Violinist | Yizhan

3|

3|Garip Hissiyat.

•••••••••••~♪

"Saat hakkında biraz bilgi alabilir miyim acaba?"

Sol önümden bana yaklaşan, ilk tanıştığım adamdan farklı orta, genç başka bir adam soruyu yöneltmişti.

Üzerinde düzgün bir takım elbise bulunsada, ütü kırışıklıkları vardı. Belliki tek başına yaşıyor ve ütü konusunda çok yetenekli sayıldığı söylenemezdi.

Genç onu süzdüğümü fark edince, yutkunarak pantolonunda bulunan kırışıklıkları elinin ters kısmı ile yukarı aşağı yaparak düzelmeye çalıştı.

Bakışlarımı adamın baldırlarından ayırıp, ufakça olan gözlerine diktim.

"Kimsin?" diye sordum.

"Müze görevlisiyim bayım."

Tahmin ettiğim gibi yanıt bekletmeden gelmişti.

"Elimde tuttuğum şu şey hakkında.."derken saati göreceği hizaya kaldırıp havada sallıyordum.

"Senin gibi birisine, bir şeyler anlatacağımı mı düşündün?"
"Bu kadar değersiz mi görüyorsun?"

Onu kışkırtmak için güzel giriş yapmıştım. Aralanmış dudaklarını kapatırken, başını hafif eğerek sırıttı.

"Değerli olsa müzeye vermek isteyeceğini hiç sanmıyorum bayım."

Yine tahmin ettiğim bir cevap.

"Ne biliyor musun?"
"Aslında haklısın."

Ters köşe cevabım ile adamın surat ifadesi değişmişti.

"Peki-"
"O zaman bu saat bende kalmaya devam etsin." dedim.

İstediği ama alamadığı saati gözüne sokarcasına daha fazla salladım.

Bana attığı sert bakışlara ithafen,
Kaşlarımı kaldırıp indirerek gülümsedim. Ardından arkama döndüm. Saati elimde bir havaya atıp bir tutarak ilerledim.

Arkamda olmasına rağmen bana sinirli olduğunu hissediyordum ve bu oldukça eğlenceliydi.

Yüzümde dinmeyen sırıtışla, saati cebime koydum ve kapıyı aralayıp dışarıya adımladım.

Kapıyı geri kapatıp önüme döneceğim sırada, karşımda aniden bir figür belirmesi beni bir anlık ürkütmüştü.

Dakikalar önce siyah keman hakkında benimle konuşan adamın ta kendisiydi önümdeki.

Kollarını birbirine bağlı şekilde, duvara yaslanmış dururken göz ucuyla, benim daha yeni içeride konuştuğum herifi seyrediyordu.

"Saat hakkında bir şey söylemedin..."

Yönelttiği soruyu anlamamazlıktan gelircesine,

"Hı?" dedim.

Bedenini yasladığı duvardan kendini çekerken, burnunun üst kısmını, serçe parmağının ucu ile sürterek, bana yaklaştı.