19 [Final]

8.9K 1K 1.8K
                                    

8 Nisan 2023

Neredeyse bütün duvarı kaplayan dikey pencereden dışarı bakarken yüzünü dizlerine yasladığı kollarının üzerine koydu Jisung. Pencereden gelen güneş ışığı koyu kahve saçlarını açık kahveye dönüştürmüștü. Dışarıdan kuş cıvıltıları geliyordu ve Jisung penceresinin hemen önünde olan kiraz ağacının pembe çiçeklerine bakıyordu.

İlkbaharın gelmesi ile bütün renklere bürünen pencereden baktığı dünya oldukça güzel görünmesine rağmen Jisung'un bulunduğu oda fazlasıyla boş ve beyazdı. Sadece bir yatak, ayna ve dolap vardı.

Baygın bakışlarını pencereden ayırıp odanın bir köşesinde bulunan kameraya yönlendirdi. Doğruca kendisine bakan kameranın merceğinin hareket ettiğini görünce görevlilerin onu seyrettiğini anladı. Başını tekrar kollarının arasına koydu.

Suçluların tutulduğu bir akıl hastanesinden daha azını bekleyemezdi.

Ilk uyandığı zaman Jisung için her şey normal gibiydi. Sanki akşam uyuyup sabah uyanmıştı ama hayatından 3 yıl kaybettiğini öğrendiği zaman hissettiği şok inanılmazdı. Hayal kırıklığına uğramıştı sonra.

Keşke daha fazla kalsaydı komoda.

Hapishanede çürümesi gereken bir suçluydu çünkü o. Hastaneden sonra tekrar hapishaneye gönderilmişti ama hücre arkadaşı 7 kere değişmiş, sonunda görevliler onun hasta olduğuna kanaat getirmişti.

Kendi kendine konuşuyordu çünkü.

Minho adını verdiği birisiyle gecenin bir yarısı konuşmaya başlayıp hücresinde kahkaha atıyordu. Aklında problemleri olduğunu düşünmüştü herkes.

Şimdi bulunduğu yer hapishaneye kıyasla daha iyi falan değildi. Jisung da aklının başında olduğunu düşünmüyordu zaten ama sen hastasın sözünü duymak içini burkmuștu. Hapishanenin en azından bir renge sahip olan soluk duvarlarını buranın bembeyaz ve boş duvarlarına tercih ederdi. Beyaz onu aydınlatmıyordu. Aksine daha çok kafayı sıyırıyor gibiydi. Fırtına öncesi sessizlikte gibi hissediyordu.

Minho'yla konuşmak istiyordu o ama kamera yüzünden bunu da yapamıyordu. İç sesinden konuşmaya başlamışlardı ve bu Jisung'un akıl sağlığı için daha kötüydü aslında.

Yine de tek başına olmadığını bildiği için mutluydu. Yalnız olmak her zaman onu daha çok korkutan bir şey olmuştu.

Ama o hep Minho ile olmak istiyordu. Daha fazla 4 duvar arasında kalmak değil Minho ile istediği gibi konuşup eğlenmek, gülmek, kahkaha atmak istiyordu. Boktan hayatında ona iyi gelen tek şey Minho'ydu.

Belki de kendisini öldürmeli ve diğer tarafa gitmeliydi. O zaman Minho ile birlikte olabilirdi. Tabi bu sadece tanrının sevdiği kişiler için geçerliydi. Jisung cehennemdeki yerini garantileyeli yaklaşık 15 yıl olmuştu.

Ama düşünmeden de duramıyordu.

Ölümün fikri bile hoşuna gitmeye başlamıştı.

Bu odaya renk lazımdı. Kırmızı lazımdı.

"Minho"

Efendim?

Kamera yatağın önünde oturan Jisung'un ayağa kalkışına odaklandı. Minik adımlarla aynanın önüne gitti.

"Seninle olmamın hiç mi yolu yok?" aynanın karşısına geçip çökmüş yüzüne baktı. 30 yaşına yaklaşan bir insan için biraz fazla yaşlı görünüyordu sanki.

Minho'dan cevap gelmedi.

Aynanın üzerine elini koyup kendi yansımasına bakındı bir süre "Eğer ölürsem birlikte olabilir miyiz?"

99 Souls & 1 Murder [Minsung]Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon