1. Bölüm: Gülümsemek

1K 114 42
                                    

Bir haftadır onu aramadığım yer kalmamıştı. Benim yaşlarımda olduğunu düşünüyordum ama üniversitenin hiçbir yerinde ona dair bir iz yoktu. Tek bildiğim şeyin yüzü ve ismi olması bana hiç yardımcı olmamıştı. Bu yüzden sanırım pes ediyordum.

"Seungmin, sen iyi olduğuna emin misin?"

Bu ses en yakın arkadaşım Felix'e aitti. Herkese oynayabilirdim ama ona asla. Duygularımın olmadığını fark eden ilk ve tek kişiydi. Bir çok kez benim için uğraşsa da psikoloğa gitmek istemiyordum. Çünkü çıkacak sonuçlar babamı daha çok yıpratabilirdi ve bunu istediğimi sanmıyordum. Neyseki Felix fazla anlayışlı bir insandı. Empati denilen şey onda bolca bulunuyordu.

"İyiyim dedim ya." Deyip gülümsedim.

Dudaklarıma bir kere vurarak "Sahte sahte gülümseme bana. Dersleri bile dinlemedin. Neyi taktın kafana bu kadar?" Diye söylendi.

"Hiçbir şeyi." Dedim ifadesiz yüzümle. Duygularınız olmadığında kolayca yalan söyleyebiliyordunuz.

"Vay be! Seni bilmesem ciddi olacağını düşünecektim. Şimdi bana gerçeği söyle." Tabi o yemiyordu.

"Ben bir şeyler hissettim." Dedim pat diye. Daha fazla yalan söylersem daha çok başımın etini yiyecekti çünkü.

"Ne!? Ne hissettin peki?" Heyecanla bağırdığında etrafa kısa bir göz attım. Koluna sert olmayacak şekilde vururken "Biraz sessiz olsana!" Diye tısladım.

Dudaklarını büzdüğünde konuşmaya devam ettim. "Tam olarak ne hissettiğimi bilmiyorum. Kalbim çok hızlıydı ve donmuş gibiydim. Gözlerimi başka yere de çekemiyordum. Tabi o gidene kadar."

Kaşlarını çattıktan sonra "Bir dakika... Bana olayı detaylıca anlatabilir misin?" Dedi.

Derin bir nefes vererek anlatmaya başladım. "Dışarı çıkmıştım. İnsanları seyrediyordum yine. Sonra biriyle sertçe çarpıştık ve yere düştüm."

"Bir yerine bir şey oldu mu?" Diye sordu merakla. Anında kolumu tuttuğumda "Kolunu göster." Dedi kesin bir şekilde.

"Küçük bir sıyrık. Bir şey yok." Yalan söylüyordum. Çok kötü soyulmuştu ve üstüne pansuman yapmadığım için biraz iltihap kapmıştı ama daha büyük yaralarım olduğu için çok takmamıştım.

Daha ne olduğunu söylemeden hemen azarlamaya başlamıştı. "Ben biliyorum senin küçük sıyrıklarını. Göster çabuk kolunu."

"Tanrım! Seninle baş edilmez." Deyip kolumu açtım.

Kolumu açtığım anda saydırmaya başladı. "Seungmin, bu ne tanrı aşkına! Koluna pansuman yaptırmadın değil mi!? Aptal mısın sen?"

Koluma küçük bir bakış attığımda iltihap kaptığını gördüm. Hemen geri kapattığımda bana kötü kötü bakmaya başladı. "Merak etme bir kaç güne gider."

"Bir kaç güne gider diyor hala ya! Kalk revire gidiyoruz. Orada anlatırsın devamını." Deyip diğer kolumdan tutup beni çekti.

"Ama-" desem de onu durduramayacağımı biliyordum. Bu yüzden direnmeyi kestim.

~~~

"Senin aşık olma ihtimalin yüzde kaç?" Diye tek kaşını kaldırarak sordu Felix. Hala revirdeydik ve açıkcası burayı sevmiyordum. Bir acı belirtisi vermediğim için hemşireler bana öcü görmüş gibi bakıyorlardı.

"Saçmalama Lix. İlk kez bir şeyler hissediyorum. Kalbimin hızlı atması sence de normal değil mi?" Deyip sarılı kolumun üstüne gömleğimi kapattım.

"İlk kez hissettiğin bir duygunun ne olduğunu nasıl bilebilirsin ki?" Dedi imayla.

Gözlerimi devirip ayağa kalktım. O da komutu almış olacak ki benimle ayağa kalktı ve revirden çıktık. "İsmi neydi çocuğun?"

"Hyunjin."

"Vay be! İsmini bile unutmamışsın."

Gözlerimi devirdim. "Kes şunu."

Bir anda aklına bir şey gelmiş olacak ki beni durdurdu. "Benim bir dans kursuna yazıldığımı hatırlıyor musun?" Yavaşça başımı salladığımda devam etti. "Orada da bir Hyunjin var ve düşündüm de sizin çarpıştığınız zaman benim kurs zamanıma denk geliyor."

Onu biraz ittirerek "Saçmalama, Dünya'da bir sürü Hyunjin var. Sence o olma ihtimali yüzde kaç?" Dedim.

"Bin beş yüz!" Diye bağırdı bir anda. "Çünkü o gün Jisung ve Hyunjin koşarak gelmişti kursa. Yanındaki çocuğun yüzünü hatırlıyor musun?"

Yüzümü buruşturdum. "Birincisi bağırmayı kes, ikincisi ise hayır görmedim. Sana başka bir şeye odaklanamadığımı söylemiştim."

"O zaman benimle birlikte kursa gelirsen o olup olmadığını anlayabiliriz." Kolunu koluma geçirip konuşmaya devam etti. "Hem senin içinde biraz değişiklik olur."

"Peki." Dedim ifadesizce. Rütin işlerimi bir günlüğüne erteleyebilirdim.

~~~

Kursun önüne geldiğimizde etrafa küçük bir göz attım. Tabelanın üstünde renkli harflerle Lee Know yazıyordu.

Felix beni içeriye çekiştirdiğinde onu takip ettim. İçerisi ise daha yaratıcıydı. Duvarlar rengarenk süslenmişti. Tavandan sarkan lambalar ortama uyumu çok güzel sağlıyordu.

"Oo Felix, sonunda gelebildin." Sesin geldiği tarafa döndüğümde kahverengi saçlarını yukarı toplamış bir çocuk yanımıza geliyordu.

"Sana da merhaba Minho hyung. Diğerleri yok mu?" Diye sordu Felix merakla.

"Buradayız Lixie~" tanıdık sesi duyduğumda anında gözlerim büyüdü. Tanıdık beden gülümseyerek yanımıza geldi ve Felix'e sıkıca sarıldı.

Yine aynı şey oluyordu. Kaskatı kesilmiştim ve kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu. Her hareketini ilgiyle izlemeye devam ediyordum. Gözleri bana kaydı. Kaşları şaşkınlıkla kalktı ilk önce. Sonra hemen samimi gülümsemesi yüzüne oturdu. Gözlerindeki yıldızları gördüğümde çok korkunç bir şey oldu.

Gülümsedim.

~~~

Bölüm kısa oldu biraz ;(

Йой! Нажаль, це зображення не відповідає нашим правилам. Щоб продовжити публікацію, будь ласка, видаліть його або завантажте інше.

Bölüm kısa oldu biraz ;(

Neyse hyunjin'i böyle hayal edin

Excitement °Hyunmin° ✓Where stories live. Discover now