(12) Kaç(amay)ış

784 19 44
                                    


Selam, sınav olacağımız yerler belli oldu bugün. Ben de az önce öğrenmek için giriş yaptım ama şifremi kabul etmedi. Baya bir uğraştım hatta kan beynime sıçradı kafamda türlü türlü senaryolar kurdum, şaka değil.. Ama neyse ki girebildim ve beni en yakın yere atmış bu moralimi fazlasıyla yükseltti. Ben de dedimki bunun şerefine bir bölüm atılır.

Sol alt köşedeki yıldızı parlatarak destek olabilirsiniz.

Ve söylemeden edemeyeceğim, medyadaki şarkıyı aşırı seviyorum dinleyerek okursanız daha hoş olacaktır.

Keyifli okumalar.




KAÇ(AMAY)IŞ

Hoppsan! Denna bild följer inte våra riktliner för innehåll. Försök att ta bort den eller ladda upp en annan bild för att fortsätta.

KAÇ(AMAY)IŞ




Kafamın içinde kaynayıp duran ve beni ardı ardına yaralayan belirsiz silüetler, sesler, her şey o kadar gerçekçiydi ki. Yüzünü bile görmediğim bu adamın dokunuşu, robot gibi çıkan ve beynimi yakan sesi..

Geçmişin zalim kırbaçı sırtımdan boynuma doğru uzanırkenki çaresiz çırpınışlarım.

Her şey o kadar gerçekçiydi ki ben kendimi kurtarmak adına bir adım atmak istesem yalpalayıp düşüyor, kanayan dizlerimi daha da kanatıyordum.

Esen rüzgar, ne acımasızdı. Durmaksızın esen ve gitgide şiddetlenen bu rüzgar, ne vurucuydu. Çok üşüyordum, vücudum çıplak, yer ıslak ve ben tüm soğuğu içime çekiyordum sanki.

Gözlerimi açamıyordum, bedenim acıyor, boğazım kurumuş bir kaktüs gibi su salgılayan bezleri delik deşik ediyordu. Dudaklarım sanki beni cezalandırmak ister gibi birbirine yapışmış, bir sevgili gibi birbirine kenetlenmişti.

Öteden gelen sesleri duyabiliyordum, içimde dalgalanan bu his bir depremi andırırken, sallantıda olduğumu fark edebiliyordum.

"Açılın, nefes alsın!" bu onun sesiydi, en son hastanede görmüştüm ve şu an sesi kulaklarımda yankılanırken gerçekliğini doğrulamak için büyük bir çaba sarfederek gözlerimi açtım.

Gözlerimi açtığımda görüş alanımın bulanık ve belirsiz imgelerden kurtulmasını bekledim. Bir anlığına içimdeki her şey sustu, kafamdaki kargaşa zaman misali durdu. Ne yapacağımı hatta ne hissedeceğimi dahi bilemedim. Anahtarı okyanusun derinliklerine atılan kayıp bir kutu gibi hissediyordum.

Selim'in yüzü bakışlarımı çevrelerken başımı kaldırmak için hareketlendim fakat ensemden boynuma oradan da başıma bıçak gibi saplanan ağrı yüzünden yeniden başımı Selim'in dizine yasladım. Uzanıp bir elimi enseme atarak ovmaya başladım. Kendimi toparlamaya çalışırken Selim'in dediklerine odaklanmaya çalıştım.

Kafam zincirleme kaza geçirmiş olay yeri gibiydi. Olmayan ama kulaklarımda yankılanan siren sesleri susmazken Selim konuştu.

"Kalkabilecek misin?" endişeyle çıkan sesine karşılık başımı salladım. Ayağımı da burkmuştum onun acısını unutmuşken hatırlayınca kafama dank etti.

MELÂLDär berättelser lever. Upptäck nu