24.Bölüm

58 42 23
                                    


Bir uçurumun kenarında yaşıyordum. Öylesine yapayalnız. Biri gelip elimden tuttu. Beni anlayan biri..

Şimdi atlamamızı istiyordu. Beraber, sonucunu düşünmeden. Karar vermek için pek zamanım yoktu. Ellerini sardı ve ikimizi de bilinmeze çekti..

Yalnızca beklemek mi isterdim?
Yoksa beraber bilinmezliğe gitmeyi mi?

Bir umutla atladık belki biz oradan.Uçurumun sonunun ne olduğunu yaşamadan bilemeyiz.
Ya öleceğiz.. Ya beraber öleceğiz..

*
Tavanı izliyorum.Tam üç aydır bu tavanı izliyorum..

Ares'i, Buse' yi  ve diğerlerini görmeden üç aydır buradayım. Haberlerini alıyordum. Tek tek ne yaptıklarını izliyordum ama onlar bilmiyor benim nerede olduğumu.

Ben onları çok özledim. Kokularını içime çekmek istiyorum.

Ares'in ezbere bildiğim o suratının muhteşem gülümsemesi yoktu.
Benim de yok. Bende gülemiyorum.Hep ağlıyorum. Gecelere sığınıyorum.

Bu odadaki ekrandan onları görebiliyorum.Hepsini..

Canım yanıyor. Çok yanıyor..
Onlar benden habersizken benim gözümün önündeler. Yıkılışlarını izliyorum..

Ares'in eve sarhoş gelişlerini, Buse'nin kendini odalara kapatmalarını, Asya ve Baran'ın onları güçlü tutmaya çalışsalar bile içlerini görüyordum.

Yatağın üzerinde hafifçe doğruldum. Üzerime yorganı iyice çektim. Yanımda biriken mendilleri yatağın kenarındaki çöp kutusuna doğru ittim.

Ben buraya geldiğimden beri, doğru düzgün bir şey yemediğim için hastalanmıştım. Doktorun dediğine göre halsiz düşmüşüm.

Yorganı üzerimden atıp doğruldum ve ayağa kalktım. Başımın dönmesi ile yatağa doğru düştüm. Ellerimle başımı tutup yavaşça kalktım. Duvardan tutunarak banyo kapısını açtım.

İçeri geçtim.Ellerimi soğuk suya daldırdım. Yüzümü de yıkadım. Aynaya baktığımda gözlerim doldu. Bu ben değildim. Olamazdım..

Yüzümde bir bıçak izi vardı. Bu iz var olalı bir ay olmuştu. Yara kapanmıştı ama izi geçmemişti.

Odaya geri döndüm. Üstümü değiştirip odadan çıktım. Merdivenlerden yavaş ve dikkatli adımlarla indim.

Her sabah aynı saatte kalkıp,kahvaltıya inmek zorundaymışım. Alışmıştım zaten.

Salona geçip koltuğa oturdum.Karşımda oturan adamın bakışları üzerimdeydi.

"Çek iğrenç bakışlarını üzerimden."

"Çekerim. Sadece planımı düşünüyorum izin vermiyorsun."

"Yetmedi mi üç aydır çektiklerim.Daha ne istiyorsun."

"Seni"

Bir dakika ya ne demişti o ?
'Seni'

"S-sen ne dediğinin farkında mısın?"

İğrenç bir kahkaha attı.
"Seni istiyorum evet ama plan gereği yoksa umrumda bile değilsin."

"Umrunda olmak isteyen kim ? Sen yeter ki adam ol diyeceğim ama onun için de bir karakter gerekiyor. Ki bil bakalım sende ne eksik?" diyerek hazır olan kahvaltı masasına ilerledim.

Tam sandalyeyi oturmak için çekecektim ki kolumu kavradı.
Kendine çevirdi.
"İstersem yaparım biliyorsun değil mi?"

"Nah yaparsın."
Elimi kurtardım ve masaya oturdum. Hâlâ arkamda dikiliyordu.

Yıllar SonraWhere stories live. Discover now