grand final

1.4K 126 252
                                    

nana elindeki lale desenli çıkartmayı serçe parmağına yapıştırırken yarım saattir kendisine giyecek bir şeyler arayan arkadaşına sordu,
"jaehyun, bunun çiçeği burnunda sevgilinle ilk buluşman olacağının farkında mısın?"

"evet, neden ki?"

"insanlar ilk buluşmalarına kardeşlerini götürmezler de ondan, bu çok- çok- çok saçma. senin için bile."

son yirmi dakikadır onbeşe yakın kıyafet değiştirmiş olan arkadaşı, fazla hareket ettiği için kızarmaya başlayan yanaklarıyla odasını süzüp mırıldandığında sesinden hayal kırıklığı okunuyordu,
"ama ash gelmezse yapamam."

"saçmalıyorsun."

"ash gelmezse gidemem nana, bu bütün hayatım boyunca tecrübe ettiğim en önemli buluşma. bu sefer resmi olarak sevgili gibiyiz ve ben telaştan elim ayağım birbirine dolansın istemiyorum."

"uh, seni ikna etmeye çalışmayacağım belli ki kararını vermişsin. umalım da johnny, ash'i görünce seni oracıkta bırakıp evine dönmesin."

güzel çocuk elindeki lale çıkartmalarını diğer tırnaklarına da yapıştırmaya başladığında aklına yuta'yı iki gündür hiç görmediği gelmiş, merakla sormuştu.
"yuta nerede?"

"bilmiyorum, okuldan döndükten sonra onu hiç görmedim. johnny ile konuştuğum için bana küs sanırım biliyorsun, onlar pek iyi anlaşamıyor ya da belki babasının işleri yoğundur."

jaemin başını anladığını belirtir gibi sallamış, telefonunu çıkartıp japon arkadaşına çağrısını gördüğünde geri dönmesini rica ettiği bir mesaj göndermişti. gelen kutusundaki yeni bildirimi gördüğünde heyecanla dudaklarını ısırıp parlak sembolün üzerine tıkladı. kısa bir soru cümlesinden oluşan mesaj jenodandı.

"neredesin?"

parmaklarını hızla ekranda gezdirip kısa bir cevap yazmıştı.
"jaehyun."

geri dönüş alması bir dakika bile sürmedi.
"yarım saat sonra, bizim parkta?"

bizim park, huh?
açıkçası güzel çocuk, jeno'nun daha önce yalnızca bir kere gittiği parka 'bizim park' demesini sevmişti. cevap yazarken yüzünden gülümsemesi eksik olmuyordu.
"anlaştık."

"anlaştık, görüşürüz."

"görüşürüz."

yataktan hızla kalkarken sevinçle söyledi,
"ben gidiyorum jaehyunnie, acil bir işim çıktı."

"oh, öyle mi?"

nana arkadaşını atlatabilmek için onun en önemli zaaflarından birisini kullanabileceğine karar vermişti, hastalık korkusu.
"üzgünüm, bunun senin için önemli olduğunu biliyorum ama annem hastalanmış. ne yaparsın-"

beyaz tenli çocuğun narin kaşları çatılmış ve huzursuzluk içinde sormuştu,
"neyi var annenin?"

"bilmiyorum, doktora gideceğiz. acele edip eve dönmem gerekiyor."

"öyleyse hemen git, istersen benim bisikletimi alabilirsin"

jaemin tam reddetmek üzereyken bunun aslında iyi bir fikir olabileceğine karar verip onayladı.
"olur, aşağıda mı?"

"evet, hemen kapının yanında."

arkadaşına sıkıca sarılan çocuk, koşar adımlarla aşağıya inip her yeri açık renkli mobilyalara ve pozitif enerjiye boğulmuş evden çıktı. hyun'un eskiden kullandığı sakız çıkartmalarıyla kaplı bisikeleti gerçekten de orada, kapının hemen yanındaydı. jaemin aceleyle bisiklete atlayıp parklarında doğru sürmeye başlamıştı. gittikçe ulaşacağı istikamete yaklaşıyordu, artık kaydıraklar görünür bir hal aldığında köşedeki bakkalın önünde duraklamış ve hem jeno hem de kendisi için atıştırmalık aldıktan sonra yeniden pedal çevirmeye başlamıştı.

burn book - nominWhere stories live. Discover now