Farkına Varmak

10.5K 415 351
                                    

      Engin'in evine gittiğim günden beri El Asmârî'nin sözlerini ve bana bıraktığı gizli mesajı bir türlü aklımdan çıkaramıyordum. Tam üç gün geçmişti ama bir fırsatını bulup İbrahim hocaya bir türlü gidememiştim. Mazerun eve geliyor ama bana kendini hiçbir şekilde göstermiyordu. Bu davranışı kafamda hiç düşünmek istemediğim korkunç düşünceler oluşmasına sebep oluyordu. Onun çok zeki olduğunu bildiğim için üç gündür şüphelenmesin diye sadece okula gidip geliyor ve El Asmârî'den duyduğum sözleri sanki hiç duymamış gibi davranıyordum. Ama aklımın her yanı bu kapkaranlık şüpheyle kaplıydı. Sanki Mazerun kalbimin içine bir hançer geçirmiş ve sürekli acı çektirmek için o hançeri çevirip duruyordu. İçimde hep aynı sözler tekrar ediyordu." Yoksa babamı o mu..." İnandığım herşey güvendiğim herkes korkunç yalanlar mı söylemek zorundaydı? Bir tek Engin bana dürüstçe yaklaşmıştı. İçimde farkında olmadan ona karşı birşeyler oluşmaya başlamıştı. O beni kendi karanlığımdan kurtarıp kendi aydınlığına götürmeye çalışan eşsiz bir insandı. Şimdiye kadar tanıdığım en dürüst insandı. O kadar değerliydi ki benim için, onu bu karanlık dünyaya sürükleyemezdim. Kendi dertlerimle başa çıkamayıp ondan yardım alırsam onun sonunun da babam gibi olmasından çok korkuyordum. Bu yüzden İbrahim hocaya tek başıma gidip El Asmârî'nin bana bıraktığı gizli mesajin anlamını sormalıydım. Bunun için Mazerun'un evde olmadığı en uygun zamanı kolluyordum.

      Okul için hazırlandığım o günün sabahında Mazerun odama gelip benimle konuşmaya başlamıştı.

     "Duygu, bazı işlerimi halledip Sedef'i görmek için öteki âleme gitmem gerekiyor. Seni bugünlük kadar yalnız bırakacağım ama korkma, korumam seni hep izleyecek."dedi Mazerun.

     Mazerun çok akıllı bir cindi. Alttan bana gidiyorum ama seni takip etmediğimi sanma demek istiyordu. En çok da Sedef'le konuşmayı istiyordum. İşler öyle bir hale gelmişti ki sanki Mazerun Sedef'in benimle bir araya gelmesinden korkuyor gibi bir türlü onu bu âleme getirmiyordu. Onun neden orada esir tutulduğunu ve Mazerun'un bu kadar çok sevdiği kız kardeşini orada neden hapsettiğini çok merak ediyordum. En önemlisi şuanda akıllı bir hamle yapmalı ve korumayı peşine takmasına engel olmalıydım.

     "Mazerun, aslında bugün okuldan sonra eve gelip dinlenmeye çok ihtiyacım var. Peşimde koruman olduğu zaman kendimi hiç de rahat hissedemiyorum. Koruman olmadan kendi kendime kalıp biraz dinlensem olmaz mı?"dedim.

       Mazerun:
      "Duygu madem bu kadar çok yalnız kalmaya ihtiyacın var korumamı da yanımda götürürüm, ama çok dikkatli olacaksın ve en ufak bir olayda bana sesleneceksin. Umarım söylediğin gibi evde dinlenirsin. Eğer farklı bir planın varsa bunu anlarım ve sonucunda sen üzülürsün." dedi.

       Hem serbest kalacağım için çok seviniyordum, hem de Mazerun'un bana başka birşey yaparsam üzüleceğimi söylemesinden dolayı huzurlanmıştım. Yine de herşeye rağmen bugün İbrahim hocaya gidebilecek ve El Asmârî'yi ona anlatabilecektim. Mazerun gittiğinde derin bir nefes almıştım. Hemen telefonla İbrahim hocayı arayıp bugün geleceğimi söylemiştim. Şaşırtıcı olan İbrahim hoca aradığımda bana benimle hemen görüşmek istediğini ve evine hemen gelmem gerektiğini söylemişti. Hazırlanırken telefonum çalmıştı ama açmaya hiç niyetim yoktu. O kadar arka arkaya ısrarla aranmıştım ki bakmak zorunda kalmıştım. Arayan Engin'di.

     "Duygu, kapının önündeyim. Lütfen buraya gelebilir misin?"dedi Engin biraz heyecanlı bir ses tonuyla.

     Hemen kapının önüne çıkıp Engin'i gördüm. Onu görünce birden yüzüm kıpkırmızı olmuştu. Çünkü o gün pijamalar içinde hasta yatağında yatan adam gitmiş onun yerine karşımda eline bir demet çiçek alıp beni bekleyen yakışıklı bir adam duruyordu. Ben ona şaşkınlık ve utanç içinde bakarken o bana tatlı tatlı sırıtıyordu. Bu dünyada beni yaşama döndürebilen ve bana güç veren tek kişiydi Engin. Ah Engin ah, sen olmasan tüm dertlerimi nasıl unuturdum ben...

    "Bugün bir yerlere gidip biraz kafamızı dağıtalım mı Duygu? Gitmek istediğin yeri sen seç ben sana uyarım."dedi Engin.

     "Engin bugün gelemem. Çok önemli bir işim var erteleyemem. Beni lütfen affet."dedim.

     O an resmen gözleri doldu Engin'in, o surat ifadesini asla unutamam. Eminim onunla bir yere gitmek istemediğimi ve bunun için birşeyler uydurduğumu düşündü. Hiç birşey söylemeden arabasına binip gidiyordu ki ona seslendim.

    "Engin,dur! Gideceğim yere benimle gelir misin?"dedim.

      Engin'in boğazı düğüm düğüm olmuştu, arabasının kapısını açtı ve

      "Nereye gitmen gerekiyor Duygu?" dedi yutkunarak.

      "Engin aslında seni yaşadığım bu olaylara hiç bulaştırmak istemiyorum. Ben İbrahim hocaya gitmek zorundayım. Bugün Mazerun yok. Böyle bir fırsat varken ibrahim hocayı görüp ona sormam gereken şeyler var. Onun da benimle hemen konuşması gerekiyormuş."dedim.

    "Duygu çok rahatladım. Bir an elimdeki çiçeklerin seni korkuttuğunu düşünmüştüm. Hemen atla arabaya gidelim."dedi Engin.

       "Eşyalarımı alıp  hemen geliyorum Engin. Çok teşekkür ederim çiçekler çok güzeller."dedim gülümseyerek.

       Sonunda Engin'in yüzüne mutlu bir gülümseme kondurabilmiştim. Çiçeklerini alıp eve götürdüm ve hemen suya koydum. Eşyalarımı alıp arabaya bindiğimde Engin'in arka koltuğunda duran bir kâğıtlardan biri dikkatimi çekmişti. Kağıdın üstünde büyüden korunmak için yapılması gerekenler yazıyordu.

      "Engin bu yazıyı sen mi yazdın?"diyerek kağıdı elime alıp yanına oturdum.

        "Duygu senin bütün bunlardan kurtulman için bazı kaynakları araştırıyorum. Senin için bazı notlar aldım. Sadece bu kağıtta değil arkadaki tüm kâğıtlarda senin kurtulabilmen için bulduğum bilgiler var. Bunları sadece benimleyken okumalısın. Evine götürürsen evindeki o cin seni rahatsız eder. Bunun olmasını asla istemiyorum. Sen benim için çok değerlisin."dedi Engin.

      O an kalbim sıcacık olmuştu. Engin gerçektende beni çok önemsiyordu ve beni korumak için elinden gelen herşeyi yapıyordu.  Hem utançtan hem de benim için yaptığı onca şeyden sonra Engin'e karşı çok mahçup olduğum için yanında bir süre yüzüm kızarmış bir şekilde sessizce oturdum. Engin'in beni böyle görünce neşesi yerine gelmişti. Hem arabayı sürüyor hem de tatlı tatlı gülümsüyordu. Derinlerde onun başına birşey gelmesinden çok korkuyordum. Mazerun beni tuzağa düşürerek bir evlilik yapmıştı. Daha yeni yeni anlıyordum herşeyi. Artık hayatımdaki hiçbirşeyin ben istemeden başıma gelmesine izin veremezdim. Mazerun'la mecbur kaldığım için yaptığım bu evliliği bitirip kendi kararlarımı verebilmeliydim. Mazerun'un benden birşeyler saklaması ve öğrenmemem için herşeyi yapması ona olan güvenimi ve hislerimi yerle bir etmişti. El Asmârî bana zarar vermek için değil uyarmak için yanıma gelmişti. Mazerun'un insanlar gibi sevmediğini  onun aşkının çevremdeki herşeyi yokedip beni ona bağımlı hale getirerek esir etmek istediğini anlatmaya çalışmıştı. Gözümü açmaya çalışmıştı.
  
       Sevgi, karşılıksız olsa bile hissettiğin duyguları karşıdakini zorlamadan yüreğinde büyütüp o kişinin mutlu olmasını istemektir. Onun veya sevdiklerinin zarar görmesine engel olmaktır. Onu bir kafese kapatıp uçmasına engel olmak değildir. Şimdi Engin'i tanıdıkça bunu çok daha iyi anlıyorum. Ve onu tanıdıkça yaşadığımı hissediyorum...

Lanetli Aşk Cinin AşkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin