Ayna

10.9K 413 75
                                    

     Eve gittiğimde kapıyı teyzem açmıştı. Sanki hiçbir şey yaşamamış gibi gayet sakin bir şekilde beni karşılamıştı. Mazerun'a haber vermeden Cihan hocaya gittiğim için içimde büyük bir suçluluk duygusu vardı. Kafamda deli sorularla odamda Mazerun'un gelmesini beklemeye başlamıştım. Uzun süre geçtiği halde gelmemişti. Ben de çok yorgun olduğum için farkında olmadan uykuya dalmıştım.
   
       Uyandığımda Sedeflerin evinin içindeydim. Ama ev sanki o ev değildi. Her yer karanlık ve soğuktu. Derin bir sessizlik vardı. O kadar sessiz olması beni çok korkutuyordu. Burası gördüğümden çok daha farklıydı. Odalar aynıydı, eşyalar aynıydı fakat herşey çok eski ve tozluydu. Heryer yıllarca ayak basılmamış gibi toz içinde örümcek ağlarıyla doluydu. Uyuduğum odaya girdiğimde korkudan damarlarımın çekildiğini hissetmiştim. Başımdan parmak uçlarıma kadar ürpermiştim. Tam karşımda benim gelinliğimi giymiş aynı bana benzeyen birisi vardı.  Ama benim gibi değildi. Gözlerinin içi simsiyah ve derisi bembeyazdı. Gözlerinden kanlar damlıyordu. Elinde benim el aynam vardı, gözlerini gözlerime kitleyip, bana:
   
     "Mazerun'un gelini gerçekleri gör." diyordu.
   
         Bu ne demekti? Bana ne anlatmaya çalışıyordu? Ben zaten insanların bile göremeyeceği şeyleri görebiliyordum. Başka neyi görmeliydim? Bu şimdiye kadar gördüklerimden çok daha farklı bir kabustu. Bu bir kabus muydu buna bile emin değilim. Ben daha farkında bile olamadan yanıma gelmişti. Elime el aynasını verip:
 
       "Yüzüne bak."demişti.

       O an kaçmak istesem de bir yere kıpırdayamıyordum. Elime aynayı alıp kendi yüzüme baktığımda donakalmıştım. Gördüklerim karşısında şok olmuştum. Yüzüm karşımdaki kişininki gibi bembeyaz, gözlerim simsiyahtı. Ve gözlerimden kanlar damlıyordu. Karşımdaki kişi bendim. Peki kendime ne anlatmaya çalışıyordum? Korkuyordum, bu bir uyarı mıydı? Bir anda yatağımdan derin derin nefes alarak uyanmıştım.
Kalbim çok hızlı çarpıyor ve o an gözümün önünden gitmiyordu. Hemen aynaya bakıp yine eskisi gibi kendim olduğumu görüp rahatlamıştım. Korku içindeyken kendimle ilgili bir karar almıştım. Ne Cihan hocayı ne de bu gece gördüğüm kabusu Mazerun'a söylemeyecektim.
  
          Mazerun iki gündür ortalarda görünmüyordu. Hem onu ve Sedef'i çok merak ediyor hem de içimdeki şüphelerin doğru olmamasını umuyordum. Okuluma gidip biraz araştırma yapacaktım. Belki de hem Mazerun'dan hem de Cihan hocadan biraz uzak kalmışken başka bir açıdan olayları incelemeliydim.

         Derslerim bittiğinde kütüphanenin yolunu tutmuştum. Ne kadar cinler alemiyle ilgili kaynak varsa hepsini toplayıp incelemeye başlamıştım. O an kitaplara o kadar çok dalmışım ki yanıma birinin oturduğunu bile farkedememişim. Bölüm hocalarımdan Turgay bey, sessizce yanıma oturup kitaplarıma göz gezdiriyordu. Bir anda birisi sanki benimle ilgili herşeyi öğrenmiş gibi çok paniklemiştim. Hukuk bölümünde okumamın en büyük avantajı devam zorunluluğumun olmamasıydı. Ama yine de yaşadığım tüm bu korkunç olaylara rağmen hayata tutunan öbür yarım okumak istiyordu. Turgay bey beni bu konuda herzaman teşvik edip destekliyordu. Kütüphanede paniklememin  en büyük sebebiyse beni destekleyen çok değerli öğretmenimin beni bu kitapları incelerken yakalamasıydı. Neyseki hiçbirşey düşündüğüm gibi olmamıştı. Turgay bey:
    
          "Duygu, böyle şeylere ilgi duyduğunu bilmiyordum. Ben de biraz meraklıyımdır öteki âleme, kuzenimden dolayı cinler âlemi hakkında biraz da bilgim vardır aslında. Tam olarak neyi araştırıyorsun? "diye söyledi.
 
          "Şey, öğretmenim, aslında ben cinlerle insanların yaptığı evliliklerle ilgili bir araştırma yapıyorum. Bir de bazı sembolleri araştırıyorum ama bu kitaplarda o kadar ayrıntılı bilgiler yok. Galiba araştırmam burada son bulacak." dedim üzüntüyle.

         "Duygu, belli ki bu araştırma senin için çok önemli. Eğer istersen seninle uygun olduğum bir gün kuzenim Engin'in yanına gidip onda bulunan kitapları inceleyebiliriz. Okulun Edebiyat bölümünde öğretim görevlisi olmasına rağmen olan cinler âlemine karşı aşırı merakı büyük bir arşiv yapmasına sebep olmuştu. Ne dersin, uygun olduğumda gidelim mi?" dedi.
 
       O kadar çok sevinmiştim ki sanki önümde yepyeni bir kapı açılmıştı. Turgay beye teşekkür ederek sevinçle kabul ettim. Bundan sonra Turgay beyin tüm derslerine aksatmadan gelmeliydim. İçim rahatlamış bir şekilde evime gittim. Eve gittiğimde bizimkiler evde yoklardı. İçeriye adım attığımda içimde yine büyük bir huzursuzluk vardı. Evin içi buz gibiydi. Kalbim yine hızlı hızlı atmaya başlamıştı. Odama geçtiğimde Mazerun beni bekliyordu. Mazerun gülümseyerek bana:

        "Duygu herşey yoluna girdi. Sedef'i kurtarmayı başardık. Ama bir süre bu âleme gelmeyecek. Orada babamın yanında kalacak. Ben de arada onların yanına gitsemde senin yanında kalacağım."dedi.

           "Mazerun, sen yokken hiçbir problem çıkmadı. Bu yüzden okuluma devam ettiğim için okul zamanlarımda Sedef'in yanına gitmelisin. Onun da sana çok ihtiyacı var. Okulda olacağım için hiçbir sorun olmaz benim için." dedim.

       Biliyorum yalan söylememem gerekiyordu ama tam olarak doğruları öğrenmeden ona başıma gelenleri anlatamazdım. Aklıma Cihan hocanın söylediği son sözler gelmişti. Çekmecemden aynamı çıkarıp elime almıştım. Mazerun elimdeki aynayı görünce bir anda ortadan kaybolmuştu. Ne olduğunu bile anlayamadan elimdeki ayna yere düşüp paramparça oldu. Mazerun beş dakika sonra tekrar ortaya çıkıp Sedef'e bakıp geri geldiğini söylemişti. Ona inanmış  gibi görünsem de aynayı elime alınca onun çok korktuğunu hissetmiştim. Ve bu içime büyük bir huzursuzluk vermişti. Mazerun bu aynadan bu kadar çok korkuyorsa mutlaka bilmediğim birşeyler olmalıydı. Onun benden birşeyleri saklama ihtimali bile içimi acıtıyordu. Ve bilmediğim herşey bana günü gelince çok korkunç bir şekilde  geri dönüyordu. Artık buna izin veremezdim. Herşeyi bilmeye hakkım vardı. Ve ben tüm gerçekleri en yakın zamanda geri dönülemez bir şekilde öğrenecektim...
  
           

Lanetli Aşk Cinin AşkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin