×48×

3K 292 352
                                    

Merhaba yavrular nasılsınız?

Bölüm bu sefer biraz geç geldi farkındaydım. Açıkçası yazasım gelmiyor pek. Bildiğiniz gibi yakında final olacak ve cidden bunu düşündükçe yazasım gelmiyor.

Yazdığım her kelimede finale doğru bir adım atıyor gibi hissettim sürekli. O yüzden bu bölümün başarılı olduğunu düşünmüyorum, şimdiden üzgünüm.

Artı olarak Misu time için yazıp sizi eğlenilecek hiçbir şey yaşamadığım için giriş bölümünü biraz kısa tutacağım. Kendime acı çektirmeyi sevdiğimden sonu kötü biten animeleri izleyip öküz gibi ağlamaktan başka bir şey yapmıyorum.

180'e yakın oy gelirse eğer çok mutlu olurum. Bol bol da bölüm istiyorum haberiniz olsun.

Yanlışlar var kudurun.

İyi okumalar köpek mamalarımcımlar🧡

"Off bu kadar mutlu olman sinirlerimi bozuyor. Neden bu kadar neşelisin sen?"

Baekhyun yanında neredeyse zıplayarak takip eden bana yakındığında kıkırdayarak yürümeye devam ettim. Yıllar sonra okula gidiyordum ve Taehyung ile aram nerdeyse düzelmiş gibiydi. Ben değilde kim mutlu olmalıydı ki? Her şey yoluna girmeye başlamıştı. Sonunda, sonunda mutlu hissediyordum.

"Hadi hemen gidelim okula."

Onu görmem gerekiyordu.

Yolun geri kalanına Baekhyun'ı sürükleyerek devam ettiğimde okulun bahçesinden yürüyüp içeri girmiştik. "Dersim diğer kolidorda." Baekhyun ile vedalaşıp onun gözden kaybolmasına bakmayı kestim ve önüme döndüm. Taehyung'ın derslerinin ne zaman olduğunu bilmiyordum, nerede olduğunu da. Onu bulmam zor olabilirdi ama bulacaktım.

Çantamı sınıfıma fırlatığım gibi kolidorda çıktım ve tanıdık kafayı aramaya başladım. Kolidorlar dersler başlamadığı için kalabalıktı. Gözlerim Taehyung'ı ararken Seunghoo'yu görmemle ofladım.

Hayallerim Taehyung'tı ama gerçeklerim balon kafaydı.

Bana sessizce kafa selamı verdiğinde ben de kafamı hafifçe eğdim ve kolidora bakmaya devam ettim. Omzumda hissettiğim elle arkamı dönmüş ve sonunda aradığım bedeni bulmuştum.

"Mirket gibi kafanı dikip durmanın nedenini sorabilir miyim?"

Dalgalı siyah saçları her zamanki gibi karışık değildi. Ama önlerine düştüğü için gözlerini kapatıyordu ve bu hoşuma gitmiyordu. Gözlerini görmek istiyordum.

Yine de aptal gibi sırıtıp elimi salladım.

"Günaydın!"

Bugün pek neşeliydim.

"Günaydın Park Jimin. Hâline bakılırsa aradığını bulmuş gibisin." Dudaklarındaki o minicik sırıtma bile kalbimi tekletiyordu. Sanki olabilirmiş gibi biraz daha gülümsedim.

"Evet seni bulmaya çalışıyordum ama sen önce davrandın." İstisnasız her zaman ben onu bulamasam da o hep beni buluyordu. Nasıl yapıyordu bunu anlamıyorum? Belki de üstüme gps takmıştır.

"Eh, seni fark etmemem için bütün duyu organlarımın çalışmıyor olması gerekiyor."

Gözlerimi kırpıştırıp ona baktım. Ne demek istemişti şimdi? Kalbim hızlı atmaya başlamıştı. "Efendim?" Zar zor çıkan sesim ile konuştuğumda biraz daha gülümsedi. Gülüşü ile beni sınıyordu resmen.

"Cidden kendinin farkında değilsin ha?" Bana olan bakışlarındaki anlamı çözememek o an bana resmen küfür gibi gelmişti. "Dikkat çekici birisin Jimin. Nerede olsan parlıyorsun, yumuşak tonlu sesin ve etrafa yayılan kokun var. Bunların farkında olmamak için ölü olmak gerek."

My Brother's BoyfriendHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin