b i t i ş .

8.6K 582 2K
                                    

yedi yıl sonra

Minho bir yaya geçidinin ucunda durmuş sabırsızlıkla Jisung'u bekliyordu. Çocuğu ararken ayağını defalarca yere vurdu.

"Minho!" Biri bağırmıştı.

Bahsedilen çocuk başını yaya geçidinin diğer ucuna doğru çevirdi ve ona ışık saçan hayatının aşkıyla karşılaştı. Minho hemen sırıttı. Jisung'u bu sabahtan beri görmemişti, diğeri bazı işleri yapmak için ayrılmıştı, saat öğleden sonra 2 olmasına rağmen Minho hemen diğerini özlemişti.

Minho'nun sweatshirtünün Jisung'un küçük vücudunu yutmasıyla onu her zamankinden daha da küçük gösteriyordu. Çete üyesi görüntüyle kendinden geçerken ve Jisung'u tutup diğeri ciyaklayana kadar sarılmak istedi.

Trafik lambası sonunda değişti ve Jisung caddeye, Minho'ya doğru yürüyordu. Çete üyesi bundan sonra ne olacağını biliyordu, Minho gözlerini şakacı biçimde devirirken Jisung dudaklarına hızlı bir öpücük konduracak ve ardından 'bu kadar uzun süre' birbirlerinden ayrılmanın ne kadar zor olduğundan dramatik bir şekilde şikayet edecekti.

Sonraki birkaç dakika bulanıktı, Minho bunu anlayamadı. Bir sürü korna sesi duydu ve sonra korkunç bir şekilde hayatının aşkına çarpan bir araba gördü.

Minho ne olduğunu bilemeyerek şaşkınlıkla orada durdu. Yerde biriken kanı görünce işitme duyusunu yitirdi ve aklına gelebilecek her tanrıya yalvardı, yere dökülen kanın Jisung'un olmaması için yalvardı.

Minho değer verdiği kişinin yerde kanla çevrili olduğunu görünce nefes alamadı. Ağzının hareket ettiğini biliyordu ve ses tellerinin gergin olduğunu hissetti, ama bağırdığı hiçbir şeyi duyamıyordu, her şey sessizdi.

Minho'nun bildiği sonraki şey, hastanede bekleme odasında oturuyordu. Oraya nasıl ve ne zaman geldiği bir sırdı ama pek düşünmedi, aklındaki tek şey Jisung'tu.

Aniden bir doktor geldi ve Minho'yu çağırdı. İkincisi aniden ayağa kalktı ve doktoru içinde Jisung'un olduğunu tahmin ettiği odaya kadar takip etti.

Odaya girdiğinde, Jisung'un başının sarılı olduğunu ve vücudunun her yerinde morluklarla yatakta yattığını gördü. Minho hızla annesinin aynı durumda olduğu zamanı hatırladı. Başını salladı ve gözyaşlarını geride tuttu.

'Bu farklı, Jisung ölmeyecek.'

Minho hızla Jisung'un yanına gitti ve doktorun konuşmasını beklerken elini nazikçe kavradı. "Han Jisung iyi olacak. Aşırı kafa travması yaşadı, ama şükür ki hiçbir yeri kırılmamış. Kafa travması nedeniyle kalıcı hafıza kaybı ile uyanabilir. Uyandığı zaman göreceğiz."

Minho kalbinin çatladığını hissetti. 'Hayır, hayır, hayır!' Gözlerini kapattı ve başını salladı. Doktor, odayı terk etmek ve diğerine biraz zaman tanımak için bunu bir işaret olarak algıladı.

Minho dalmış olmalıydı, kısa süre sonra Jisung'un elinin seğirdiğini hissetti ve bir inilti duydu. Oğlan, boynunu sakatlanmış çocuğa doğru çevirdi ve kaşlarını çatarak gözlerini yavaşça kırptığını gördü.

"Tanrıya şükür uyandın Jisung." Minho yavaşça konuştu. "Nasıl hissediyorsun?"

Salakça bir soruydu. Elbette Jisung kendini iyi hissetmiyordu, bir araba tarafından ezilmişti ve şimdi en çok nefret ettiği yerde, hastanede yatmak zorundaydı.

Jisung şaşkınlıkla odanın çevresine, sonra Minho'ya ve sonra da ellerine baktı. Konuşmadan önce diğer elini başının üzerine kaldırdı, "Ben-üzgünüm, um, sen kimsin? Ve ben neredeyim?"

His Scars || MinsungWhere stories live. Discover now