51-Prenses..

54.3K 3.1K 198
                                    

Akşam yemeği için üstüme doğru düzgün şeyler giyinip çıktım.Can az önce yiyip tekrar uyumuştu.Tembel şey.Kıkırdadım.Merdivenlerden aşağı indim ve salona doğru yürüdüm.Mert telefonla konuşuyordu ve sıkıntılı bir hali vardı.İkili koltuğa oturdum.

"Peki,tamam.Yarın..... İyi akşamlar."

Oflayarak karşımdaki ikili koltuğa oturdu.Ona baktım.

"Ne oldu?"

Ofladı.

"Yarın bir gece kalmalığına Mardine gideceğiz."

"Neden?"

"Babamla annemin eşyaları.İçinde almak istediğimiz önemli şeyler varsa alacağız.Sonra mobilyaların üstüne çarşaf örtecek,kapıların hepsine kilit vuracağız.En son konağın kapılarına ve bahçe girişindeki demir parmaklıklı kapıya."

"Bütün evi kilitleyeceğiz yani?"

"Evet."

"Hmm.Anladım.."

"O eve girmek istemiyorum.Evin heryerinde bir anım var."

Bana baktı.

"Sadece bir gece kalacak.Sabah ilk uçakla geri geleceğiz"

"Semih?"

"O gitti.Şuan Malatyada."

"O neden Almanyaya veya başka bir ülkeye gitmedi?"

"Türkiyede işleri var.Neyse.Hadi yemek yiyelim."

Başımı sallayıp kalktım.Oda kalktı.Birlikte yemek salonuna yürürken ona baktım.Gözleri kararmıştı.Sonra başını bana çevirdi.Gülümsedi.

"Neden bana bakıyorsun?"

Koluna girdim ve omzuna başımı koydum.

"Sen üzülme tamammı?Sakın üzülme.Hep gül.Mutsuzluk sana yakışmıyor.Somurtma,üzülme,ağlama."

Benden ayrılıp başımı ellerinin arasına almıştı.Gözlerim yaşlanmıştı.

"Ağlama bebeğim.Ben üzgün değilim.Gerçekten.Sakın ağlama.Üzülme."

"Sen mutluysan bende mutluyum."

Dedim.Sarılıp alnını alnıma yasladı.Gözleride kapalıydı.Bende gözlerimi kapattım ve ona sarıldım.

"Seni seviyorum bebeğim.Seni çok seviyorum."

Güldüm.

"Bende kendimi severim.İyi kızımdır."

Güldü.

"Sen iyi bir kız değilsin."

"Neden?"

"Sen iyi bir annesin."

Güldüm.Oda haklı tabi.

"Ve iyi bir eşim."

Dedim işe egomu katarak.

"Evet öylesin."

Dedi fısıldayarak.Gülümsedim.Benim başım aşağıda onunki yukarıdaydı.Gözlerimi açtım.Onunda gözlerinin açık olduğu gördüm.Gözlerim bir ara istemsizce dudaklarına kaydı ama sonra hemen düzeldim.Ona tekrar baktığımda dudaklarıma bakıyordu.Belki oda gözlerini çevirir dedim içimden ama o çekilmek yerine dudaklarıma yapıştı.

Gözlerim açılırken onunki kapalıydı.Ellerimi saçlarına geçirip gözlerimi kapattım.Bende karşılık verdim.Belimden tutarak kendine bastırdı.Salonun ortasındaydık ve biri bizi görebilirdi.Tam ayrılalım biri görecek diye ağzımı açtım ama o yanlış anlayıp dilini ağzımın içine daldırdı.Dili ağzımın içinde geçerken bende karşılık veriyordum ama ayrılmamız gerekiyordu.Hafifçe ayrıldım.Nefes nefese kalmıştık.

"Biri görecek Mert.Hadi yemeğe gidelim."

"O zaman biri görmesin diye odamıza çıkalım karıcım"

Diyerek göz kırptı.Sapık!

Kızararak konuşmaya başladım.

"He mert he.Ben açım olmaz.Hem yarın için enerji toplamalıyız.Hadi beni bırak yemeğe gidelim."

Ellerini belimden çekmeye çalıştım ama sıkıca tutuyordu.

"E hadi Mert."

Güldü.

"Biraz kızaran yüzüne acaba daha ne kadar daha kızaracak diye bakmıştım."

Dahada kızarırken kahkaha attı.

"Mert kapa çeneni!Gülme!Ellerini çekmessen cimcik atarım kollarına!"

Gerçi kaslı kollarına pek işlemez ama denemeye değer!

"Denesene bi"

Sol koluna bütün gücümle cimcik attım.Yüzüne baktım.

"Acıyorsa içinde tutmana gerek yok.Omzumda ağlayabilirsin Mert."

Kahkaha attı.

"Mert deli gibi herşeye gülme be!

Yeter!"

"Beni aşkınızdan deli edipte sonra deli gibi gülme diyemessiniz prenses"..

Kuma?Hı hı nah.Where stories live. Discover now