bölüm 27

7.4K 226 29
                                    

Kendi planlarımızı yapıyorduk ama kaderin de planları olduğunu unutmuştuk.
                                   DOSTOYEVSKİ

İki gün önce aldıkları şok haber yüzünden ikiside sersemlemiş haldeydi. Ahsen bu bebeği istemiyordu. Henüz anneliğe hazır değildi. Onlar daha aralarındaki meseleleri bile doğru düzgün halledemiyorlardı. İkisinin de birbirini daha iyi tanımak için zamana ihtiyacı vardı. Tamam eskisi gibi değillerdi ama hala çok sık kavga ediyorlardı. Ve hala birbirlerine durmadan laf sokuyorlardı. Bu düşünceler Ahsen'in kafasını kurcalıyordu. Hem onun okulu vardı. O, okul bitmeden hamile kalmayı düşünmüyordu. Bu yüzden iki gündür mutsuzdu ve ağzını bıçak açmıyordu. Bebeğini aldırmanın yanlış bir şey olduğunu düşünmese bir dakika durmazdı. Ama karnındaki bir canlıydı. Ona nasıl kıyardı ki?

Emir ise mutluluğun verdiği sersemliği yaşıyordu. O hiç baba sevgisini tatmamıştı. Bir annenin nasıl olduğunu biliyordu ama bir baba nasıl olmalı bilmiyordu. İki gündür heyecandan uyuyamıyordu. O bu yaşına kadar tek çocuk olduğundan hep yalnız büyümüştü. Evde minik bir bebeğin olması nasıl bir duygu merak ediyordu. Ve tek çocuk olarak büyüdüğü için şimdiye kadar hiçbir şeyini bir başkasıyla paylaşmamıştı. Tabi bir süredir hayatı birçok yeniliği önüne sunmuştu. Mesela odasını, yatağını bir başkasıyla paylaşmaya başlamıştı. Hatta kıyafetlerini bile paylaşır olmuştu. Şimdi ise ikisine ait bir bebekleri olacaktı. Bu duygu çok farklıydı. Hastaneye gelen çocukları çok seviyordu. Onlarla ilgilenmek çok hoşuna giderdi. Şimdi ise sadece birkaç saat seveceği bir çocuk değil devamlı onlarla olacak bir bebekleri olacaktı. Şimdiden doğmamış bebeğiyle ilgili bir sürü hayaller kurmaya başlamıştı.

Emir yine güne erken başlamıştı. Yanındaki komodine uzanıp telefonundaki saate baktı. Henüz uyanma saatlerine on beş dakika vardı. Telefonu yerine bırakıp yönünü Ahsen'e doğru döndü. Sevdiği kadın yanı başında mışıl mışıl uyuyordu. Ve karnındada ona ait bir bebek vardı. Bir süre sessizce onu izledi. Her zamanki gibi saçları birbirine girmişti. Üzerinde ise yine kendi kıyafetlerinden biri vardı. Hatta boyu uzun geldiğinden kollarını katlamıştı. Zaten ikisi arasında bayağı bir boy farkı vardı. Emir 1.85 boyuyla 1.60'lık karısının yanında fazla uzun duruyordu. Ondan Ahsen Emir'in kıyafetlerini giydiğinde içinde kayboluyordu. Bu haline bakıp keyfi yerine geldi. Onun kendi kıyafetlerini giydiğini görmek hoşuna gidiyordu. Emir, Ahsen'i izlerken Ahsen de yavaş yavaş kıpırdayıp gözlerini araladı. Gözlerini açtığında ilk gördüğü şey ona sıcacık gülümseyen kocasıydı.

"Günaydın ufaklık."

"Günaydın da niye sabah sabah beni izliyorsun?"

"Niye karımı izleyemem mi? Malum inadı yüzünden birkaç gün koltukta yatmak zorunda kaldım. Hazır sessiz sakin bir halde bulmuşken doyasıya bakayım olmaz mı?"

"Olmaz, çünkü sen böyle baktıkça ben utanıyorum."

"Yapma Ahsen. İnsan kocasından utanır mı?"

"Utanıyorum ne yapayım. Ayrıca kesin yine saçlarım birbirine girmiştir. Ayrıca suratım da renksiz bir halde ruh gibidir. Neyime bakıyorsun acaba?"

"Evet şuan tamda anlattığın gibisin. Ama ne var biliyor musun? Bunların hiçbirisi benim umrumda değil. Aylar önce bana aşkını itiraf ettiğin günkü halinden şu halinin benim için bir farkı yok. Çünkü ben senin her halini deli gibi seviyorum. Galiba karıma fazlasıyla aşığım."

Bu duydukları Ahsen'in hoşuna gitti. Emir'in yanağına bir öpücük kondurup yataktan kalktı. Tam banyoya girecekken Emir arkasından yetişip onu durdurdu.

Ahsen- bir sessiz çığlık [TAMAMLANDI]Onde histórias criam vida. Descubra agora