7.0

1.7K 156 137
                                    

Selam!

Bir önceki bölümde oy konusundaki kırgınlığımı belirtmek istiyorum. Sınırı indirmeme rağmen oy bir haftadan fazla bir sürede geçti.
Şimdi sizinle bir anlaşma yapalım bu güzel bölümün hatrına okuyan herkes kendini belli etmek için oy versin. Böylece bende sıradaki bölümü daha hızlı atmış olurum. :)

Hiç tutmadan bölüme geçeceğim çünkü bölüm çookk uzun!

Medya: NF - If You Want Love
(Bu şarkı Ela ve Alper'in şarkısı💕 Dinlerseniz beni çok mutlu edersiniz.💫)

Sınır: 60 oy 200 yorum

Bölüme geçelim, umarım seversiniz. 💕













Aralık ayının soğuk bir akşamı Burhan'ın taciz ve tehditlerine dayanamayıp dışarı çıkmıştım. Normalde kaç haftadır korkumdan dışarı adımımı atamıyordum. Rüyalarımda Burhan'ın bana saldırdığını görüyordum ve korkumdan uyumamak için kendimi zorluyordum. Yemek yememem için tehditleri hala devam ettiğinden neredeyse hiç yemek yiyemiyordum. Gerçi bu beni pek etkilemiyordu.

Normalde yaşadıklarımın üstüne dışarı çıkmam imkansıza yakındı ama bugün içinde bulunduğum durumdan o kadar bıktığımı fark etmiştim ki bir anlık sinirle kendimi dışarı atmıştım. Ancak bunun iyi bir fikir olmadığını biraz geç fark etmiştim.

Yaklaşık iki buçuk saattir bomboş sokaklarda dolanıyordum. Korkudan o kadar stres olmuştum ki evin yolunu karıştırmıştım ve bir umut insanların olduğu bir sokak arıyordum. Üzerimde siyah bir sweatshirt ile kottan başka hiçbir şey yoktu ve soğuktan donuyordum.

Hala boş sokaklarda dolanırken sanki gökyüzü bana inat ediyormuşcasına bir gök gürültüsü duyuldu. Aylardır beni tehdit ve taciz eden biri olmasına rağmen kimseye haber vermeden kendimi dışarı atmış, aralık ayında olmamıza rağmen mont bile almamış, korkudan evin yolunu şaşırmıştım. Üstelik aksi gibi kısa bir süre sonra yağmur yağmaya başlayacaktı.

Zayıf ve güçsüz bedenimin basit bir üşütmeyi bile zor atlatacağını biliyordum ama çok umurumda değildi. Şuan beni tek tedirgin eden şey Burhan'ın gelip saldırabilme ihtimaliydi. Hem üşüyüp hasta olsam ne olurdu ki? Belki de hastalanıp kurtulurdum.

Yağmur bardaktan boşalırcasına yağmaya başladığında kafam o kadar doluydu ki pes edip bulduğum ilk banka oturdum.

Yağmur damlaları saçlarımdan akıp yüzüme ulaştığında gözyaşlarımla karıştı. Gözyaşlarımın sebebi korkmam veya üşümem değil, kalbimin aylardır hissettiklerini dışarı kusmasıydı. Gözyaşları benim değil, kalbimindi. Ve kalbimin gözyaşları bulutlarınkine karışıyordu.

"Ela'm? Sen misin?" yan tarafımdan gelen tanıdık sesle başımı çevirdim.

"Alper? Senin ne işin var burada?" Alper endişeyle yanıma oturup beni incelediği sırada burnuma gelen alkol kokusuyla içtiğini anlamıştım.

"Asıl senin ne işin var burada? Burası sizin evinize çok uzak. Yürüyerek mi geldin?" başımı sallayıp saçlarımı geri ittim. "Ela, ne demek yürüyerek geldim? Bunun seni ne kadar yoracağının farkında değil misin? Ya yolda bir yerde yorgunluktan bayılsaydın." Daha çabuk kurtulurdum demek istedim ama kendimi tuttum.

"Üstüne montta giymemişsin." deyip montunu çıkarıp ıslak olmama aldırmadan çocuk giydirir gibi iki kolumdan geçirdi. Bankın yanlarına bir süre bakındıktan sonra ıslak saçlarıma bakarak devam ettirdi konuşmasını. "Şemsiye de almamışsın, Ela. Biri bir şey mi yaptı? Söyler misin neden bu haldesin? Dur şu kapüşonu takalım, sırılsıklam olmuşsun." kendi montunun kapüşonunu kafama geçirirken ağladığımı belli etmemek için sesimi mümkün olduğunca normal tutmaya çalışarak konuştum.

ERİYORSUN | TextingWhere stories live. Discover now