k ı r k i k i .

5.5K 525 527
                                    

üf yeni kapağımız çok ta*aklı durmuyor mu 👁👄👁

üf yeni kapağımız çok ta*aklı durmuyor mu 👁👄👁

Oops! Ang larawang ito ay hindi sumusunod sa aming mga alituntunin sa nilalaman. Upang magpatuloy sa pag-publish, subukan itong alisin o mag-upload ng bago.

bip...bip...bip...

Jisung'un tüm duyabildiği buydu. Bu can sıkıcı bip sesi. Gözlerini açamadı, ağır hissediyordu, göz kapakları yapışmış gibiydi. Tekrar uyumak istedi ama yapamadı. O bip sesi neydi ve nereden geliyordu? 

Aniden birinin burnunu çektiğini duydu. Duyuları yavaşça geri gelmeye başladı, ağrı ve acı bir anda ona saldırdı. Acı içinde inledi, sonunda gözlerini yavaşça açabildi, ancak ani parlaklıktan hemen kapattı. Yavaşça ve rahatsız bir şekilde ellerinden birini gözlerini ışıktan korumak için kaldırdı.

Kesilen nefes ve ayak sesleri duydu. Bir dahaki sefere gözlerini açtığında, oda artık o kadar parlak değildi, biri ışıkları kısmış, gözlerinin ışığa alışmasını kolaylaştırmıştı.

Jisung'un gözleri aydınlığa kavuştuğunda, nefret etmesi gerektiğini bildiği beyaz odada olduğunu fark etti. Soluna döndü, yaş dolu ve rahatlamış gözlerle buluştu.

"Hey hyung, hey noona." Sesi çatladı.

Sadece sesini duymak Jihyo'nun gözyaşlarını dökmeye başlamasına neden oldu. "Uyandığına çok sevindim." Burun çekti. 

"Ağlama noona, lütfen ağlama." Jisung yalvardı. Uzanıp gözyaşlarını silmek istiyordu ama çok zayıftı. 

"Nasıl hissediyorsun dostum?" Brian usulca sordu.

"Ağrılı, ama daha önce hissetmediğim şey değil." Jisung omuz silkti. 

Kardeşi hüzünlü bir şekilde gülümsedi, "Gidip doktor çağıracağım." dedi ayrılırken. Doktor hemen geldi ve Jisung üzerinde birkaç basit test yaptı, ne hissettiğini sordu, çocuk uyandığından beri büyük ya da özel bir şey yoktu. Doktor kısa süre sonra Jisung'a rahatlaması için biraz zaman vererek ayrıldı. 

"Ne zamandır bilinçsizdim?" Jisung sordu. 

"İki gün? Belki üç gün." Brian cevapladı. 

Jisung'un gözleri fal taşı gibi açıldı. 'O kadar uzun süredir burada mıyım? Ne oluyor lan?' Sonra Jisung'un midesi kendi içinde katlandı, sordu, "Minho nerede?"

Jihyo ve Brian, Jisung'un sorusunu cevaplamadan birbirlerine baktılar. Bu sadece çocuğun kalp atış hızının yükselmesini sağladı, kalp monitörü daha hızlı biplemeye başladı. "Minho nerede?!" Çılgınca sordu. Jisung kalkmaya çalıştı, sadece acıyla inleyerek yatağına yığıldı. 

"Woah Jisung, yatağında kal, çok fazla hareket edemezsin, sana hiçbir şekilde yardımcı olmaz." Brian sertçe söyledi. "Ve Minho dışarıda. Sen buraya geldiğin andan beri bütün gün ve gece buradaydı." Jihyo yanıtladı. 

"Onu görmek istiyorum." dedi Jisung. 

"Belki önce biraz dinlenmelisin." Jihyo önerdi.

Jisung homurdandı, "Hayır! Minho'yu görmek istiyorum!" 

His Scars || MinsungTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon