Kabuslarım

14K 561 279
                                    

Sabahları babamla kahvaltı yapmaya o kadar çok alışmıştım ki bir türlü onsuz bir sofrada kendimi kahvaltı yapıyormuş gibi hissedemiyordum. Annem günden güne toparlanıyor ve teyzem de sanki evi yokmuş gibi bizimle yaşamaya devam ediyordu. Bu biraz canımı sıkıyordu. Onu hergün evimde görmek ve benden hayatımın sırrını sakladığını bilmek çok rahatsız ediciydi. Bir de üstüne gercekten de teyzemmiş gibi davrandığında evden çıkıp gitmek istiyordum.

Mazerun'la konuştuğumuzdan beri 3 hafta geçmişti. Sedef'le Mazerun'u o kadar çok merak ediyordum ki hergün Sedef'in telefonuna birsürü sesli mesaj bırakıyordum. Her gece Mazerun'u ümitsizce gelmesi için çağırıyordum. Ne Mazerun'dan ne de Sedef'in hiçbir haber alamıyordum. Evlerine iki kez uğramıştım ama kapıyı açan olmamıştı. Evet; itiraf ediyorum, hem dostum Sedef'i hem de kapkara gözleriyle kalbimde büyük bir delik açan Mazerun'u deli gibi özlemiştim. Ve onların başına birsey gelirse bir acıyı daha kaldıramazdı yüreğim.

O gece normalde yapmadığım birşey yapmak istemiştim. Uyumadan önce odamın kapısını kitledim. Niye öyle birşey yaptığıma hâlâ anlam veremiyorum ama o gece kapımı kitlemek istemiştim. Belki de kimsenin olmadığı büyük bir sessizlikte kendimle başbaşa kalmak istemiştim. Uykuya daldıktan iki saat sonra bazı seslerden dolayı uyandım. Babam yanı başımda oturmuş saçlarımı okşuyordu. Onun öldüğünü bile bile saçlarımı okşamasına izin verdim. Birşeyler konuşmak istedim sesim çıkmadı. Elleri buz gibiydi,gözleriyse çok soğuktu. Sanki babam değil de yabancı birisi yanıbaşımda duruyordu. Birden saçlarımı bırakıp ayağa kalktı. Bilmediğim bazı kelimeler söyleyip yüzüme iyice yaklaştı. O an nefesim kesildi,kalbim korkudan çok hızlı atıyordu. Gözleri kapkara olmuştu. Yüzündeki deri gittikçe soyuluyordu. Gözümü kapatıp içimden 10'a kadar saydım. Gözlerimi açtığımda çok yüksek bir sesle

"El Marid" diyerek bir anda kayboldu.

Uykudaydım, uyanamıyordum. Anahtarı çevirmeye çalıştım ama odamı bir türlü açamıyordum. Ensemde soluk alıp verme sesleri geliyor ve gittikçe yükseliyordu. Birden elimi cebime attım. Yedek anahtarı cebime attığımı hatırladım, hemen öbür anahtarı çıkarıp bunu taktım, kapıyı açıp odadan çıktım ve annemin yanına gittim. Sesim yoktu, çıkmıyordu. Elimle onu uyandırmaya çalıştım. Yüzünü döndürdüğümde karşımda ağzından yüzünden kurtlar çıkan her tarafı çürümüş bir kadın vardı. Korkudan mahvolmuş bir şekilde teyzem bulmaya gittim. Teyzem karşımda genç kızlık haliyle duruyordu. Karnında bir bebekle bana bakıyordu. Gülüşü öyle ürkütücüydü ki korkudan elim ayağım titremeye başlamıştı. Nasıl uyanacaktım bilmiyordum ama daha önceden Mazerun geldiğinde yaptığım şey aklıma geldi. Hemen odama koşup el aynamı elime aldım. Kendime bakıp:

"Uyan!" diye bağırdım.

O anda hiç çıkmayan sesim öyle bir duyuldu ki kendimi zorla bu kabustan uyandırdım. Galiba uyandığımda çok yüksek bir çığlık atmıştım ki annemle teyzem hemen kapıma gelmişlerdi. Anahtarla kapıyı açıp onları hemen içeriye aldım. Gördüklerimi onlara anlatamazdım. Sadece babamın ölümünden çok etkilendiğimi ve bununla ilgili bir kabus gördüğümü söyledim. Tekrar uyuduğumda bir daha kimse görünmedi.

Sabah uyandığımda telefonum çalıyordu. Arayan Sedef'ti. Hemen evine gelmemi istemişti. O kadar çok sevinmiştim ki uçarak evine gittim. Pencere yolumu gözlenen Sedef daha zile bile basmadan hemen kapıyı açtı. Çok solgun ve yorgun görünüyordu. Gözleri kıpkırmızı olmuştu. Hemen konuşmaya başladı:

"Duygu, beni uzun süre Marid cinlerinden bir grup alıkoydu. Abimin seni sevip korumasından aşırı rahatsız olan bu cinler sana zarar vermek istiyorlardı. Abim senin için kendini ortaya koydu. Onun esareti karşılığında senin hürriyetin verilecekti, o kendini senin için feda etti. Ama onlar sözlerinde durmadılar, sana zarar vermeye geldiler. Dün bizi esir alıp senin yanına geldiler. Ve seni iyice korkutup zarar vermeye çalıştılar. Anlaşma bozuldu. Bir süre benimle kalmalısın ve bundan hiçkimseye söz etmemelisin. Mazerun'u oradan çıkarmanın bir yolunu bulmalıyız. Ona sadece sen yardım edebilirsin Duygu."dedi Sedef.

"Ben ne yapabilirim Sedef? Ona nasıl yardım edebilirim? Ne gerekiyorsa yaparım, yeterki söyle."dedim.

Sedef "Mazerun'u kurtardığımızda hemen nikahınızı kıymalıyız. Ne olursa olsun bir Marid prensinin karısına zarar veremezler. Anlıyor musun Duygu? Sadece bu onları ve Cihan hocayı durdurabilir. Yadeyse bu işin sonu bizim için korkunç bir yere gider. Acele etmelisin,eşyalarını alıp gel."dedi.

Sanki baştan beri olması gereken buymuş gibi hissediyordum. Bir karar vermem gerekiyordu. Ya ömrümün sonuna kadar kabus gibi bir hayatım olacaktı ya da Mazerun'la evlenip bilmediğim bir hayata başlayacaktım. Ben kararımı çoktan vermistim. Kalbimin yolunu izlemeye karar vermiştim. Mazerun'la evlenecektim.

Sedef'e evliliği kabul ettiğimi söyleyip birkaç eşyamı alıp anneme onda kalacağımı haber vermek için evin yolunu tuttum.Kalbimde hem büyük bir korku hem de tatlı bir heyecan vardı. Biliyorum herkes delirdiğimi düşünecekti,biliyorum asla yapılmaması gereken birşeydi bu. Ama ben, bile bile ona gidiyordum. Ömrüm boyunca nefesini ensemde hissettiğimde beni ölesiye korkutan o cine kalbimi vermiştim.Ve işte şimdi kapkara gözleriyle yüreğimi delip geçen o cinle, Mazerun'la evlenmeye hazırlanıyordum...

Lanetli Aşk Cinin AşkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin