11.BÖLÜM: "EVLATLIK"

1.4K 125 244
                                    

Mina'dan

Beklediğim durakta karşıdaki apartmanın merdiven köşesine sığınmış kedi yavruları bakıyordum. Tenime sert öpücükler gibi konan damlalar beni dışarı çağırıyordu. Bir adım daha atarak gökyüzüne baktım. Gözlerimi kapatıp yağmur damlalarının yüzümü ve saçlarımı ıslatmasına izin verdim. Çok geçmeden formaların sırılsıklam olmuştu. Karşıdan karşıya geçerken gözlük camlarım ıslandığından dolayı etrafı doğru düzgün göremiyordum. Kedilerin tanına geldiğimde üzerimdekileri çıkartıp altındaki ceketi yere serdim. Kedileri elime aldığımda tüylerinin ıslak olduğunu farkettim bir süre başlarını okşadım. Karanlık dünyaya karşı bembeyaz tüyleri vardı. Kedileri güzelce cekete sardıktan sonra ilerideki markete gidip süt ve plastik tabak aldım. Tekrar kedilerin yanına gittiğimde yerlerinden ayrılmadıkları şükrettim, sonuçta otobüsü kaçırmıştım aynı zamanda yanımda iki çanta taşıyordum.

Almira'yı en son kantine inmeden önce görmüştüm ama döndüğümde ortalıktan kaybolmuştu. Açıkcası onun için endişeleniyorum her ne kadar daha yeni tanışmış olsak da olsak da kanım ısınmıştı işte bir defa. Genelde herkese karşı böyle güçlü duygular hissetmezdim. Birini ilk gördüğümde eğer olumsuz etki bıraktıysa sonradan en yakın olsada eninde sonunda kötülüğünü görürdüm. Bu konuda harika deneyimlerle karşı karşıya kalmıştım.

Kedileri ceketimin içinden çıkartıp tabaklara süt döktüm. Onlar sütü içerken bende bir yandan onları seviyorum. İnsanlardan daha insancıl olan hayvanların bu halde olması canımı sıkıyordu.

"Hey!" Diye bir ses duyduğumda kafamı o tarafa çevirdim. Arda tüm yakışıklılığıyla spor arabasının camından bana bakıyordu. Artık canımı sıkmaya başlamıştı. Onu istemediğim söylememe rağmen hala peşinden koşuyordu. Beni sevmesi hoşuma gitmiyor değil hatta gururum okşanıyor fakat 'bunu haketmiyorsun' iç sesim düşünceleri tamamladığında kaşlarını çattım.

"Merhaba" gülümseyerek karşılık verdiğimde o da gülümsedi. Onu kırmak istemiyordum, bunları haketmiyordu. Arabadan. inip şapkasını kafasına geçirdi ellerini cebine koyarak yanıma geldi. Pantolonunu ıslak şey ne değdirmemeye özen göstererek yanıma oturdu.

"Bu hava dışarıda ne yapıyorsun?" Sinirler soluduğunda kedilerin kafasını okşamaya devam ettim. Benim için meraklandığını biliyordum. Sevgisinden hiç şüphe duymuyordum. Ama bu bana hem garip hemde gözle görülür derecede itici geliyordu. Bunun nedeni de daha önceden hiç böyle bir ilgi görmediğim için olsa gerek.

Arda kediyi elinden alıp sütün yanına koydu ve ellerimi avuçlarının arasına alıp sıcak nefesini üfledi. Gözlerimi kaçırarak elimi çekmeye çalıştım fakat bunu daha da sinirlendirdi ve ellerimi daha sıkı tuttu.

"İnatlaşma, donuyorsun." dediğinde dudaklarını dişledim. bana bu kadar iyi davranması içindeki suçluluk duygusunu alevlendiriyordu.

Bir süre daha öyle kaldıktan sonra eve geç kalmamam gerektiğini hatırladım. daha Almira 'nın yanına gitmem gerekiyordu. ellerini çekip hızla çantamı omzuma taktım.

"Benim Almira'ya uğramam lazım." Diyerek Almira 'nın çantasını elime aldım. Dışarıda hala yağmur yağıyordu. Ankaradan nefret etmemin bir bedeni daha! kolumda bir baskı hissettiğimde Arda 'ya döndüm.

"Saçmalama Mina. bu havada hiçbir yere gitmiyorsun hele de bu halde! "derken kıyafetleri baştan aşağı süzdü.
"Ben bırakırım." diyerek Arabasına yöneldi. arkasından hayır deme şansı bırakmadan kapıyı açtı. kafamı iki yana sallayarak reddettiğimi ifade etmek çalıştım fakat anlamadığım dile getirecek şekilde kaşlarını kaldırdığında gözlerimi devirdim.

MUTLU KALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin