmızının en koyu tonuna bir kez daha bulandı

Jisung'un omzuna elini koyup güçlükle "Yalvarırım" dedi Seungmin. Gözlerinin derinliklerinde saklı olan Jisung'a olan sevgisi, umudu ile anlaşma yapıp ona yalvarıyordu ama Jisung'un saklama ihtiyacı duymadığı öfkesi her şeyi yakıp yıkıyordu

Çelimsiz çocuk bilincini kaybetmeye başladığında titriyordu Jisung. Ağlıyordu bir yandan da. Bedeni bir başkasının kontrolündeydi. Hayır bedeni değil, zihni bir başkasının kontrolündeydi. Mantıklı düşünemiyordu. Ufacık bir karıncadan bile sakınacağı Seungmin şu an da onun kollarında onun yüzünden can veriyordu ama o nefret doluydu

Sinir krizi geçirmeye başladı. Bağırarak ağlarken Seungmin'in karnından bıçağı çekip odanın diğer tarafına fırlattı. Seungmin'in bedeni yere devrildi. Cesedi demek daha doğru olurdu tabii

Yatağındaki yastığı ve yorganı çekip fırlatırken kontrolünü kaybetmiş bir şekilde bağırıyordu sadece Jisung. Ellerini saçlarına geçirip az önce Seungmin'in nazikçe okşadığı tutamları canice çekiștirdi. Bir kısmı elinde kalırken yere çöküp zemini yumrukladı

"Neden!!?" komodinin üstündeki lambayı ve bardağı fırlattı "Neden bunu yapmak zorundayım!!?"

Kendi kendisine konuşmuyordu. Söylediklerini ilettiği birisi vardı aslında, ona sesleniyordu. O hıçkırarak ağlarken sakince cevapladı onu ses

Çünkü o bir engeldi Jisung

Engellerin üstesinden gelmemiz gerekiyor

__________________

Hadi ama hepiniz bunun olacağını biliyordunuz dkdxkdm

99 Souls & 1 Murder [Minsung]Where stories live. Discover now