|34|

2K 198 2
                                    


"Hayır madem sevgilini bu kadar düşünüyorsun, o zaman neden bizi de peşinden sürüklüyorsun? Kendi başına da düşünebilirsin Asaf'ı."

Sabahtan beri başımın etini didikleyen Şerife'ye doğru döndüm. Ulan abim bile gıkını çıkarmadan peşime takılmış gelmişti -tabii bunun bir sebebi de yanımda ek olarak Şerife'nin olmasıydı- ama en yakın kankam inatla laf sokup durmuştu ki onunda karın ağrısı yanımızda Savaş'ın olmasıydı. Savaş olmasa sesi bile çıkmaz anında kabul ederdi.

Asaf'ın basket antrenmanları başladığından bu yana bir hafta geçmişti. Bu bir hafta ara ara maçlara hazırlanmak için dersleri ektiğinden oluşan ders açığını kapatacaktık. Tüm gün ders çalışmak içinse en rahat yer okulumuzun bahçesindeki dörtlü banklardı. Parka gidecek olsak çocuk gürültüsünden bir boka yaramazdı. Havalarda pek soğuk değilken mantıklı olan tek plan buydu. Havalar soğuduğu zamansa artık toplanıp birinin evinde buluşacaktık mecburen.

Bizim ev olmazdı. Bizim evde Barış vardı. Adının aksine o eve barışı getirmez savaş başlatırdı.

Oturduğumuz banka rahatça kurulurken aklımdan yaptığımız planı geçiriyordum. Savaş, Asaf'ın bu hafta kaybettiği iki fizik dersini, ben matematiği, Şerife ise üç derslik biyoloji anlatacaktı. Aralarında en rahat bendim, hem bildiğimiz bir konuydu hemde tek dersti.

Çantamı ayaklarımın ucuna koyarak onlara göz attım. İkisi yan yana oturmuş birbirine bakmamak için büyük çaba sarf ediyordu. O gün, sinemada ne olduğunu ne Savaş'tan ne de Şerife'den öğrenememiştim. Üstelik film sonunda çıktıklarında ikisi de birbirine bakmamış ve bize bile kızmadan sessiz kalmıştı. Aralarındaki mevzuyu deli gibi merak ediyordum. Aklımdan bir planda olanları öğrenmek için yapıyordum. En mantıklı planım ise Şerife'nin evine yatıya gidip arkadaşımın elini kolunu bağlayıp ayaklarından çatlayana kadar gıdıklamaktı.

Belki abimi küçükken yaptığım gibi işemiş numarasına musallat edebilirdim. Fotoğrafını çektikten sonra onu tehdit ederdim ama büyük ihtimallde döve döve telefonumu alır ve silerdi. Korkuyordum.

"Sizi buraya zorla getirdim ama adam gibi oturup ders çalışacağız işte. Bize de tekrar. Afra tafra yapmayın!" dedim benden beklenilmeyecek bir çıkışla. İkisi de bana döndü ve şaşkınlıkla baktı. "Şu aranızdaki problemi bugünlük kenara bırakın. Yarın yine birbirinize bakmama yarışına girersiniz. Ama bilin diye söylüyorum, çok vasatsınız."

Benim son sözlerimle ikisi birbirine kısa bir göz attı ve aynı anda gözlerini kaçırdı. Şu halleriyle normal bir zamanda deli gibi eğlenirdim ama Asaf geç kalmıştı ve onu merak etmiştim.

Telefonumu elime alıp son aramalara girdim. Beklemeden aradım ve kulağıma dayadım telefonu.

Birkaç çalıştan sonra telefon açıldı. "Berrin.." dedi hafif nefes nefeseydi sanki. O maskeyle nasıl koşuyordu Allah aşkına? Nefes alamadan ölüp giderdi.

"İnşallah o maske burnunu ve ağzını kapatacak şekilde yüzündedir Asaf?"

Asaf boğazını temizledi. "Elbette." dedi. Ardından derin bir nefes aldı. "Uyuyakalmışım, evden koşarak çıktım da ondan yani."

"Tabii ders çalışacaksın ya uyuyakalırsın." dedim alay edercesine.

"Berrin." dedi sitemle. Sadece adımı kullanarak bile bana küfredebilirdi. Ses tonuna göre ismim onun dudaklarından farklı dökülüyordu. Şu an ise ne dırdır ettin be gülüm der gibiydi.

Aldırmadım. "Çabuk gel." dedim. Ardından da ekledim. "Ama koşma, maskeni de çıkarma sakın."

"Tamam, zaten az kaldı."

Telefonu kapatıp masaya bıraktığımda abim soran gözlerle "Neredeymiş o hırzo?" diye sordu.

"Geliyormuş, az kalmış." dedim kısa keserek.

Bir süre sessizlik oluştu. Aklıma gelen fikirle duraksadım. Kaşlarım havalandı. Daha önceden neden düşünmemiştim ki ben bu meseleyi?

"Bizim neren dörtlü bir grubumuz yok?" dedim beklemeden.

Defterini karıştıran Şerife'nin gözleri bana döndü. "Ne gereği var?"

"Ya biz şu an dizi filmlerdeki gibi bir grup olduk!" dedim hayretle. "Sen ve ben kankayız, Savaş ve Asaf'ta öyle. Ben Asaf'la sevgiliyim, sizinde sevgili olmanıza az kaldı."

Kaşları havalanan Savaş'ın "Sen fazla mı ergen kitabı okuyorsun?" dediğini duysam da ona aldırmadan telefonumu tekrar elime aldım. Hemen uygulamaya girip grup oluşturdum. Hepimizin olduğu bir fotoğrafı profil yaptığımda ise olmuştu. İkisininde telefonu aynı anda titredi. Savaş ekrana bakarken Şerife bakmaya yeltenmedi bile.

"Ciddi misin sen?"

"Bunca senelik kankanı tanımıyor oluşun senin hatan." dedim direkt. Ardından fotoğrafa bakıp "Yazdan hatıralar." diyerek mırıldandım.

Savaş'ın gözleri bana döndü. "Gurubun ismi cidden çok yaratıcı." dedi alay edercesine.

Grup ismi bulmakta sorunlarım vardı tamam mı? Bende direkt adımınızın ilk harflerini koymuştum, ne var bunda?

B. A. S. Ş.

"Dalga geçme." dedim. "Geç bile kaldık bu grubu kurmakta."

Şerife ofladı. "Bu Asaf nerede kaldı? Konuyu halletsek de gitsek?"

Savaş ona doğru döndü ve ters bir şekilde baktı ama tek kelime etmedi.

Bense başımı belli belirsiz salladım. Sabahtan beri yemediğim laf kalmamıştı hanımefendiden. Kırılmayayım diyorum ama bu da elimde değildi artık. Sus sus nereye kadar?

"Tamam Şerife..." dedim kırgınlığımı gizlemeye gayret etmeyerek. "İşin varsa Asaf gelir gelmez sen anlatırsın, bitirirsin. Almayız tüm gününü."

Şerife bana baktı. Ciddi olduğumu anladığı an pişman olmuş bir ifadeyle "Berrin öyle demek istemedim." dedi.

Onlara söz vermiştim. Savaşla onu kendi hallerine bırakmıştım ve bu buluşmayı da tamamen Asaf için ayarlamıştım. Onlar yakın olsun diye değil.

"Sorun değil, bir dahakine bu kadar sık boğaz etmem seni." dedim sadece.

Ağır darıldığımı anladı. Gözlerini yumdu ve derin bir nefes aldı. Bu sırada da Asaf'ın bahçeden içeri girdiğini gördüm. Yüzümde bir tebessüm oluşurken ona doğru el salladım. Onu duyabileceğimiz bir mesafeye gelince "Berrin, grup açmışsın?" dedi. Maskeyi çıkarmadan saçlarımı öptü.

Yan tarafımdaki boşluğa otururken "Saçma bir fikirdi." dedim. "Kapatacağım eve gidince."

Bana anlamsız gözlerle baktığı sırada Savaş "Kalsın bence" dedi.

Sabahtan beri ağzıma sıçıyorlar ya, güya vicdan rahatlatacaklar.

"Bencede." dedi Şerife tebessüm ederek. "Geç bile kalmıştık öyle değil mi?"

Sizi böyle adam ederim işte!

Başına Belayım | Texting ✔︎Where stories live. Discover now