25. Bölüm

1.1K 59 36
                                    

Ben geldimmm. Bölümü düzenlemeye bir türlü fırsat bulamadım ve bu yüzden uzun süren bir bölüm oldu benim için. Ama umarım sizler seversiniz. Ha bir de o güzel okuma listelerinize eklediğiniz kitabıma vote ve yorum rica ediyorum. Ve de sizleri bölümle baş başa bırakıp sınavlarıma çalışmaya gidiyorum...

~~~~~~~~~~

Anne o kalbine herkes sığdı da, bir ben mi sığamadım ? Bir beni mi sığdıramadın ?

Bir kere daha öğrendim acılarımı. Ailem benim en büyük yaram, en büyük acım olarak kalacaktı...

Ve asla iyileşmeyecekti !

Onun, annemle mahkeme salonundan çıktığını gördüm. Herkes bir şeyler diyordu. Ama beynim hiçbirini algılamıyordu. Konuşmadan direkt koridora çıktım. Annemin cansızca yürüdüğünü, onun ise gülerek avukatın omzuna vurduğunu gördüm.

Endişeyle yanıma tekerlekli sandalyesini süren Mehir'in önünde eğildim.

"Annemi oyala" dedim sadece, kulağına.

"Ben lavaboya gitmeliyim. İzninizle" dedim diğerlerine ve hızla çıkış yoluna yürüdüm. Lavabo da orada olduğu için kimse bir şey demedi.

Hızla dışarı çıktığımda onun arabasını aradım. Buldum da. Tam iki binanın arasındaki bir yerdeydi. Bu benim için iyiydi. Etrafta bir cam parçası veya ona benzer bir şey aradım. İki bina arasındaki o yerde, bir cam şişe bulunca baş kısmını tutarak, alt kısmını hızla duvara vurdum. Birincide olmasa da, ikinci kez vurduğumda istediğim gibi kırılmıştı.

Baş kısmını sıkı sıkıya tuttum ve sırtımı duvara yaslayarak onun gelmesini bekledim. Çok sürmeden avukatıyla konuşa konuşa geldi. Avukatla yollarını ayırdı ve çaprazımdaki arabasına doğru gitmek için sırtımı yasladığım binanın yanından geçti. Bir deli kuvvetiyle kolundan tutarak, duvara çektim. Boşluğuna geldiği için sendeleyerek duvara tutundu. Hızla boğazına şişenin kırdığım, sivri ve keskin ucunu dayadım.

"Bana bak, eğer anneme bir daha dokunursan yemin ederim seni öldürürüm. Senin yapamadığını yapar ve seni ellerimle gebertirim. Senin gibi şerefsizlik de yapmaz, kadın gibi çıkar öldürdüm derim" dedim sıktığım dişlerimin arasından. Gözüm dönmüştü artık.

"Mahkeme kuralını ihlal eden sensin farkındasın değil mi küçük o..."

Biraz daha bastırdım şişenin keskin ucunu, susması için. Nafile bir çabayla sırtını duvara biraz daha bastırarak, keskin ucun baskısından kurtulmaya çalıştı.

"İyi ya işte ! Yalandan akıl sağlığını bozdu, beni öldürmeye kalktı demezsin. Olmayan adamlığınla çıkar doğruyu söylersin !"

Kızgın bir boğa gibi hızlı hızlı soluyordum.

"Yemin ederim anneme dokunduğunu bir göreyim, bir duyayım seni kendi kanında boğarım !"

Hızla bedenimi üzerinden çektim ve yanındaki duvara fırlattım şişeyi. Şişe tuzla buz olurken parçaları üzerimize sıçradı. O ellerini kendine siper ederek korumaya çalıştı. Ama üzerime sıçrayan cam parçaları benim zerre umurumda değildi.

Yola göz atarak çıktım iki bina arasından ve Oğuzun arabasına yürüdüm.

Çok sürmeden Oğuz ve Mehir çıktı dışarı. Ve tabii annem. Beni görünce yanıma geldiler. Annem ise birkaç adım uzağımda yüzüme bakıyordu.

"Özür dilerim..." dediğini duyduğumda, eğer biraz daha konuşursa sinir krizi geçireceğimi bildiğimden Oğuza hitaben konuştum.

"Oğuz beni Arel'in yanına götürür müsün lütfen ?" Dedim ve kilidini açtığı arabaya bindim. Oğuz da beni onaylamıştı zaten.

ZEMHERİ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin