6. Bölüm : Özel hissetiriyor

691 87 20
                                    

Gözlerimi açtığımda gördüğüm yıldızlarla bir kaç saniye öylece bakıştık. Düşünceler yavaş yavaş beynime doluşmaya başlayınca derin bir nefes verdim. Bana efsane demişti. Ayrıca yıldızlara bakınca dolaylı yoldan onu düşünebileceğimi de söylemişti. Ve şimdi ne mi yapıyordum? Evet, kesinlikle onu düşünüyordum.

"Ah tanrım! Başım ağrıyor!" Diye bağırarak yatağımdan kalktım. Bütün gece boyunca film izlemek dışında her şeyi yapmıştık. Yani daha doğrusu Felix ve Chan yapmıştı. Ben ise deli bağırışmaların arasında film izlemeye çalışıyordum. Birlikte olunca sarhoş gibi takılmaları ve bunu sorun etmemeleri güzeldi fakat onların açısından. Benim açımdan ise gürültüden başka bir şey değildi. Daha katlanamayacağımı düşünerek kaş ve göz arasında aralarından kaçmıştım.

Mutfağa girdiğimde hizmetçimiz beni güler yüzüyle karşıladı. "Günaydın küçük bey. Bir isteğiniz var mı?"

"Su ve ağrı kesici olabilir." Dedim ben de gülümserken.

Hemen yüzü telaşa büründü. "Bir şeyiniz yok ya?" Deyip elini anlıma bastırdı.

"Merak etmeyin, turp gibiyim. Sadece dün biraz fazla gürültüye maruz kaldım sanırım. Ondan başım ağrıyor." Bu kadın her zaman ikinci annemdi. Annem bana nasıl davranıyorsa o da saygılı versiyonunda davranıyordu.

"İyi bakalım." Deyip hemen isteğimi yerine getirmek için dolaplara yöneldi. İlaç ve su ile geri döndüğünde "Yemekten sonra içersin ilacını. Şimdi suyunu iç. Kahvaltınız hazır zaten. Ben gidip diğerlerini uyandırayım."

Tam harekete geçecek iken onu durdurdum. "Ben uyandırırım efendim. İsterseniz kahvaltıda bize katılabilirsiniz."

"Teşekkürler ama ben çoktan yemek yedim. Size afiyet olsun." Dedi ve gülümseyerek yanımdan uzaklaştı. Bu kadına her seferinde hayran kalıyordum sanırım. Sabahın köründe kalkıp hiç ses çıkartmadan işlerini halledebiliyordu ya da ben duymuyordum.

Oturma odasına girdiğimde koltukta birbirlerine ahtapot gibi sarılmış kuzenim ve arkadaşımı gördüm. Chan'ın omzunu sertçe parmaklarken "Hadi kalkın! Kahvaltı yapacağız. Okula da gideceğim daha."

Bir kaç homurdanmadan sonra ikisi de utangaçca kalktı ve yüzlerini yıkamak için salondan çıktılar. Ben de mutfağa geçip onları beklemeye karar verdim. Bir kaç dakika sonra geldiklerinde yine gülüşmeye başlamışlardı. Bu yaşam enerjisi onlara çok fazlaydı.

"Okulda ne yapacaksın Seungmin?" Diye sordu Chan hyung. Normalde bugün dersim olmadığını o da biliyordu.

"Bay Kang benden poster istemişti. Onu götüreceğim." Dedim umursamazca.

"Bay Kang'ın sana olan güveni gözlerimi yaşartıyor gerçekten. Beni gördüğünde gözleriyle resmen öldürüyor beni." Deyip olduğu yerde titredi Felix.

İğneleyici bir şekilde konuşmaya başladım. "Belki de koridorda bağıra bağıra konustuğun için sana sinirleniyordur ne dersin?"

Hemen gözlerini devirdi. "Aman, ne alaka? Mutluluğumu da mı paylaşmayacağım?"

Onunla laf dalaşına girerek yorulmayı göze alamayacağımdan sadece baygın bakışlar attım. Kahvaltım bittikten sonra hemen ayaklanıp odama ilerledim. Beyaz bir tişört ve üstüne siyah ceket giydim ve altıma kot pantolon giydikten sonra posteri de alıp odamdan çıktım.

"Ben çıkıyorum!" Diye bağırdım. Geri dönüş alınca çok beklemeden evden çıktım. Üniversite otobüsüne bindikten sonra kulaklıklarımı çıkartıp rasgele bir şarkı açtım. Zengin bir insan olabilirdim ama otobüsle yolculuk yapmak her zaman ilk tercihim olmuştu. Gösteriş meraklısı biri değildim zaten.

Otobüs bir kaç dakikalık yolculuğun ardından durduğunda sakince indim. Karşımdaki Fen fakültesine bakarken hemen arkasında kalan Konservatuar'ı görünce gözlerim bir kaç saniye orada takıldı. Ne bekliyordum hiç bilmiyorum ama üç dakika orada öylece beklediğime yemin bile edebilirdim.

Fakületeye girdikten sonra üst katlarda yer alan Astronomi ve Uzay Bilimlerine ayrılan koridora girdim. Bizim bölümün hemen karşısında da Kimya bölümü yer alıyordu.

Bir kaç saniye ilerledikten sonra sonunda Bay Kang'ın odasının önündeydim. Bir kaç kez tıktıkladıktan sonra "Gir!" Sesiyle içeriye girdim. Bir kaç dakikalık muhabbetin ardından posteri bıraktım ve odadan çıktım.

Bir kaç saniye olduğum yerde düşünmeye başladım. Eve gitmek gibi bir niyetim yoktu. Daha yeni çıkmışken hemen eve gitmek istemiyordum.

Koridorda bildirim sesi yankılanınca telefonumu açıp ne olduğuna baktım.

+82xxx xxx xxxx:
Seungmin~ah benim Hyunjin
Numaranı Felix'den aldım ^^
Sana bir şey göstermek istiyorum lütfen Konservatuar'ın konser salonuna gelir misin?

Onu onaylayan bir mesaj attıktan sonra fakülteden çıkmak için hareketlendim. Hem ne göstereceğini merak etmiştim hem de eve gitmemek için bahane arıyordum zaten.

Konser salonuna girdiğimde ışıkların sadece sahneyi aydınlattığını gördüm. Hemen ön koltuklarda da bir kaç kişi oturuyordu. Hyunjin'in beni fark edeceğini düşünerek ben de koltuklardan birine oturdum. Bu sırada sahnede tanıdık bir melodi çalmaya başladı. Kafamı oraya çevirdiğimde Hyunjin'i gördüm. Dans ettiğini biliyordum ama şarkı da mı söylüyordu?

"Sadece ilgi istiyorsun, Kalbimi istemiyorsun.
Yeni birisiyle beraberken benimle olma düşüncesinden belkide nefret ediyorsun.
Evet, sadece ilgi istiyorsun, Başlangıçtan beri biliyordum
Seni asla atlatamayacağımı kesinleştiriyorsun sadece"

Gözleri beni yakaladığında göz kırptığına yemin edebilirdim. Peki bu neden benim kalbimi bu kadar hızlandırmıştı? Hareketleri ve yüz ifadeleri o kadar doğaldı ki şarkıyı yaşadığını hissedebiliyordunuz. Şu anda karşımda en parlak yıldız gözlerimi kamaştırmadan ama aynı zamanda beni hipnoz ederek dans ediyordu ve ben bu görüntüye şahit olduğum için çok şanslı olmalıydım.

Şarkı bittikten sonra hala olduğum yerdeydim. Hyunjin hocaları olduğunu tahmin ettiğim kişiyle konuştuktan sonda yanıma geldi. Bu sırada sahnede başka bir şarkı çalmaya başlamıştı.

"Nasıl beğendin mi?" Diye sordu yanıma otururken.

"Harikaydı..." Hayran olmuş sesimi engelleyemiyordum. Onunla birlikteyken kontrolüm dışı şeyler gerçekleşmesi beni sinir ediyordu.

"Bu özel hissettiriyor." Dedi bir anda.

"Ne?"

"Herkese duygusuzca bakan biri benimle konuşurken sanki gözleri parıldıyor ama bir yandan da sinir bozucu çünkü bütün insanlara duygularını göstermeni isterdim." O an konuştukları o kadar karmaşık gelmişti ki bir daha beynimde tekrarlamıştım.

"Özelsin zaten." Dedim. Bu sefer kendimi tutamayacağımı bilerek konuşuyordum. "Özel de hissetmelisin çünkü duygularımı canlandırabilen tek kişisin. Sana bakarken yörüngemde yer alan her bir gezegene kış mevsimi geliyor sanki."

"Güneşini söndürdüğümü mü düşünüyorsun?"

"Hayır, gezegenlerim de sana benim gibi hayranca bakıyorlar. Onlara kızsam bile asla beni takmıyorlar. Çünkü herkes bu özel insanın güzelliğine kapılmış."

~~~

Doğaçlama ilerliyorum o yüzden ne yazdım ne ettim hicbir fikrim yok

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Doğaçlama ilerliyorum o yüzden ne yazdım ne ettim hicbir fikrim yok

Excitement °Hyunmin° ✓Where stories live. Discover now