8

6.3K 918 679
                                    

30 Eylül 2013

"1 hafta önce, 23 Eylül'de, ev arkadaşı Kim Seungmin'i öldürüp ortadan kaybolan 18 yaşındaki Han Jisung hala daha bulunamadı. Polis araştırmalara devam ediyor"

"Diğer ev arkadaşları Hwang Hyunjin ve Yang Jeongin'in ifadelerine göre son 1 aydır psikolojik bunalımdaydı Han Jisung. Onu görürseniz yanına yaklaşmadan polise haber verin lütfen"

Ekrandaki kendi fotoğrafına baktı Jisung. Eski bir fotoğrafıydı ve oldukça mutlu görünüyordu, şimdinin aksine...

Yeni bir haber sunulmaya başlanırken siyah beyzbol şapkasını biraz daha aşağıya indirerek gözlerini kapattı ve önünde durduğu ev eşyaları mağazasının oradan ayrıldı. Binlerce insanın olduğu geniş caddede elini kolunu sallayarak geziyordu ve insanlar hemen yanlarından geçen bu gencin bir katil olduğundan habersiz hayatlarına devam ediyordu

İnsanlar hiç böyle şeyleri düşünüyor muydu acaba? Yanından geçip giden insanların hayatları, meslekleri, kişilikleri, günahları... Belki şu an yanından hızlı adımlarla geçen adam bir iş adamıydı veya iş görüşmesine gitmeye çalışıyordu. Ya da karşıdan ona doğru gelen kadın bir doktor veyahut hayat kadınıydı

Peki ya Jisung? 18 yaşında basit bir öğrenci olabilirdi ya da bir katil... Kendi ailesi de dahil 16 kişiyi öldürmüş bir katil hem de. 21.yüzyılda yaşayan bir sivil için fazla yüksek bir rakamdı. Zira şu anda bulunduğu yıl ve toplumda adam öldürmek ya ömür boyu hapis ya da idam demekti ve Jisung 16 kişi öldürmüştü

Derin bir nefes verip içindeki sesin onu yönlendirmesine izin verdi. Araba motorları ve insanların konuşmalarının doldurduğu caddede ara bir sokağa girdi. Oradan da başka bir ara yola ve sonrada başka bir tanesine... Ana yoldan tamamen uzaklaşıp kenar mahallelere geldi. İçindeki sesin ondan istediği gibi 1 haftadır burada gizleniyordu

Burası aslında şehirdeki bütün suçluların gizlendiği yerdi. Herkes yasa dışı işlere bulaşmıştı ama polis bu bölgeye girmeye korkuyordu. Bir çok çete vardı, hepsi de silahlıydı ve polis görürlerse direkt saldırıyorlardı. Küçük çaplı bir terör estiriyorlardı

Kaldığı küçük eve girip sırt çantasının önüne oturdu. Evden kaçmadan önce dolapta ne kadar yemek bulduysa çantaya atmıştı ama bitmek üzereydi, biraz daha beklerse sorunları arasına açlık da katılacaktı

Rastgele çantaya sıkıştırdığı tişörtünü dışarı çıkardı. Üstündeki ince kazağı çıkarıp bir kenara koydu ve tişörtü giyindi. Sonbahara girmişlerdi, havalar soğuktu ama kazak da çok yakıyordu. Bu gece yola çıkacağı için rahat şeyler giyinmeliydi

Üstünü değiştikten sonra çantasını da alıp dışarı çıktı. Kapının önünde oturmuş sigarasını tüttüren ev sahibine teşekkür edip 1 haftanın parasını ödedi

Bölgede dolaşmaya başladı. Gördüğü küçük bir bakkala girip parasını aşırı harcamadan yiyecek stoğu aldı kendisine. Birkaç ihtiyacını daha giderdi

Her şeyi hallettiğini düşünerek bir adım attığında kalp atışının hızlandığını hissetti. Aynı anda beyninde fazlasıyla yüksek bir ses yankılandı

Silah Jisung. Silaha ihtiyacın var

Ağrıyan gözlerini yumup rastgele bir evin duvarına yaslandı. Gözlerini sıkıca yumup sesi dinledi

1 haftadır polis seni arıyor. Burada güvendesin ama sencede dışarı çıkınca seni yakalamaya çalışmayacaklar mı?

Kendini korumaya ihtiyacın var

Ve bunun için de bir silaha

"Ta-Tamam"

Gözlerini aralayıp etrafına bakındı. Sokak her zamanki gibi bomboştu ama karşıdaki iki binanın arasında oturmuş 3 adamdan birisi ne olduğunu anlamak istercesine Jisung'a bakıyordu. Şakaklarını ovalayarak ilerlemeye başladı Jisung, başının döndüğü belliydi. Tek eliyle duvardan destek aldı

Silah, silah... Nereden bulabilirdi ki silahı? Hayatında hiç gerçek silah bile görmemişti Jisung

Saçlarını karıştırıp etrafına bakındı, bu tür yerlerde silah, uyuşturucu, tütün gibi şeyler gizli yerlerde satılırdı

4 yolun birleştiği bir açıklığa ulaştığında durup tek tek dükkanlarda gözlerini gezdirdi

Sağdaki dükkan

Sesi dinleyerek bahsettiği dükkana girdi. Oldukça sıradan görünen bir hediye eşya dükkanıydı. Aslında sırıtıyordu. Bu tür bir yerde neden hediyelik eşya dükkanı olsun ki?

İçeri girip köşede oturan dükkan sahibine baktı. Adam elindeki kalın ağaç dalını bıçağıyla soyuyordu

"Merhaba"

Adam başını kaldırmadan Jisung'a baktı. Uzun beyaz bıyıkları dudaklarını kapatırken tekrar dal parçasına döndü "Buyrun?"

"Ben, şey arıyordum..." dudaklarını yalayıp etrafına bakındı. Raflardaki oyma oyuncaklarda ve minyatürlerde gözlerini gezdirirken tezgahın üstüne koyduğu elleri titremeye başladı. Parmaklarını diğer parmaklarıyla tutup gözlerini yumduğunda yaşlı adam dalı oymayı bırakıp Jisung'un gözlerine baktı. Derin bir nefes alıp gözlerini açtığında adamla göz göze gelince yutkundu Jisung

Bu saçmalıktı, burada silah falan yoktu

"Kusura bakmayın, rahatsız ettim"

Ellerini tezgahta indirip arkasını döndü ve kapıya yöneldi.

"Silah mı arıyorsun?"

Birden olduğu yerde durup adama baktı. Adam gayet normal bir şeyden bahsediyor gibiydi. Jisung belli belirsiz başını sallayınca ayağa kalktı. Önünde oturduğu raftan bölmeyi kenara çekip bir kapıyı açtı. Takip etmesini belirten bir işaretle içeri girince Jisung'da içeri girdi

Bakışlarını iki yanında gezdirip her birinde farklı bir silah bulunan raflara bakındı. Kaç silah vardı burada? 1000 falan mı?

Adam karşısında durup "Ne arıyorsun?" diye sordu

Sarsılmaz marka

"Sarsılmaz marka"

Ruhsat gerektirmeyen tabanca

"Ruhsat gerektirmeyen tabanca "

Adam sağdaki rafa yönelip alttaki çekmeceyi açtı. Küçük tabancayı Jisung'un eline tutușturduğunda içi boş olmasına rağmen silahın ağır olduğunu düşündü Jisung. Ilk defa elleri arasında bir silah duruyordu

Ve ürkütücü bir şekilde bütün bedeni silahın dokusunun hoşuna gittiğini söylüyordu

Sertçe yutkundu. Bakışlarını silahtan ayırıp yaşlı adamla bulușturdu "Ne kadar?"

Jisung'u boydan süzdü adam. Beyaz bıyıkları üstünde parmaklarını gezdirip "Ne kadarın var yanında?" diye sordu

Tedirginleșerek "600" dedi Jisung. Adam bir süre daha onu süzüp "400 yeterli" dedi. Birkaç kutu mermi daha alıp parasını ödedi Jisung. Adam parayı cebine attı ve Jisung'la birlikte dışarı çıktı

Hırkasını açıp silahı kemeri ile karnı arasına sıkıştırdı Jisung. Mermileri çantasının içine atıp adama teşekkür ederek dışarı çıktı

Kararan gökyüzüne bakıp derin bir nefes aldı

O ne yapıyordu?

Neden silah almıştı ve nereye gidiyordu?

Tamam polisten kaçıyordu ama neden buradan gidiyordu ki? Burası güvenli değil miydi?

Burası o kadar da güvenli değil Jisung. Daha güvenli bir yere ihtiyacımız var

Sanki bütün problemleri çözülmüş gibi başını salladı Jisung. Yola koyuldu

Jisung'un zihninde tahtını kurmuș içeriden onu izleyen Minho kendi kendine güldü

Buradan gitmeleri gerekiyordu çünkü buradaki kimseyi öldürecek kadar güçlü değildi Jisung

Daha zayıf insanlara ihtiyacı vardı

__________________

Aslında Hyunjin ve Jeongin'i de öldürecektim ama bana sövecektiniz diye vazgeçtim DMSMZMSMZMAMX

99 Souls & 1 Murder [Minsung]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin