15

4.9K 810 242
                                    

15 Eylül 2020

Ciğerlerine çektiği oksijen bile boğazını parçalamaya çalışırken dar sokaklardan koşarak geçiyordu Felix. Gözyaşlarından önünü göremiyordu, kolu yaralıydı ve pazusuna yediği kurșunun açtığı yaradan akan kanlar zeminle buluşup Changbin için iz bırakıyordu. Felix'i yakalama konusunda fazlasıyla rahattı bu yüzden. Nereye gittiğini görmesine gerek yoktu.

Yüzündeki alaycı sırıtış ile Felix'in peşinden koşturup sokağı döndü. Bu sırada Jisung arabanın içine yerleșmiș Changbin için bekliyordu. Aradığında gelmesini söylemişti.

"Neredesin Felix~?"

Karanlık sokağa girip yavaşladı. Minik adımlar ile çöp tenekelerine ilerlerken etrafına bakındı "Görmeyeli hızlı koşmaya da başlamışsın"

Saklandığı merdivenin altına iyice sinip şapkasını tepesine çekti Felix. Changbin sadece birkaç adım ötesinden geçinip etrafına bakınırken nefesini tuttu.

Felix'i bulamayınca sokaktan geri çıktı Changbin. Adım sesleri uzaklașana kadar bekledi Felix. Changbin'in gitmediğini biliyordu, adım sesleri sadece birkaç metre ötesine gitmişti. Onu kandırdığının farkındaydı, gitmiș gibi yapıyordu ki Felix saklandığı yerden çıksın. Ama bu numarayı çoktan öğrenmişti Felix, bir daha yemeyecekti.

Son 10 yılını kaçarak geçirdiği adam yüzünden bu tür taktikleri öğrenmek zorunda kalmıştı ve bu hoş değildi, havalı değildi. Korkuyordu Felix. Changbin onun canını istiyordu ama Felix onu yeterince eğlendirmeden alma niyetinde de değildi.

5 dakikaya yakın bir süre öylece bekledikten sonra adım seslerini işitti Felix, tahmin ettiği gibi sokağın başına geçip saklanmış ve Felix'in çıkması için beklemişti ama burada olmadığına kanaat getirmişti.

Sesler iyice uzaklaşırken tuttuğu nefesini bıraktı Felix. Kalbi hala daha deli gibi atarken başını kaldırıp etrafına bakındı. Yaralı kolunu tutarak sokağın köşesine gitti ve ana yolda aşağıya doğru ilerleyen Changbin'in siluetine baktı.

Arkasına dönüp sokağın diğer ucuna gitti koşar adım. Yan taraftaki ana yola geçip yukarı doğru koşmaya başladı, karşı kaldırıma geçip diğer taraftaki ara yollara daldı.

Telefonunu çıkarıp en üstteki numaraya bastı Changbin. Neşeli sesi sokağı doldurdu. "Sana doğru geliyor Jisung"

"Öldürmeli miyim?"

"Sadece yakala ama birkaç kemiğin eksilmesinden zarar gelmez" hemen önünden geçip yan sokağa koşan Felix'e bakarken "Tamamdır" dedi Jisung. Arka koltuktan tabancasını çıkarıp beline yerleştirdi ve arabadan indi.

Felix'in gittiği sokağın bir üstündeki sokaktan içeri girdi. Hızlı adımlarla ilerlerken Felix'in ne tarafa gittiğini anlayabiliyordu, doğuştan bir av gibiydi o çocuk. Avcı olan Jisung için onun düşünce şeklini anlamak kolaydı aslında. Taktiklerini biliyordu.

Sokaklardan başka birisine geçerken alt sokaktan gelen Changbin'i de görmüştü ayrıca.

Yürümeyi bırakıp koşarak alt sokağa attı kendisini. Felix'in hemen önüne atlamıștı ve nasıl durması gerektiğini bilemeyip yere düşmüştü çocuk, ayakları kaymıștı. Daha Jisung'un yüzüne bakma fırsatı bile bulamadan hemen kalkıp arkasını döndü ve sokağın girişine koştu tekrar.

Gördüğü siluet ile kaldı öylece.

İki aslanın arasında sıkışmış bir ceylan kadar çaresiz hissetti kendisini. Gidecek hiçbir yeri yoktu, kaçamazdı. Ya ölecekti ya da Changbin tatmin olana kadar onun altına girecekti, belki bu sefer ona işkence etmeyi de tercih edebilirdi tabi.

2 yıl önce aklına gelirken tekrar ağlamaya başlamıștı. Changbin üstüne geldikçe arkaya adımladı ama arkasındaki yabancıya sırtını yasladığı gibi yakalanmıștı iki taraftan. Korkuyla arkasına bakmaya çalıştı ama Jisung'un kim olduğunu göremedi. Ayaklarını sallayıp kurtulmaya, debelenmeye çalıştı ama bu da nafileydi.

Gülerek ona yaklaştı Changbin. Felix'i tek hamlesiyle omzuna alıp arkasını döndü. Ona tekme atan ve bağıran çocuğu umursamadı bile. Sadece arabaya ilerledi ve Felix'i arka koltukta bayılttı.

__________________

Hayır tecavüz sahnesi falan anlatamayacam

Smut severiz ama karşılıklı olduğu sürece

BIR DE ALLAH IN IZNIYLE ARTIK BU KİTAP BİTECEK

99 Souls & 1 Murder [Minsung]Where stories live. Discover now