bölüm 13

7.1K 254 35
                                    

Sadece derin sevgisi olanlar derin acıları hissedebilirler.
                                            TOLSTOY

Sevmek iki heceli sevimli bir kelime. Küçük olduğuna bakmayın, öyle anlamlar barındırıyor ki insan tanımlamaya kalktı mı kelimeler kifayetsiz kalıyor. Sevmek güzel şey be kardeşim tabi karşılıklı olursa. Karşılıksız olanı insana acıdan fazlasını vaad edemiyor. Karşılıksız aşkın sonunda ya veli oluyorsun yada deli. Ha hiçbirisini olamadın o zamanda umursamaz olup çıkıyorsun. Peki hayatı kendimiz için bu kadar zor hale getirende yine biz değil miyiz? Karşındaki insanın kalbinin kapısını çalsan belki sana o kapı sonuna kadar  açılacak ama zaten açmayacak diye çalmayı denemezsen böyle karşılıksız aşklara yelken açarsın işte.

Ya Emir? Onun için durum nasıldı acaba? O da mı Ahsen'in kalbinin kapısını çalmaya korkuyordu. Hayat korkaklara göre fazlasıyla acımasız değil miydi?
_______________________________________

Ahsen
_______

Gördüğüm korkunç rüyanın etkisiyle soluk soluğa uyandım. Tişörtüm ter içinde kalmıştı. Yanımdaki komodinin üzerinde duran telefonuma uzandım. Saat daha beşi yeni geçmişti. Saatin erken olduğunu fark edince yeniden uyumak istedim ama gözüme uyku girmedi. Bir sağa bir sola dönüp durdum. En son doğrulup yatağın içinde oturdum. Hayat ne garip. Bu akşam kına gecem var. Peki ben evliliğe ne kadar hazırım? Ya da daha doğrusu Emir ile evlenmeye hazır mıyım?

Ne kadar düşünürsem düşüneyim bu soruya cevabım hep hayır oluyor. Onunla evlenme fikri beni korkutuyor. Ama elimden hiçbir şey gelmiyor. Bende susup olanları izliyorum. İkimizde arkadaşlarımızdan saklamaya karar verdiğimiz için düğüne arkadaşlarımız gelmeyecek. Yanımda kuzenlerim olacak ayrıca Emir'in halasının kızları yanımda olacakmış. Aslında onların yanımda olmasını istemiyorum. Nazlı nasıl desem beni görünce hemen yüzündeki ifade değişiyor. Sanki benden nefret ediyor. Kardeşi Betül ise genellikle çok konuşmayan soğuk bir kız. İlk geldiğim zamandan itibaren benimle birkaç defa zor konuşmuştur. Kendini beğenmiş bir kız ve beni geldiğim yerden dolayı küçümsüyor. Bu üç kardeş içinde en çok Cansu ablayı seviyorum. Cansu abla çok daha farklı ve sevecen. Ama onun da ilgilenmesi gereken iki küçük çocuğu var ve onun yanımda olabileceğini sanmıyorum.

Aklıma Mert geldi. Acaba şuan ne yapıyordur? Ah bendeki de soru mu? Tabi ki de bu saatte uyuyordur. Evlendiğimi öğrenecek diye çok korkuyorum. Ah beni sevdiğinden emin olabilsem bu düğünden anında vazgeçerim ama maalesef emin olamıyorum.

Ben kendimi bu kadar kötü hissederken acaba Emir neler hissediyordur? Ben Mert'in bana karşı olan hislerinden emin olamadığım halde bu haldeyim. Emir'in birde sevgilisi vardı. Kim bilir o ne kadar üzgün hissediyordur.

Düşünmekten başım ağrıdı. Biraz hava alsam fena olmazdı. Balkona çıktım. Hava hala karanlıktı. Bir defasında gecenin en karanlık anının sabaha en yakın an olduğunu okumuştum. Peki benim hayatımdaki bu karanlık günler ne zaman bitecek?
Ah bir düşündüm de asıl karanlık günler benim için yeni başlıyor. Sekize kadar balkonda oturdum. Güneşin ilk doğuş anları muhteşemdi. Yüzüme vuran güneş ışığıyla aklım birkaç hafta öncesine gitti. Burada günün ilk saatlerinin mutluluğunu yaşarken Emir her şeyi mahvetmişti. Tabi birde düşüp ona rezil olmuştum. Aklıma gelince yeniden utandığımı hissettim. Bir de yarın ki düğünden sonra aynı odada yaşayacaktık değil mi? Bazen merak ediyorum acaba uyurken nasıl görünüyor veya sabah ilk kalktığında nasıl oluyor. Bunları niye merak ediyorum bilmiyorum ama merak ediyorum işte.

Odamın kapısının çalmasıyla düşünce dünyamdan sıyrıldım.

"Günaydın gelin hanım"

Ahsen- bir sessiz çığlık [TAMAMLANDI]Where stories live. Discover now