20|

343 36 75
                                    

Hafta içi yeni bölümü atacağımı söyleyip şimdi atıyorum..😌
Bekleyeniniz var mıydı bilmiyorum ama var ise eğer çook çok üzgünüm😔

Neyse neyse~
Epey uzun bir bölüm oldu. Umarım beklediğinize değen de bir bölüm olmuştur.
İyi okumalar♡

✧*。
20| Bedenin benimki ile buluştuğunda kalbimin sesini tüm benliğinde duy.

••••••••••••~♪

Zhan ile olan konuşmamız çoktan bittiğinde, aklımda hala açıklanamayan düşünceler vardı. Onu yavaş yavaş tanıyor olsamda, bazı sırlar vardı benim bilmediğim. Ama isteğim şuydu ki; bu sırları öğrendiğim gün, benim hislerimi mahvetmemesiydi.

"Gidiyorum."
Zhan, ellerimin üzerinde, parmaklarını gezdirirken söyledi.

"Hemen mi?"

Parmakları üstünden, alt kısmına geçtiğinde, hafifçe tuttu ve elimi kendine doğru kaldırdı. Nemli dudaklarını, parmaklarımın kemikli kısmına yaklaştırdığında, ıslak bir öpücük kondurdu.

"Bu geceyi burada geçirme planında değilim güzelim~ Bu yüzden gidiyorum"
Dudaklarını, bana küçük bakışlar atarak ayırdı ve bunları söyledi.

Kafamı usulca sallarken tebessüm ettim. Çok geçmeden olduğu yerden kalkıp, montunu giydi. Onu kapıya ve ardından dışarıya kadar karşıladım. Apartmanın dış kısmına adımladığımızda, son kez bana baktı. Gülümsemelerimiz birbirine karıştığında o çoktan buradan uzaklaşmaya başlamıştı. Ve bende, bu karanlık gökyüzünün altından ayrılıp, iyi mi yoksa kötü mü bir gün geçirdiğimi anlamamış olan benliğimi sadece yatırıp dinlendirmek istedim. Tüm olumlu düşünceleri zihnimde tutup, diğerlerini bir kenara atarak da geldiğim yere geri ilerledim.

~
9.30

Aydınlanan havada, solmuş yapraklı ağaçların tepesinde eğlenen kuşların sesleri, gözlerimi açarken daha da hiddetleniyordu. Karın yaklaştığı şu havalarda kuşlar son kez buralarda böylesine mutlu pozlar sergiliyorlardı. Yakında gidecekleri düşüncesi ile gözlerimi ovuştururken, üstümdeki çarşafı bir kenara attım ve yerimden doğruldum. Yanımdaki ufak komidine uzanıp, oradaki telefonumu aldım. Yarı açık gözlerim ile bakmaya çalışırken, ana ekrandaki galeri klasörünü görmem üzerine dünkü olaylar aklıma geldi. İçinde pek de önemli olmayan fotoğrafların bulunduğu klasöre tıklayıp, belkide tek önemli olan şeye; son çektiğim fotoğrafı açtım ve bakındım.

-18.21-

Fotoğraftaki, tablonun ve o tablodaki saatin gösterdiği oklar çok tanıdıktı. İlk baktığımda dikkat etmemiştim, lakin bu oklar bu iki sayıyı gösteriyordu. Uzunca bir süre boş boş fotoğrafı inceledim. Bir yandan da düşündüm. Bu sayılar bilerek seçilmiş olabilirdi, veya olamazdı. Her şey tamamıyla iki şıktan oluşuyordu. Ya bu olan her şey birer tesadüftü, ya da komple planlanmıştı.

"Sikeyim!"

Düşünmekten kafayı yemeden hemen önce, zar zor açılan gözlerimi, pes edip telefonu aldığım yere geri fırlatırken kapattım. Pek sürmeyen kapalı gözlerim, telefonun titreme sesi ile tekrar açıldı. Oflayarak uzanıp, gelen çağrıyı onayladım.

"Günaydın dostum."
"Senin oralardayım. Müsaitsen geliyorum yanına."

Telefonun ardındaki ses Yang'a aitti.

"Ne arıyorsun buralarda?"

Bir yandan konuşup, bir yandan da yattığımda yerden kalkıp, ortalığı toplamaya başlamıştım.

Violinist | YizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin