15|Mavi Defter

196 19 2
                                    

Bölüm 15|Mavi Defter

-Jeonikook iyi okumalar diler...

|Bu bölüm sadece Jungkook'un anlatımındandır

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

|Bu bölüm sadece Jungkook'un anlatımındandır.|

"Bunlar." Çantasında ki resimleri masanın üzerine bırakıp bana döndü. Nedenini soracaktı ama bende bilmiyordum.

"Bunlar Cho Hee'nin çizdiği resimler. Ancak fark edersiniz ki her bir resim de mavi rengi daha fazla."

Resimlere göz gezdirince gerçekten mavi renginin çok fazla olduğunu gördüm. Niye bu kadar mavi vardı ki?

"Bir de ay çizdiği her bir resmin altına birşeyler yazmış. Ancak anlamadık."

Ay'ızdiği resimlerin altına siyah renkle birşeyler yazmış ancak korece değil. Japonca zaten bilemez.

Bu alfabe gibi de değil.

"Bunları bilmiyor olabilirsiniz çünkü bizde bilmiyorduk. Sadece Cho Hee'yle konuşmanızı istiyoruz."

Kadını kafamla onaylaarak,cebimden telefonu çıkartıp tüm resimleri çekmeye başladım. Bunun sebebini öğrenecektim.

"Bana haber verdiğiniz için teşekkürler Bayan Kim."

"Ne demek. Şimdi gitmem gerek. Size kolay gelsin."

Kafa salladım. Tek yaptığım kafa sallamaktı ama aklım çok karışmıştı. Neden her resim de mavi kullanmıştı? Ya da Ay'ı çizdiği resimlerde neden altına bir şeyler yazmıştı?

"Iyi günler."

"İyi günler."

Kadını geçirip masaya geri döndüm. Beynim yanmıştı. Neden? En sevdiği renk olabilirdi ama her resimde de kullanılmazdı. Ya da en sevdiği renk ise Ay'ı çizdiği resimlerin altında neden birşeyler yazıyordu?!

"Jungkook.! Ne konuştunuz?!!"

"Bilmiyorum hyung. Bilmiyorum." Diyerek hızlıca ayağa kalktım. Birazdan uyanırdı.

"Nereye?!!"

"Cho Hee'nin yanına."

Merdivenlerden kaçarlı kaçarlı iniyordum bilmiyorum. Tek bildiğim bu durumu öğrenince üzüleceğim.

Neden böyle hissediyordum o nu da bilmiyorum. Ben ne biliyorum ki?!!

Sinirli değildim ama tuhaf hissediyordum. Belki de saçmaydı ancak bu şekilde hissetmeme engel olamıyordum.

Kapıyı açıp içeri girdim. Daha uyuyordu. Uyandırsa mıydım acaba? Kahvaltı yapardık. Hem benim de işim bittiğine göre onunla günümü geçire bilirdim.

Onun yanına gidip, yüzünün her yerine öpücükler kondurmaya başladım. Yanaklarına istem dışı fazla öpücük konduruyordum. Fazla tatlı olması benim sorunum değildi.

Gözlerini açınca burnuna öpücük kondurup gülümseyerek ona bakmaya başladım.

"Günaydın prensesim."

"Günaydın."

"Gel elini yüzünü yıkayalım sonra beraber kahvaltı yaparız."

"Sen kahvaltı yapmadın mı?"

"Hayır. Seni bekledim."

Elini yüzü yıkayıp, üstünü değiştirmeye başladım. Bende çok acıkmıştım ve afiyetle güzel bir kahvaltı yapacaktım.

"Evet,küçük hanım. Söyle bakalım ne yemek istersin?"

"Bilmem."

*Bab yiyebilirdik aslında. Bence olurdu. Hem birkaç haftadır yemiyordum.

"Pekâlâ. Sen içeri geç,ben arayıp getirmelerini söyliyim."

Kafa sallayıp hızlıca koltuğa oturup beklemeye başladı. Bir yandan ayaklarını sallandırıyor bir yandan da birşeyler mırıldanıyordu.

Telefonumdan görevliye mesaj atıp getirmesini istedim. Çok açtım ve büyük ihtimal Cho Hee'de çok açtı. Hızlı getirse iyi olurdu.

Küçüğümün yanına oturup onu izlemeye başladım. Annemin anlattığına göre ben küçükken çok yaramaz bir çocukmuş. 5-6 yaşlarındayken hep sözlerinden çıkarmışım.

Babamda" Senin çocuğun olduğu zaman görücem ben seni kerata." Derdi. Ancak bakıyorum da Cho Hee kesinlikle fazla usluydu.

Kapının çalmasıyla kapıya yönelip yemekleri aldım. Ah! Tanrım...Çok güzel kokuyordular.

Bunları afiyetle yiyecektik.

...

Gece saat kaçtı bilmiyordum ama oda çok dağılmıştı. Cho Hee'ye uyuduğuna göre sessizce etrafı toplayabilirdim.

Koltuğun yastıklarını düzeltirken gözüme tavşan peluş takıldı. İlk günlerden sonra ona sarılırken görmemiştim. Belki de artık buraya tam anlamıyla alışmıştı.

Tavşan'ı alıp masanın üzerine koyacakken arkasında fermuar olduğunu fark ettim.  Buraya ne koymuş olabilirdi ki?

Açıp baktığımda içinde bir defter vardı. Üzerine de büyük harflerle "GÜNLÜK" yazıyordu.

Ve işin ilginç tarafı bu defter mavi renkteydi.











08.05.2020

12.34

-Jeonikook

SingularityHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin