3.5

3.6K 237 165
                                    

Selaammm! 

Etkinliğimizin olduğu bölüme hoş geldiniz! Hemen soruya geçiyorum!

Soru: 
-E'nin Ela'ya açtığı fan hesabında paylaştığı ilk gönderi nerede çekilmişti?

Soruyu doğru ve hızlı cevaplayan iki kişiyi şimdiden tebrik ediyorum!👏

Medya: Şebnem (Kızıl saçlılardan en sevdiğim kişi bu kız olabilir. Sürekli düşüyorum kıza😍)

Sınır: 33 oy 70 yorum💕

İyi okumalar!














Şebnem'den...

"Koray ne demek kapı kilitli! Açsana kapıyı!" diyerek bağırdım Ela'nın odasının kapısını zorlayan Koray'a.

"Kilitli işte! Kilitlemiş kapıyı. Kafayı yiyeceğim ya, ne yaptı içeride!" öfkeyle kapı kolunu bırakıp saçını karıştırdı ve ardından tekrar kapıyı zorlamaya devam etti.

"Başlayacağım böyle işe!" deyip kapıya tekme attığında onu kapıdan uzaklaştırıp sertçe kapıya vurdum.

"Boncuğum, aç şu kapıyı! İyi misin?" ses gelmesi için biraz bekledim ama hiçbir ses gelmeyince kapıya sert bir tokat bastım ve oflayarak Koray'a döndüm.

"Ne yapacağız, Şebnem? Delireceğim! Seste gelmiyor, düştü mü acaba ya? Of Ela of!"

"Tamam, sakin ol! Bir düşün bakalım buranın yedek anahtarı falan var mı?" bir süre boş boş yüzüme baktıktan yüzünde beliren sırıtıştan sorumun cevabının olumlu olduğunu anladım.

"Hadi ne duruyorsun? Koş getir anahtarı!" Başını hızla salladı.

"Senin aklına kurban olayım Şebnem! Hemen getiriyorum!" dedi ama gitmeden önce hiç beklemediğim bir anda eliyle yüzümü tuttu ve yanağıma uzanıp bir öpücük bıraktı. Ardından hızla renkten renge giren yüzüme bakmadan merdivenlerden aşağı indi.

Bu da neydi şimdi?

Sıcaklayan yüzümü ellerimle yelleyip bir anda hızlı atmaya başlayan kalbimi yavaşlatmak için sakin kalmaya çalıştım. Neden bir anda bu kadar hızlı atmaya başlamıştı ki?

Ne düşündüğümün farkına varıp dikkatimi tekrardan Ela'ya verdim. Birkaç kez seslensem de yine cevap alamayınca başımı kapıya yaslayıp Koray'ı beklemeye başladım.

"Çekil Şebnem, çekil! Buldum anahtarı!" bağırarak üst kata gelip kapıyı açan Koray ile sonunda odaya girmiştik.

Girdiğimiz gibi çatlamış bir ayna ve kırık cam parçalarının yanında oturan bir Ela ile karşılaşmayı beklemiyorduk. Odanın içinde ağır bir parfüm kokusu vardı. Bu nedenle yerdeki cam kırıklarının parfüm şişesine ait olduğunu düşünüyordum.

"Ela sen ne yaptın?" diyerek şoktan çıkan ilk kişi Koray olmuştu. Ela'nın yanına gidip vücudunun görünen yerlerini kontrol ederken Ela yüzüne bile bakmıyordu. Bende onların yanına gidip Ela'nın saçlarını okşadım.

"Ela? Bir yerini kestin mi? Eğer kestiysen hemen bir hastaneye gidip gele-"

"Hayır! Kesmedim! İstemiyorum hastaneye gitmek! istemiyorum!" diyerek ayağa kalktığında bizde kalktık.

"Tamam abiciğim sakin ol! Götürmeyeceğim ben seni hastaneye!" hızla nefes alıp veren arkadaşım Koray'a baktı.

"Söz mü?"

"Söz. Ama gel benim odama gidelim de sen biraz uyu. Çok yorgunsun şuan. Hadi abiciğim." Ela tereddüt etse de sonrasında başını sallayarak kabul etti ve Koray'ın koluna girerek kapıya doğru ilerlediler. Gitmeden önce kırıkları toplayacağıma dair Koray'a işaret verdim ve onlar gittikten sonra dikkat ederek yerdeki kırıkları topladım. Son parçaları toplarken işaret parmağımın kenarını kesmemle kattaki tuvalete gittim ve elimi soğuk suya tutup biraz batikon sürdükten sonra çıkmak için kapıyı açtım.

Açmam ile karşımda Ela'nın odasına girmek üzere olan Koray'ı bulmam bir oldu.

"Sana ne oldu?" diyerek havada tuttuğum elimi ellerinin arasına aldı ve biraz kesiğe baktı.

"Camları toplarken parmağımı kestim sadece. Önemli bir şey yok. Yara bandı takacağım." diyerek cevabını dinlemeden Ela'nın odasına girdim ve çekmeceden bir yara bandı aldım. Neden Koray'dan utanıyordum ki? Kaç yıllık arkadaşımdı sonuçta.

Birkaç dakika yara bandını takmak için cebelleşirken üzerimde Koray'ın bakışlarını hissettim ve daha çok cebelleşmeye başladım.

"En sonunda sizin bu garip halleriniz yüzünden delireceğim. Parmağını uzat." diyen Koray yanıma geldi ve yara bandını elimden alarak dikkatlice parmağıma yapıştırdı.

Yapıştırırken ki hissettiğim ufak utançla Koray'ın yüzüne baktım ve birkaç saniye sonra göz göze gelmemizle fazla yakın olduğumuzu hissedip geri çekildim.

"Şey, teşekkür ederim yara bandı için." dedim.

"Yok yani önemli değil, yara bandı için." diyerek cevap verdi bana. O da biraz çekingen duruyordu.

"Aynen yara bandı için."

"Evet bende yara bandı için."

Ne saçmalıyorduk biz? Birinin bu saçma muhabbete son vermesi gerekiyordu ve bunu kim önce yaparsa ikimizinde yararına olacaktı.

"Şey, o zaman ben salondayım."

"Tamam bende şu aynayı depoya götürüp geleceğim."

"Tamam." diyerek onun cevabını beklemeden odadan çıktım ve merdivenlere yöneldim.

Bugün neden böyle olmuştu ki? 10-15 senelik arkadaşımla konuşurken ilk defa böyle hissediyordum. Ve ne bu utangaçlığımı açıklayabiliyordum, ne de kalbimin bu kadar hızlı atmasını. 

Kafama takmamaya çalışarak salondaki koltuğa uzandım. Saatin ilerlemesinden sebep olmalı ki uzandıktan birkaç dakika sonra uyuyakaldım. En son hissettiğim şey, birinin üzerimi örtmesiydi.


















Bu bölümde biraz Koray-Şebnem cephesinden ilerledik. 

Umuyorum ki en çok isteyen, en çok merak eden soru hakkına sahip olur.🙏🏻

O zaman ben bölümü yayınlıyorum ve yorumlarınızı beklemeye başlıyorum.💙

Bb💕

ERİYORSUN | TextingWhere stories live. Discover now