13. Bölüm : Boom Clap

522 81 26
                                    

Sabah olduğunu anlamamı sağlayan kuş cıvıltıları ile gözlerimi açtım. İlk gördüğüm şey odamdaki yıldızlar değil de Hyunjin'in tavanındaki Güneş ve etrafındaki gezegenler olmuştu. Kafamı yana çevirdiğimde Hyunjin'in hala uyuduğunu gördüm. İşte şimdi yıldızlarıma bakıyordum.

Bedenimi de ondan tarafa çevirip yüzünü incelemek için rahat bir pozisyona geçtim. Dolgun dudakları öne çıkmış gözünün altındaki ben ise varlığını daha çok ortaya koymuş gibiydi. Bir insan aynı anda hem güzel hem de yakışıklı olabilir miydi? Sanırım bu sorunun cevabı Hyunjin'di. Kesinlikle eşsiz bir yüzü vardı. Karakteri hakkında konuşmama bile gerek yoktu. Başından beri bana yardımcı olmaya çalışıyor ve asla bıkmıyordu.

Ben dalıp gitmişken o gözlerini aralamış ve benim gibi yüzümü incelemeye başlamıştı. "İşte Güneş şimdi doğdu. Günaydın~"

Uyanır uyanmaz bana iltifat etmesine mi yoksa boğuk sesini aegyolu bir şekilde kullanmasına mı şaşırsaydım bilememiştim. Bu yüzden ikisini de yapmayıp sadece gülümsedim. "Sana ve yıldızlarına da günaydın Hyunjin~"

Bu sefer şaşırma sırası ondaydı. Gözleri şaşkınlıkla biraz açılırken gülümsemem istemsice büyüyordu. Bugün her zamankinden daha enerjiktim ve gerçekten gülümsememe sebep olan çocuk da yanımdaydı. Yani doğal olarak da biraz arsızdım.

Uzun sessizliği bozarak gözünün altındaki bene parmağımı dokundurup konuşmaya başladım. "Benin çok tatlı."

"Diyene bak. Seninki benimkinden daha tatlı." Onun parmağı da benim yanağımdaki bene gitmiş ve gülümsemeye başlamıştı.

"Seninki sen ile bir bütün gibi ama..." Dedim dudaklarımı büzerken. Anlık olarak gözleri dudaklarıma kaymış sonra hemen bakışlarını geri çekmişti. "Olabilir ama yüzünün düz olmasındansa seni sen yapan bir iz olması daha iyidir."

Elim ile hala benini okşarken "Bir insanın bedeninde yer alan benler en çok öpüldüğü yerler oluyormuş biliyor musun?" Dedim.

"Öyle mi?" Dedi ve elini çeneme indirip orayı okşamaya başladı. Bu sırada biraz yaklaşıp dudaklarını benime değdirdi. Kalbimin son sürat atması ve beninin üstündeki parmağımın titremesi ile elimi geri çektim.

Yaptığı şeyden sonra yataktan kalkmıştı. Ben ise şu an öylece kalmıştım. Şaşkınlığım büyük bir gülümsemeye dönüşürken elimi benimin üstüne götürmemek için zor tutuyordum. "Bu da neydi?"

"Uhmm Günaydın öpücüğü. Hem de en çok öpüldüğün yerden." Odasında yer alan banyoya doğru ilerlerken bağırdım.

"Ama bu haksızlık! O zaman ben de seni öpeceğim." Dediğim şeyle duraksarken ben de dediğim şeyi daha yeni fark etmiştim. "Boş-"

"Gel öp." Deyip kafasını öne uzattı. İlk önce ne yapacağımı bilmeyerek sadece bakmakla yetindim. Sonunda midemdeki tatlı ağrı ile ayağa kalktım ve banyo kapısının önünde bekleyen Hyunjin'e yaklaştım. Gözlerini kapatmış bir şekilde beni bekliyordu. İlk dudaklarımı birbirine bastırıp kendimi sakinleştirmeye çalışsam da olmuyordu. Sonunda dayanamayıp dudaklarımı benine bastırdım. Bir kaç saniye bekledikten sonra geri çekilmem ile gülümseyen yüzü kadrajıma girmişti.

Bir şey demeden banyoya girdiğinde ben de hemen üstümü değiştirdim. Odaya geri döndüğünde birlikte mutfağa ilerledik. Hizmetçilerle konuştuktan sonra yanıma gelip beni masaya yönlendirmişti. "Kahvaltıdan sonra ne yapmak istersin?"

"Aslında eve dönsem iyi olur. Babamla konuşmam gerekiyor ama istersen başka bir zaman yine senin için boş olurum." Dedim ve gülümsedim. Bu sırada hizmetçiler masayı hazırlamaya başlamıştı.

Excitement °Hyunmin° ✓Where stories live. Discover now