hush little baby

974 126 200
                                    

uzun bir gece olmuştu, parti saat ikiye dek devam etmiş ve yuta'nın bahçedeki koltukta uyuyakalan ash'i odasına kadar taşıması gerekmişti. jaehyun ona kız kardeşinin odasını gösterirken jaemin de geriye kalan süsleri topluyordu. görev dağılımından nasibini almış haechan, bulaşıkları makineye dizme işini bitirmiş olacak ki verandaya çıkıp eski ahşaplara kolunu dayayarak sordu,
"ee nana, ben yokken neler yaptın?"

cılız çocuk olduğu yerde hafifçe titredi,
"oh, beni korkuttun. ne zaman geldin?"

chan alaylı ifadesiyle sormuştu.
"mutfaktan mı?"

"görüşmeyeli hızlanmışsın, bu kadar hızlı bulaşık yıkayabildiğini bilmiyordum."

"aslına bakarsan ben de bilmiyordum."

aralarında kısa bir sessizlik olmuş ardından jaemin anlatmaya başlamıştı, "pek bir şey yaptığımız söylenemez, kendi klubümüzü kurduk, bazı çatışmalar yaşadık, seni gerçekten ama gerçekten çok özledik ve işte buradayız. sen neler yaptın?"

"aynı şeyler, günlerimi sizi özleyerek ve beni geri istemediğiniz için öfkelenerek geçirdim."

hafif dalgalı saçlarını düşünceli bir şekilde dağıtan haechan, neredeyse fısıltı kadar kısık sesiyle konuşmaya devam etti.
"sence jaehyun beni affetmiş midir?"

yerdeki süsleri toplamaya geçen güzel çocuk başını sallayıp güven vermeye çalışırcasına gülümsedi.
"elbette affetmiştir, jaehyunu bilirisin. öfkesi saman alevi gibidir hem zaten ortada darılacak bir şey de kalmadı. johnny ve jae artık çıkıyorlar."

terastaki çürümüş tahta direklere yaslanan çocuğun göz bebekleri hafifçe titredi,
"çıkıyorlar huh, rahibe terasa hazretleri en sonunda kendisine sevgili buldu demek..."

son hamlesini yapmak üzere olan nana keyifle cevapladı.
"yerinde olsam ona yeni bir lakap aramaya başlardım çünkü çoktan birlikte oldular bile.
bilirsin, rahibelerin bakire olmaları gerekir."

uzun zamandır konuşmadıkları dostları kafası karışmış gibi mırıldandı.
"oh, demek öyle. johnny'nin naeun ile sevgili olduğunu sanıyordum."

"zavallı kız kendi kendisini teselli ediyor olsa gerek, büyük aşıklar en sonunda kavuştu!"

"onun adına çok sevindim..."

jaemin yüzündeki keyifli ifadeyi gizleyemiyordu,
"değil mi, bu arada senden naber?
aşk hayatın nasıl gidiyor?"

"ara sıra markla takılıyorum, şimdilik sakin diyebilirim."

"meraklanma, haftasonu geldiğinde eski günlerde olduğu gibi şehre gidip sarhoş oluruz. dans edip yeni oğlanlarla tanışırız."

"harika fikir ama şimdi eve geri dönemem gerekiyor. annem çılgına dönmüştür."

elindeki süsleri çöpe bırakan çocuk, beklenmedik bir hamleyle arkadaşına sarıldı.
"pekala görüşürüz."

"görüşürüz."

tam tersiymiş gibi görünse de aslına bakarsanız o gece jungların evinde pek çok sır vardı. haechan'ın evden ayrılmadan önce salondaki vitrinde gözüne iliştirdiği sevimli, on yaşlarındaki bir hyun'a ait resmin çerçevesini ters çevirip tiksinmiş ifadesiyle oradan ayrıldığını kimse bilmiyordu.
nana'nın haechan'a biraz olsun güvenmediğini, ihanete uğradığı bir insana asla ikinci şansı  vermeyeceğini de...

________________

jaehyun her zamanki gibi oldukça neşeliydi, arkadaşları yeniden bir arada olduğu için kendisini oldukça mutlu hissediyordu. sırtına astığı kıyafet çantasını karıştırırken dolabına yaslanmış, jaemin'i geçen gün üzerinde görüp çok beğendiği bir kazağı ödünç alması için ikna etmeye çalışıyordu.

burn book - nominWhere stories live. Discover now