bölüm 25

7.9K 264 67
                                    

"Şimdi şiir senin yüzündür, şimdi benim tahtım senin dizindir."
                          SABAHATTİN ALİ

Ahsen bir süre duyduklarını hazmetmeye çalıştı. Ne yani ilk seven kendisi değil miydi? İçinden bu soruya hayır diye cevap verdi. Kesinlikle ilk seven Ahsen'di. O ilk gördüğü an ona tutulmuştu. İlk görüşte aşk diye bir şey varsa bu tam manasıyla oydu. Ama Emir tavırlarıyla Ahsen'in bu aşkı en derinlerine gömmesine sebep olmuştu. Ve bu aşk ancak şimdi gün yüzüne çıkabilmişti. Ahsen şimdi fark ediyordu ki Emir'i senelerdir seviyordu. Sadece bu duyguyla baş etmeyi bilemediğinden buna nefret diyebilmişti. Çünkü o hiçbir zaman Mert'i Emir'i şuan ki sevdiği gibi sevememişti. Mert'i bir ihtiyaç gibi görüyordu. Onun yanında olmasını ona kalkan olmasını istiyordu. Ama şuan Emir'i bir ihtiyaç değil daha da fazlası olarak görüyordu. Emir onun nefesi haline gelmişti. Nefesini alamayan bir insanın nasıl soluğu kesilir canı yanar, Emir yanında olmayınca Ahsen böyle hissediyordu. Kendisine itiraf edemediği duygularının esiri haline gelmişti. Ve o an anlamıştı ki o hiçbir zaman Mert'e aşık olmamıştı.

Ahsen içinde bulunduğu duygu karmaşasından kurtulamamışken bir anda karşısında Hakan beliriverdi. Ahsen'in bir anda etekleri tutuştu. Şimdi ne yapacaktı? Emir az sonra tüm konuşulanları duyduğunu öğrenecekti. Peki o zaman ne diyecekti? Hayır bu şekilde olmamalıydı.

Hakan kapıya yaklaşınca karşısında duran  panik halde bir Ahsen görmeyi beklemiyordu. Ahsen Hakan'ı görür görmez elini sessiz ol dercesine ağzına götürdü. Ahsen yalvaran gözlerle ona bakınca Hakan dayanamadı. Bu ikisi arasında bir meseleydi ve onun dahil olması doğru değildi. Gerçi bu bir bakıma iyi olmuştu. İnatçı arkadaşı bir türlü duygularını ifade etmiyor ve Ahsen'den kaçıyordu. Arkadaşının gözünün önünde işkence çekmesi hiç hoşuna gitmiyordu. Ahsen Emir'in duygularına karşılık vermesede Emir'in ona karşı olan duygularını öğrenmeliydi. Hakan üzerinden bir yük kalkmış gibi rahatlayarak sessizce odadan çıktı. Ahsen de hemen arkasından çıktı.
Odanın kapısını kapatınca Hakan dikkatle Ahsen'i inceledi. Şuan onun ne düşündüğünü çok merak ediyordu. Sorup sormama konusunda kararsız kaldı. İnsanoğlunun başına ne gelirse merakından gelmez miydi? Dayanamayıp sordu.

"Ne düşünüyorsun?"

"Burada konuşmasak olur mu?"

İkisi birlikte hastanenin terasına çıktılar. Ahsen bir süre sessiz kalıp manzarayı seyretti. Açık hava iyi gelmişti. Kafasında bir sürü düşünce cirit atıyordu. Bundan sonra ne olacaktı? Emir bir başkasını sevdiğini düşündüğünden ya hiçbir zaman ona aşkını itiraf etmezse o zaman ne yapacaktı? Zaten yeterince vakit kaybetmemişler miydi? Şimdi bir de Emir'in cesaretlenmesini mi bekleyecekti? Ama Ahsen biliyordu ki hayatta neyi ertelerse o şey bir daha elde edilememek üzere ondan uzaklaşıyordu. Ya tam kavuştum derken yeniden Emir'i kaybederse o zaman ne olacaktı? İşte o zaman ikinci defa yıkılmaya katlanamazdı. Emir'i bir defa daha Bade'nin kollarında görürse yaşayan bir ceset haline gelirdi. Kafasındaki kötü düşünceleri kovaladı. Hayır kendisine bu kötülüğü yapmayacaktı. İyi düşünecekti ki iyi olsun.

"Ahsen bir şey söylemeyecek misin? Biraz daha beklersem meraktan çatlayacağım."

"Ne duymak istiyorsun?"

"Hadi ama yapma Ahsen. İkimizde ne duymak istediğimi biliyoruz. Ama illa ki sen sözcüklere dök diyorsan öyle olsun. Mesela konuşmamızın ne kadarını duydun?"

"En başından itibaren hepsini duydum."

"Peki şuan ne düşünüyorsun?"

"Hakan Emir'den önce bunları sana anlatmam doğru değil. Benim hislerimi ilk öğrenen bunları benden ilk duyan o olmalı."

Ahsen- bir sessiz çığlık [TAMAMLANDI]Where stories live. Discover now