21. Bölüm

1.2K 62 25
                                    

Merhaba :) Öncelikle yeni gelen okurlarım hoş geldiniz. Hadi gösterin kendinizi :)

Bölüm daha erken gelecekti ancak bir şarkı detayı için günlerce uğraştım. Tabii bir de düzenleme olunca. Ama sonunda yetiştirdim. Neyse keyifli okumalar. Şarkıyı dinlemeyi ihmal etmeyin :)

~~~~~~~~~~

Kimi çocuklar hayata şanslı gelirdi. Kimi ise şanssız...

Şüphe götürmez gerçek Arel'in o şanslı çocuklardan olduğuydu. Bunun kanıtı da gözler önüne serilen manzaranın, ruhu yalnız bir insanın gözlerini dolduran cinsten olmasıydı.

Bir anne yaşının kaç olduğu mühim olmadan dizlerinde ağlayan çocuğuyla beraber ağlıyordu. Kadıncağızın gözlerinden bir bir damlalar dökülürken evladının başını okşuyordu. Onu susturmaya çalışmıyor veyahut teselli cümleleri kurmuyordu. Kuramazdı ki, ölümün tesellisi olamazdı. Hele ki sevdiği insanı kaybetmeye yakın birine ne cümle kurarsan kur hep bir tarafı eksikti kalırdı.

Kendinden biliyordu. Eşini kaybettiğinde genç bir kadındı. Kucağında yine böyle ağlayan küçük oğlu vardı. Ne denirse densin tesellisi olmamıştı. Aradan geçen senelere rağmen hala ilk günkü gibi tazeydi acısı.

Oğlu dizlerinde sevdiği kadının açısından ağlarken; o oğlunun yüreğini yakan acısını, yüreğinde hissettiği için ağlıyordu.

Gece yerini sabahın ilk ışıklarına bırakana kadar genç adam ağlamıştı. Sonra da yorgunluktan uyuya kalmıştı, içini çeke çeke annesinin dizlerinde.

Günel Hanım ise dizlerinde yatan oğlunun saçının teline zarar gelse ateşe atılmış gibi canı yanarken, şimdi ruhu küle dönüyordu.

Oğlu uyusa da o uyumadan, yorulmadan, bıkmadan, usanmadan onun saçlarını okşuyordu. Her iç çekişinde göz yaşları artıyordu.

Gün ayalı ve genç adam uyuyalı belki birkaç saat anca olmuştu. Genç adam sevdiği kadının ismini sayıklayarak uyandı uykusundan. Kan çanağına dönen yeşile dönmüş gözlerini açtı, etrafa ruhsuz bakışlar atarken ayılan zihni onu hareketlendirdi. Hızla ayağa kalkıp ona yorgun gözlerle bakan annesine baktı.

"Güneşim..." dedi ve annesinin yüzünü iki elinin arasına alıp beyaz örtüsüyle kapattığı saçlarının üzerinden öptü.

"Teşekkür ederim anne. Her daim yanımda olduğun için teşekkür ederim. Şimdi ben de onun yanında olmalıyım, ona iyi gelmeliyim, onun aydınlığı olmalıyım..." dedi annesinin gözlerinin içine bakarken.

Günel Hanım da elini kaldırıp oğlunun yanağını okşadı.

"Anneyim ben oğlum. Elbette hep yanında olacağım" diye başladı sözüne.

Bu sözleri o dolu dolu annelik hissinden mahrum kalan bütün çocukların gözlerini doldurdu.

"Şimdi sen de sevdiğin kadının yanında ol. Benim oğluma da bu yakışır. Asla pes etmeyen, kötü günde bile sevdiği kadını bırakmayan, babası gibi güzel seven oğlum. Sevdiğin kadına destek ol, yanında ol. O da seviyorsa elbet hisseder seni !" diye devam etti.

Arel başını salladı. Bu sözleri aklına değil, ruhuna kazımıştı. Annesinin elini öpüp çıktı evden. Sanki ağlamak zihnini, kalbini, ruhunu arındırmıştı tüm kötü düşüncelerden. Tertemiz umutlarıyla bindi aracına ve sevdiğine gitti.

Yeni yeni aydınlanan kış sabahı bile ona bir umut oluyordu. Umut arayan elbet bulurdu.

Normal bir hızda sürdüğü arabasını hastanenin yakınlarına park edip hastaneye girdi. Danışmadan Zemherinin hangi katta olduğunu öğrendi.

ZEMHERİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin