18|

377 43 72
                                    

Selamlar, başlamadan bir şeyler söylemek istiyorum lütfen okuyun.
Çok fazla kişi kitabın başlarını okuyup sonlarına doğru bıraktı, bunu su an okuyanlar bile anlamıştır eminim.. ve bende okuyucular, yorumlar ve oyların gitmesi ile bir kaç kez kitabı bırakmayı düşündüm. Fakat... Yazmayı seviyorum, Violinist'i seviyorum. Çoktan tüm olay örgüleri zihnimdeyken, bunu buraya aktarmamak üzerdi. Bu yüzden vazgeçtim bu düşünceden. İnanıyorum ki kitabımın tuttuğu ve sevildiği zamanlar gelecek. O zamana kadar sabır ile bekleyip yazmaya devam edeceğim.. bu yıl bitmeden ve benim sınavlarım gelmeden de kitabı finalleyeceğim.

Öhm evet bu kadardı :) sanırım epey de uzattım bsndödlkdjdödşd pardon pardon simdi okumaya geçebilirsiniz,
keyifli okumalar

✿✿✿✿✿~

18| Tablodaki tanıdık görüntü.

••••••••••••~♪

Soğuk yağmur damlaları ince ceketimden sızıp tenime temas ederken, kendimi ısıtmaya çalışırcasına ellerimi birbirine sürtüyordum. Damlalar her göz kapağıma vurduğunda kapatıyor ve geri açıp, karşımdaki ofisi izlemeye devam ediyordum.

Her ne kadar çok ağrı yapmasada, bacağımdan kaynaklı olan iznim hala sürüyordu. Yürümeye engel olmayan bir sızısı vardı. Yanımdaki küçük banka otururken, aklımı kurcalayan her şeye açıklık getirmek için burada olduğumu biliyordum. Yang, Zhan ve diğerlerini sorguya çekmeden, onlar hakkındakileri öğrenmek istiyordum.

Duvara doğru dönerek, telefonumdan saate baktım. İş çıkış vakti çoktan gelmişti. Ofisin kapılarından, dışarı adımlayanları görünce buna emin oldum ve hızla telefonu cebime iliştiririp, arkamdaki binanın yan, arazi kısmına ilerledim. Kendimi gizlerken, çaktırmadan olduğum yerden, ofisten çıkanların arasında zhan'ı arıyordum.

Ellerini cebine sokarken, kapının ardından çıkan, siyah takım elbiseli ve üstünde, giydiği koyu renkli, uzun bir kaban olan adamın Zhan olduğunu fark ettiğimde, kendimi hazırladım. Merdivenlerden indi ve büyük caddenin solundan, seri adımlar ile yürümeye başladı. Biraz uzaklaştığında, bulunduğum yerden çıktım ve onu takibe koyuldum. Bir kaç metre önümden ilerlerken, kapattığım kafamı, beni fark etmemesi için yere eğmiştim. Yağmur damlaları, siyah saçlarının uçlarından yere süzülüyor, Zhan ise başına temas eden soğukluğu umursamadan devam ediyordu.

Sıklıkla sağına ve soluna bakınsada, hiç arkasına dönmeden yürüyordu ve bu benim için avantajlı bir durumu oluşturuyordu. Kalabalık caddenin karşısına geçmek için, ışıkların altında durup beklemeye koyuldu. Yayalar için olan ışık bir süre sonra sarıya döndü. Zhan kendini yürümek için hazırlamışken, sağından koşarak gelen ufaklığın, su birikintisine hızla basması, suyun zhan'ın bacağına sıçramasına sebep oldu. Zhan önce ıslanan bacağına sonra küçüğe baktığında, çocuk afallayarak olduğu yerde bekledi.

Ürpermis bakışlara sahip olan çocuk, Zhan'a bakmaktan kaçınıyordu. Bedeni titrerken, kafası yere eğikti. Zhan hafif eğilip küçüğün suratını yerden kaldırıp kendine bakmasını sağladı. Çocuk gördüğü bakışların ardından, ağlayarak hızla kaçıp, uzaklaşmıştı. Hafif bir ıslaklık için çocuğun bu denli ürkek olması ve pişmanlık duygusunu hissetmesi bana oldukça garip geldi. Belkide... Ufaklığın bu davranışlarının sebebi bir pişmanlık değilde, Zhan'ın bakışları olabilir miydi?
Bana huzur veren bakışlar bir çocuğu korkutmuş olabilir miydi?

Kaldırımın köşesine dalıp gitmişken Zhan'ın çoktan adımlamaya başladığını fark etmemiştim. Hızla onu takibe yeniden başladım. Aradan geçen dakikalar sonucunda, evlerin daha gevşek yerleştiği bir yere geldik. İlk bakışta, buranın zengin bir güzergah olduğu anlaşılıyordu. Markalı arabalar da oldukça yoğundu. Bu gösterişli makinelerin aralarından ilerlemeye devam ederken, evlerin renkli ve güzel olan biçimlerinden gözlerimi alamıyordum. Büyük ihtimal onun da böyle bir eve sahip olduğunu düşündüm. Benim daha önce hiç bu şekilde bir evim olmamıştı.

Violinist | YizhanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin