14. Bölüm : Pikachu 🙂

505 74 16
                                    

Babam ile konuştuktan sonra kendimi çok rahat hissetmiştim. Aramızda hiçbir sırrın olmaması da iyi hissettirmişti. O bana iş gezisinde ne yaptığını anlatırken ben de ona Hyunjin ile yaptığımız şeyleri teker teker anlatmıştım. Kısacası bütün günümüzü konuşarak geçirmiştik.

"Hey, Seungmin! Bekle!" Koridorda yankılanan kalın sese gözlerimi devirdim ve etrafta Bay Kang geziyor mu diye kontrol ettim. Neyse ki etrafta herhangi bir öğretmen dolaşmıyordu.

Felix koşturarak yanımda bitince kafasına sert olmayacak bir şekilde vurup "Hocaların radarına yakalanayım diye bilerek mi yapıyorsun anlamıyorum ki?" Diye söylendim.

Hemen elini kafasına çıkarttıp vurduğum yeri ovarken "Yüzüğün beynime girdi sanırım Seungmin. Hem hayırdır yüzük müzük? Hyunjin evlenme teklifi falan mı etti yoksa?" Diye söylendi.

Anında kaşlarım çatılırken "Ne alaka gerizekalı? Takasım geldi taktım." Dedim. Aslında elimdeki yüzük anneme aitti. Dün sakladığım yerden bulup çıkarmıştım. Düz bir yüzük olsa da elimde zarif bir şekilde duruyordu.

Hemen üzgün bir yüz ifadesi takınıp duygu sömürüsü yapmaya başladı. "Üzdün be Pikachu. Evlendiğinizde haber vermeyi unutma bari."

Yüzümü buruşturup "Pikachu mu? Hem asıl sen bana haber ver." Dedim. Bence yeterince haklıydım. Chan bana yaptıkları her şeyi anlatırken Felix hiçbir şey anlatmıyordu.

Gözleriyle üstümü işaret ettiğinde giydiklerimi kontrol ettim. Sarı Simpsonslu kapşonlumu giymiştim. Altımda da mavi bir kot vardı. "Şarı çiyan demek absürt kaçar diye düşündüm. Pikachu sana daha çok uydu. İkiniz de tatlı ve huysuzsunuz."

"Sensin huysuz." Diye homurdandım.

Felix'in kaşları çatılırken biraz önüme geçmiş ve geri geri yürümeye başlamıştı. "Trip mi atıyorsun yoksa sen bana?"

"Hayır sadece kırgınım çünkü bana hiçbir şey anlatmıyorsun. Her şeyi Chan hyungdan dinliyorum."

"Kırgın mısın?"

"Evet."

"Kırgınım dedin değil mi?"

"Evet."

"Bana kırgınsın yani?"

"Evet Felix, Evet!"

Kızgın bakışlarını bana yollayıp ellerini omuzlarıma koyarak beni durdurmuştu. "Ya sana ilk hissettirdiğim duygu neden kırgınlık!?"

Omuzlarımı silktim. "Bilmem. Senin sorunun." Bu tavırlarım da ona karşı bir ilkti. Gerçi benim için de bir ilkti. Sanki kalbim böyle yapmam için beni zorluyordu.

"Ne yaparsam beni affedersiniz peki Kim Seungminshi?" Saygı ifadeleri kullanması ile kıkırdamami tutamamıştım. "İki tane elma şekerine barışırım."

Felix önümde abartılı bir şekilde eğilirken "Pekala istediğiniz elma şekeri olsun. Lee Felixshi hemen size getirecek." Dedi.

Alayla "Eminim hemen getirebilirsin Yongbokshi." Dedim. Bizim bile Hyunjin ile bulana kadar canımız çıkmıştı. Elma şekerinin e'sini bilmeyen Felix mi hemen bulacaktı? Sanmam.

Yolun geri kalanını da yürümeye başladığımızda havadan sudan konuşuyorduk. Felix arada gözlerimin duyguyla parladığını söylüyordu. Böyle derken onun gözleri de sevinçle parlıyordu ama haberi yoktu. Benim için bu kadar sevinmesi mutlu ediyordu beni. Sevgisini hissediyordum.

Ansızın belimde hissettiğim kollar ile kaşlarım çatılırken omzuma da çenesini yaslamıştı biri. Kafamı biraz yana çevirdiğimde Hyunjin'i görmem ile çatılan kaşlarım düzelmişti fakst diğer yandan da kalbime bir ağrı binmişti. "Ne yapıyorsunuz bakalım?"

"Kafeteryaya gidiyorduk da senin burada ne işin var?" Felix'in kaşları alayla havaya kalkarken ona vurmamak için kendimi zor tutuyordum. İlk karşılaşmamızı saymazsak bu üçümüzün ilk kez bir arada oluşuydu. Onda da Felix mal mal ima yapıyordu.

Arkamdan geri çekilip kolunu omzuma attı. "Derslerim bitti ben de Seungmin'i göreyim dedim."

Felix yüzünü buruşturup önüne dönerken benim kalbimdeki kan hücreleri birbirine girmeye başlamıştı. "Çok açık sözlüsün."

Hyunjin Felix'in dediğine omuz silktikten sonra ben konuşmaya başladım. "Bize katılmak ister misin?"

Hyunjin heyecanla kafasını sallarken "Evet ama Jisung'u da çağırmam gerekiyor. Yoksa onu sattığım için bana trip atıcak." Dedi.

Ben onu onayladığımda Jisung'a mesaj atmak için telefonunu çıkarırken Felix "Birileri gibi..." Diye mırıldanmıştı. Hyunjin'e çaktırmadan Felix'in tikine dokunduğumda ban küfrederek önden yürümeye başladı.

"Ne oldu?" Diye sordu Hyunjin. Omuzlarımi silkip "Bilmiyorum." Dedim. Bir yandan da çaktırmadan sırıtıyordum.

Yemeklerimizi alıp bir masaya yerleştiğimizde bir kaç dakika sonra Jisung da bize katılmıştı. Hyunjin konuşurken onu dikkatli bir şekilde izliyordum. Bu sandığınız üzere biraz fazla fark ediliyor olmalıydı ki Felix ikide bir bacağımı çimdikliyordu. En son ona kötü bir bakış attığımda dil çıkarmış ve yapmayı bırakmıştı.

Şimdi de telefonuyla uğraşmaya başlamıştı. Bir kaç saniye sonra kafasını kaldırdı. "Chan hyung çağırıyor beni. Gideyim ben."

Ona kafamı salladığımda aynı zamanda da Jisung konustu. "Beni de Minho hyung çağırıyor. Siz çifte kumrulara iyi eğlenceler." Jisung elini Felix'e uzattığında Felix hemen eline vurarak bize sırıtmış ve ikisi de koşturarak uzaklaşmıştı.

Hyunjin gülümseyerek içeceğinden bir yudum aldı. "Bilerek planladıklarına kalıbımı basarım."

"Ben de." Diye mırıldandım duyabileceği şekilde.

Masadaki dağınıklığımızı topladıktan sonra Hyunjin "Ee ne yapalım?" Diye sordu.

Elimi saçlarıma daldırırken aklıma gelen ilk şeyi söyledim. "Aslında projem bitmedi ve sen de gayet iyi yardımcı oluyordun." Kabul ederse işime gelirdi çünkü ellerim yaparken ağrımaya başlamıştı artık.

Hyunjin sırıtıp yine kolunu omzuma atarken "Oh bu sanırım 'Bana yardım etmek zorundasın köle!'nin başka bir versiyonu." Dedi.

"Sanırım öyle." Deyip kıkırdadım. Böylece sınıfta kalan projemi almış ve bizim eve gitmiştik. Gün daha yeni başlıyormuş gibi hissediyorum.

~~~

Geçiş bölümü🥰

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Geçiş bölümü🥰

Excitement °Hyunmin° ✓Where stories live. Discover now